7 Haziran’dan önce koalisyon ihtimalleri içinde nelerin olmaması gerektiğini yazmıştım. Bugün gelinen noktada MHP’nin anlaşılmaz ve hatta siyaset dışı tavrı, olmaması gereken bir şıkkı kendiliğinden elemiş oldu. Haziran seçimleri sonrasında ne yaptığını tam olarak anlayamadığımız bir MHP izliyoruz. Politika desen değil, sokak siyaseti desen değil, armutlarla elmaları toplamaya çalışan garip bir şey yapıyorlar.

“Şey” diyorum çünkü hakikaten seçimin ilk gününden, meclis başkanlığı seçimine, yaptıkları saçma sapan açıklamalara kadar, ne olduğunu anlamlandıracak kavramı bir türlü bulamıyorum. MHP ortaklığındaki bir koalisyonun ülkeyi ortadoğuda nerey sürükleyebileceği konusuna hiç girmiyorum.

Peki bu şartlar altında başka bir koalisyon olur mu?

Bal gibi olur.

En büyük örneği Almanya olmak üzere bir çok Avrupa ülkesi koalisyonlar ile idare ediliyor. Sosyal demokratlar ve muhafazakar demokratlar pekala birlikte koalisyon kurabiliyor. Verilen oyların %65’ini temsil edecek, büyük koalisyona “Evet” diyorum. AKP ve CHP kendilerine verilen “ortaklık görevini” pekala yürütebilir. Burada belirleyici olan CHP’nin böyle bir koalisyonda yapabilecekleri olur.

CHP, toplumun büyük bir kesminin ve kendisine oy vermiş olanların haklarını; hukuksal zeminden, sokağa kadar korur ise, işçi ve kadın hakları konusunda atılacak adımlara öncülük eder ise, darmadağın olmuş adalet sisteminin yeniden inşasında etkin rol alabilir ise, Kürt sorununun çözümünde adımlarını hızlandırabilir ise, dış politikadaki çılgınlıklara dur diyebilir ise, toplumsal gerginliği azaltacak siyaset dilinin kullanıma sokulmasını destekler ise, yeni Anayasa için güç birliğine varım der ise; çok da güzel olur pek de güzel olur.

Ülkedeki gerilim atmosferinin dağılması için büyük bir umuttur bu koalisyon. 3 gün mü surer beş gün mü, altı ay mı, dört sene mi bilemem. ama ülkeye nefes aldırır bu koalisyon.

Denemeye değerdir, neden olmasındır.

AKP ve CHP üyelerini, gönül verenlerini, bu koalisyon üzerine gerçekten düşünmeye davet ediyorum.

Pide mevzusu...

Salakçadır, aptalcadır, şapşalcadır, işgüzarlıktır, kendini bilmez bir yalakanın soytarılığıdır. AKP’nin en büyük düşmanı bu kraldan çok kralcılardır. Adam pide üzerine bunu yazdığında, sizlerin hoşuna gideceğini düşünüyor.

Olayın vehametinin farkında mısınız?

Düşünüyor derken lafın gelişi tabi ki. Kral çıplak diyenlere biraz daha fazla kulak verseydiniz, böyle saçma sapan, kepaze olaylar ile karşılaşmazdınız.

Bisiklet yolları...

Şehrimiz ova olmanın da verdiği sorumluluk ile, Türkiye’de bisiklet ortalamasında önlerde yer alıyor. Her köşe başında, ana caddede, sokakta, bisikleti ile yol alan insanımıza rastlamak mümkün. Yazın kendini göstermesi ile birlikte bu sayı iyice artmış durumda. Lakin bu sayı ilimizde yeteri kadar değer görmüyor.

Bisikletlilerin yoğunlukta kullandığı artellerde bırakın rahatça yol almayı, her gün canlarını bir kaç trafik magandasının elinden zor kurtarıyor. Çark caddesinde insanlar bisikletlerinden indiriliyor, zabıta eliyle el konuluyor. Parklar içinde bisiklet kullanmak yasak.

Yahu, bu bisikletliler ne etti size bu kadar?

Bisiklet yollarını kullanılır hale getirin, araçların bu alanlara park etmesi ile etkin mücadele edin; Çark caddesi ve bisiklet yolu olmayan ana artellere yol güvenliğini ve yaya güvenliğini tehlikeye atmadan bisikletlerin yol alabileceği alternatifleri hayata geçirin. Bu çevreci, insan dostu araca ve sürücülerine daha iyi davranın. Şehri yönetenler; büyük araçlarınızdan inin sizler de bisiklete binin. Göreceksiniz daha mutlu olacaksınız.

Twitter: altugbalcioglu