Kötü başlamıştı, sevk ve idaresi kötüydü, yeri geldi acımazsızca eleştirdik. Doğrular söylensin, konuşulsun diye demediğimiz kalmadı. Çözümün yeri meclistir dedik, bu konuyu milletin önünde konuşun dedik, şeffaf olun dedik. Akillere demediğimizi bırakmadık. Ama hiçbirimiz, bu topraklarda yaşayan hiç kimse, ölümler durdu diye üzülmedik. “Kürt Sorunu”nun çözümü üzerine kurduğumuz tüm cümlelerin eleştirel zemini, iktidarın bu sorunu ele alış biçimindeki sakat politikasının düzelmesi üzerineydi.

“X, W, Q” harfleri açılımının, bu işi kotaracağını sanmak tam bir cahillik örneğiydi. Orta doğu politikalarından kopuk bir “çözüm süreci” asla başarıya ulaşamazdı. Bugün gelinen noktada; Kobani ile, Kuzey Irak’ı ve hatta İran’ı denkleme sokmadan, ortaya sunulacak bir “Kürt Çözümü”nün, ne kadar anlamsız olduğu ortaya çıktı.

90’ların devlet aklı geri dönmüş gözüküyor. O dönemlerde “kırmızı çizgiler aşılır”, “şehidin kanı yerde kalmaz”, “birlik ve beraberliğimize yapılan saldırılar”, “devlet bunlara pabuç bırakmaz” gibi cümleler, “günaydın”, “nasılsınız” kelimelerinden daha fazla kullanılırdı. Dağlar taşlar sabahtan akşama kadar bombalanır, 20’li yaşlarından gencecik çocukların evlerine ateşler yağmur gibi düşerdi.

Sorumluluk sahibi olmayanları, tarih zaten deşifre edecek. Bundan hiç kuşkumuz yok; ama, sorumluluk sahibi olduğunu iddia edenler, gerçekten elini taşın altına koyduklarını göstermeli. gerçekten, açıktan, yüreklice, yüksek sesle: “ölümsüz çözüme” destek vermeli. Güçlü bir şekilde “barış” diyebilmeliyiz ki; bu toprakların evlatları henüz yaşamlarının baharında, umutlarıyla, mutluluklarıyla gömülmesinler.

Kaybettiğimiz polisler, askerler, siviller; ülkenin siyaset mekanizması bu duruma çare olmadığı ya da çare olmak istemediği için şehit düştüler.

Şunu kabul etmeliyiz: “Kürt Sorunu”nun silahlı bir çözümü olmadığını defalarca test ettik, bu acıları hep birlikte yaşadık. Orta doğu ve dünya konjenktürünü iyi okumalıyız. Türkler ve Kürtler bu toprakların asli unsurlarıdır. PKK silah bırakacağını derhal ilan etmeli ve devlet dağlara taşlara bomba yağdırmayı durduracağını söylemeli.

Zaman tedavisi olmayan bir hastalık. Daha fazla ölüm olmadan, daha büyük ayrılıklara neden olmadan, gerçekten birlikte yaşamayı arzu ettiğimiz ve beraber ilerlediğimiz bir ülke için: Yaşasın Barış!*

Twitter: altugbalcioglu