Koskoca ülke bir kişinin arzuları uğruna yarın tekrar sandık başına gidiyor. Beğenmedikleri “milli irade”nin yeniden tecelli etmesini dilediler. Bu isteklerine kayıtsız kalmayacağız.

Sandık “demokrasi”nin yalnızda bir enstrümanı. Fakat bu koca orkestrayı oluşturan, başka enstrümanlar da var. Türkiye’nin önündeki gerçek engelleri sadece sandıktan çıkacak oy oranları ile aşmamız şu an için imkansız. Vatandaşı “istikrar” adı altında, tek parti rejimi ile yeniden ve daha sert bir şekilde karşı karşıya getirmek isteyenler bile bunun farkında. Ekonomisi, son yedi yılda 10.000 dolarlık milli gelir bandına sıkışmış, katma değerli üretim yapmayan bu ülke; dünyada patlayan bombalarla, mülteci krizi ve sansürle anılır hale gelmiş durumda.

Katledilmiş hukuk sistemi ise önümüzdeki tüm sorunların ana nedeni olarak karşımızda duruyor. Hukukun olmadığı yerde, bırakın vatandaşı; yatırımcı kendini rahat hissetmiyor. Özellikle 2008 sonrasında ekonomideki yapısal reformların bırakılması ve inşaat odaklı büyüme stratejisi ekonomiyi daha ileriye götüremez halde. Hukuk, eğitim ve özgürlükler alanındaki yapısal reformlar yeni hükümetten beklentilerimiz olmalı.

En büyük sorun olarak değerlendirilen; Kürt sorunun çözümü adına çok daha gerçekçi ve sac ayakları sağlam bir toplumsal uzlaşıyı mutlaka sağlamalıyız. Meclis’teki partiler; - temsiliyet dağılımında ülkenin çoğunu kapsamasına rağmen - , dış politikadaki başarısızlıklar ve günlük siyasi rantlar uğruna harcanan, çözüm sürecini, T.B.M.M. çatısı altında tartışıp, çözecek siyasi yolları mutlaka yaratmak zorundalar. Kaybettiğimiz onyıllara, yenilerini eklemek bu ülkenin çocuklarına en büyük ihanettir.

Bir ülkeyi zengin, diğerini fakir yapan iklim, kültür ya da doğal kaynaklar değildir. Karar veme süreçlerini tabana yayan ve bunu hukuksal güvence altına alan ülkeler başarılı olmaktadır. Hukuk standartlarını arttırabilir, katma değeri yüksek üretime geçmeyi başarmak için çocuklarımıza 21.yy. becerileri kazandıracak eğitimi vermeyi başarırsak, geleceğin Türkiyesi’ni kurabiliriz. Hukuk ve eğitim reformlarını gerçekleştiremezsek 2023’te bırakın dünyanın ilk 10 ekonomisi arasında olmayı, ilk 20’de olmamız bile şu an için mümkün gözükmüyor.

Geleceğin modern Türkiyesi; makam araçlarının, sarayların, silahların, çatışmanın, diktanın, kol saatlerinin, varaklı koltukların, kısa yoldan zengin olanların, beceriksiz idarecilerin, herkesle kavga edenin, her faciaya fıtrat diyenlerin, ölüm karşısında gülenlerin, sürekli kandırılanların değil; ülkenin dört bir tarafına çoğulcu bir demokrasi isteyenlerin, eğitimde, hukukta, sağlıkta ve bilimde adımlarını hızlandırmış bir Türkiye isteyenlerin omuzlarında yükselecek.

Hepbirlikte, barış ve huzur dolu yarınlarda kol kola yaşayacağımız bir Türkiye hayalinden vazgeçmeyelim. Hep beraber, 2 Kasım sabahı daha güzel bir sabaha uyanmak dileğiyle…

Twitter: altugbalcioglu