Yaşadığım şehri düşünüyorum da... Şehrimde yaşayan insanlar adına; içim daralıyor, kalp atışlarım düzensiz vücudum bir atak geçiriyor. Bitmek bilmeyen, yapılamayan, onarılamayan yollar… Toz toprak içinde kalmış, mutsuz insanlar… Düşünüyorum da alıştırılmışlar, vazgeçirilmişler gibi... Sadece, olsun mu demeliyim?

Yok, yapamıyorum, aklım müdahale ediyor düşüncelerime; nasıl vazgeçersin, olsun diyemezsin, teslim olamazsın diyor ve emrediyor; sen sadece kendin için değil, bu şehri seninle birlikte paylaşanlar adına düşünmelisin, mücadele etmelisin...Yaşanabilir bir şehrin hayalini kur, üret ve paylaş diyor.

Merak ediyorum ülkemin kaç şehrinde, kaç ilçesinde şehirciliğin, şehrimdeki gibi yapıldığını…

HİSSETTİRMEDEN, DOKUNMADAN…

Mutlu olabilir mi insan, mutlu edebilir mi yüz binleri... Mutlu mudur yöneten ve yanındakiler, baktığında görmez mi mutsuz insanları, düşünmez mi? Görüyordur elbette , görüyordur da, çaresizdir yeteneksizliğinin karşısında. Bunca imkan, insan gücü , heba ediliyordur gözünün önünde...

Twitter: @afsunetin

Gönül isterdi ki... Dört yılda bir, seçim beklemesin yöneten... Sokakta, tozun toprağın içindeki mutsuz insanların yanında olsun, paylaşsın sıkıntıları, nereden geldiğini unutmadan…Vazgeçsin aynalı çarşılardan, yürüyen merdivenli yollardan...

Bu şehir, yönetmek için görevlendirilenlerden vazgeçmelidir. Bu şehri kendi meselesi yapmış insanlar, bu şehre sevdası olanlar yönetmelidir…

Yorgun geceler ardından

Hep aynı yere dönerken

Islak sokaklar boyu düşündüm

Solmuş insanların yüzünde

Gülümseme beklerken

Tren yolları boyu düşündüm

Olsun demek yok artık

Çocuk düşlerimiz yok artık…

Twitter: @afsunetin