AK Parti Yüksek Disiplin Kurulu Üyesi ve Milletvekili Ayhan Sefer Üstün, katıldığı radyo programında gazeteci Engin Arapoğlunun kouğu oldu. Üstün: “Bu bir parti meselesi değil, biz de bunu söylüyoruz. Ey vatandaşlarımız bu parti meselesi değil memleket meselesi diyoruz. Memleket meselesi dediğimiz bir yerde vatandaşımızın yüksek hassasiyeti normal” dedi

SAKARYA BİZİ ŞAŞIRTMIYOR

Referanduma az bir süre kaldı. Sürekli sahadasınız, Sakarya’da hava nasıl?

Ayhan Sefer Üstün: Sakarya önceki seçimlerde olduğu gibi yine bizleri şaşırtmıyor ve desteklemeye devam ediyor. Bugün Serdivan’daydım, Serdivan belki de bizim teşkilatlarımızın çok kuvvetli olduğu ama oylarımızın o kadar yoğun çıkmadığı bir yer olmasına rağmen orada da güzel bir hava olduğunu hissettim. Hatta Serdivan’da MHP tabanı da evet’e yakın bir pozisyon almış gözüküyor. Bazı ilçelerde bu kadar olmuyor MHP’nin tabanı. Ama burada MHP tabanından da bize gelecek oy var. Serdivan’dan iyi bir sonuç alacağımızı ümit ediyorum. Zaten Akyazı gibi, Arifiye gibi neredeyse AK Parti’nin kalesi olan yerlerde çok daha yüksek oranlarda oy çıkacağını düşünüyorum. Sakarya’da bu açıdan baktığımızda zevkli bir kampanya yürüyor. AK Parti’nin hâkimiyeti var, evet’in hâkimiyeti var. İnsanlar değişik düşünce, saik ve hedeflerle evet’e odaklanmış gözüküyor. Bir sürpriz yaşanacağını tahmin etmiyorum.

HER YERE RAHATÇA GİDİYORUZ

Ziyaret ettiğiniz yerlerde vatandaş en çok hangi madde ile ilgili sorular soruyor?

Ayhan Sefer Üstün: CHP sahaya bizden önce inmişti bildiğiniz gibi. CHP’nin gerçek dışı beyanları vatandaşlarda biraz tereddüt ve merak uyandırmış. Bunlardan bir tanesi hiç tahmin etmediğimiz halde “18 yaş” konusu. 18 yaşında milletvekili olan bir kişinin 2 yıl içerisinde emekli olup olmayacağını soruyorlar, askerlik ile muhatap olup olmayacağını soruyorlar. Bunlara karşı gerçekleri anlatıyoruz. Bir de Cumhurbaşkanı baskıcı bir tutum sergilerse buna karşı nasıl bir önlem alınabilir diye soruyorlar. Bunları da ifade ediyor ve anlatıyoruz. Farklı farklı sorular geliyor. Dün Adapazarı’nda bir kanaat önderine gittiğimde 4 tane soru sordu. Bu dört sorudan bir tanesini doğru bildiğini gördüm, 3 tanesini yanlış biliyormuş. Metin yanımızdaydı, metinden baktık orada okuduk. Bu ziyaretlerde bilgi edinme amaçlı sorularla karşılaşıyoruz. Bunlardan memnun oluyoruz. Vatandaşlarımıza anlatıyoruz. Bunun dışında arazide olmak bizi her zaman memnun etmiştir. Sakarya’da bizlerin önceden beri bir eseri var. Gittiğimiz yerlerde bir izimiz ve dostluğumuz var. Hangi kahveye girsek artık Ayhan Bey gelmiş diyorlar. Esnaf odalarımızın çoğu tanıyor. O bakımdan bu bizi memnun ediyor. Adapazarı sokaklarında, Serdivan, Erenler sokaklarında göğsümüzü gere gere rahatça gezebilmenin iç huzurunu yaşıyoruz. Ben şahsen bunu yaşıyorum. Bu her siyasetçiye nasip olmaz.

PARTİ DEĞİL MEMLEKET MESELESİ

Vatandaş gerçekten neyin değişeceğini, neye oy vereceğini biliyor mu? Yoksa “Erdoğan var, Reisimiz var” gibi başka saiklerle mi hareket ediliyor?

Ayhan Sefer Üstün: Vatandaşımızın birçoğu soru soruyor ve bizlerden anlatmamızı istiyor. Bu da aslında referanduma ilgi duyduklarını gösteriyor. Zaman zaman “Tayyip Bey bunu istemişse biz Tayyip Beye güveniyoruz veya partimize güveniyoruz” diyenler de çıkıyor. Bu bir parti meselesi değil, biz de bunu söylüyoruz. Ey vatandaşlarımız bu parti meselesi değil memleket meselesi diyoruz. Memleket meselesi dediğimiz bir yerde vatandaşımızın yüksek hassasiyeti normal.

KARARSIZ ORANI AZALIYOR

Türkiye’de çok sayıda kararsız seçmen olduğu söyleniyor, siz Sakarya’da kararsız seçmen gördünüz mü?

Ayhan Sefer Üstün: Kampanya başlamadan önce vardı ama artık bu kararsız seçmen yüzde 8’lere kadar düşmüş vaziyette. Yüzde 8 de her seçimde normal bir kararsız oranıdır. Bu belki yüzde 12-15’leri bulsa fazla diyebiliriz ama şu anki oran normal. Yüzde 8 kararsız belki sandığa da gitmeyebilir. Zaten katılım oranlarına baktığımızda yüzde 84-86, referandumda ise daha düşüyor. Bunlar hiç sandığa gitmese de çok fazla bir şey değişmeyecek gibi. Normali bu.

HOLLANDA KRİZİ

Hollanda ile ciddi bir kriz yaşadık. Bakan’ımız ülkeye sokulmadı. Lakin kısa bir süre önce siz bu ülkede çalışma yaptınız. Sizi Hollanda’da nasıl karşıladılar ve oradaki genel yaşam nasıl?

Ayhan Sefer Üstün: Biz gitmeden önce çok talihsiz bir olay oldu. İki devlet arasında bu zamana kadar yaşanmamış ve bundan sonra yaşanması da çok zayıf bir olay oldu. Cebinde diplomatik pasaportu olan bir hükümet temsilcisi bakan ülkeye alınmadı. Onun yerine karadan programa katılmak için giden bakanımızın önü de özel timlerle, otomatik silahlı adamlarla kesildi ve 30 metre kalmış olmasına rağmen konsolosluğa alınmadı. Bu hakikaten ne uluslararası hukuka ne insan haklarına ne de iyi ilişkilere sığar. Bir defa bunu böyle ifade etmek lazım. Hollanda bunu niye yaptı diye baktığımızda Hollanda’da ve Avrupa’da son yıllarda ırkçılık, faşizm maalesef yükseliyor. Bakan’ın Hollanda’ya girişi onlar için bir fırsat oluşturdu ve uluslararası hukuka, insan haklarına aykırı bir tutum sergileyerek tekrar Hollandalı seçmeni etkilemeye çalıştılar. Ki etkilediler de. Nitekim şu anki Başbakan tekrar oylarını yükseltti ve birinci parti çıktı. Tabi bunu seçim için yaptıkları belli. Ülkemiz de sert bir tepki verdi. Türkiye’nin de bir seçimi var. İnşallah ilişkilerimiz tekrar normale döner. Çünkü bu gerginlik hiç kimseye yaramıyor. Ben orada ayakları köpek ısırıklarıyla parçalanmış Metin Kurt kardeşimizin evine de gittim. Tabii yaptıkları vahşice bir şey. Yere yatmış düşmüş adam. Onun üzerine köpekleri salmışlar. Boyun ağrılarından duramamış. 1 hafta sonra baktıklarında boynunda copla vurulması sonucu kırıklar olduğu tespit edilmiş. Bu kardeşimiz dahi “Ne olur bu işler normale dönsün” diyor. O bakımdan bu işlerin normale dönmesinde herkesin menfaati var. Elbette ki siyaseten yine Hollanda’ya bunun faturası konulur o ayrı. Ama daha fazla ileriye götürmek bizim için de, Hollanda için de, Batı için de zararlı olur.

UZUN VADELİ DÜŞÜNÜYORUZ

Bilhassa CHP lideri sürekli bir şey söylüyor. Diyor ki, “Hayır dediğinizde hiçbir şey değişmeyecek, Cumhurbaşkanı ve iktidar yerinde kalacak.” Bu söylem bir tuzak mı? Hayır çıkarsa Türkiye’de gerçek manada ne olacak?

Ayhan Sefer Üstün: Biz bu değişiklik teklifimizi 5 yıllığına, 10 yıllığına getirmiyoruz. Öyle bir teklif değil. Zaten 5-10 yıl içerisinde belki yürürlülükte olan sistem çok fazla arıza vermeyebilir. Sayın Cumhurbaşkanımız seçimleri kazandığı sürece zaten bir liderlik gösteriyor. İçerideki dışarıda krizlere müdahale ediyor ve bu müdahalelerle birlikte Türkiye yönetilebilir durumda yoluna devam ediyor. Ancak biz bunları uzun vadede çıkacak krizler için ortaya koyuyoruz. Türkiye Cumhuriyeti ayakta kaldığı sürece bu sistem yürüsün istiyoruz. Onun için tırnak içerisinde söylüyorum yine hayır denirse 4 yıl belki maksimum 10 yıl içerisinde kriz çıkmaz. Ama ondan sonra büyük krizler bizi bekler. Şoför ne kadar iyi olursa olsun araba da sorun varsa, arabanın tekerler başka bir yere giderse, öbür tekerlek başka bir yere giderse artık o araba devrilmeye mahkûmdur. 16 Nisan’da hayır çıktı, 17 Nisan’da mevcut yönetim zaten ayakta olduğu için belki pek bir mahsur olmayabilir. Ama 2019’da, 2023’te, 2027’de işte bütün bu zaman dilimlerinde bu mevcut sistemin S.O.S. verme, kriz çıkarma potansiyeli çok yüksek. Bu kriz çıkaran potansiyelini ortadan kaldırmak adına bu teklifi vermiş bulunmaktayız.

ERKEN SEÇİM DÜŞÜK İHTİMAL

Evet de çıksa, hayır da çıksa bir erken seçim gündeme gelecek mi?

Ayhan Sefer Üstün: Evet’in de, hayır’ın da bir siyasi karşılığı olur. Mesela kuvvetli bir evet çıkarsa muhtemelen muhalefet partilerinde birtakım hareketlenmeler olacaktır. Hayır çıkarsa bunun bizde de karşılığı olur. Bu noktada bu görmezden gelinemez. Bu konuda gerçekçi olmak lazım. Ama erken seçim biraz daha farklı bir durumdur. Erken seçime gidebilmek için bence ülkenin şu 15 Temmuz belasından biraz daha kurtulması lazım. 15 Temmuz ile birlikte toplumda bir defa sosyal bir karışıklık meydana geldi. Yani neredeyse her sülalede bu işlerden etkilenmiş insan var. Bir kişi etkilenince akrabalar da etkileniyor. Toplum da etkileniyor. Bir defa bunu ortadan kaldırmamız lazım. 15 Temmuz’un bir de ekonomik etkileri ortaya çıktı. Bu etkileri de ortadan kaldırmamız lazım. Bunun için hükümetimiz bir sürü tedbir alıyor. İhtiyaç olduğu için alıyor bunları. Bunlar kalktıktan sonra seçim elbette düşünülebilir ama şu anki pozisyonumuz itibariyle AK Parti bir erken seçim düşünmüyor. Bunu MHP de istemiyor. İstemediğini göstermek için sembolik de olsa teklife bunu yazdı. Dedi ki bu teklif çıkarsa sistem 2019’un Kasım ayında yapılacak seçimlerle birlikte devreye girecektir. Bu aslında net bir irade beyanı. Burası Türkiye ve biz pahalı bir arsanın üzerinde oturuyoruz. Etrafımızda 3. Dünya Savaşı oluyor. Seçim gerekli ise bu meclis erken seçim kararı da almaya muktedirdir ve her zaman bunu alabilir. Ama bugün itibariyle sorduğunuzda bugün için böyle bir ihtiyacın olmadığını ifade edebilirim.

İNSANLAR FİKİRLERİNİ SÖYLEMELİ

Hayır’cıların baskı yaşadığı, salon bulamadığı, afiş asamadığı, propaganda faaliyetlerinin eşit şartlarda yürütülmediği iddiaları hakkında ne söylersiniz?

Ayhan Sefer Üstün: Eşitlik nedir buna bakmamız lazım. Eşit diyemeyebilirim çünkü bu işlerde iyi organize olan, daha çok insan toplayan, daha çok insanı arazide çalıştıran organizasyonlar, partiler, STK’lar, eşitliği kendi lehlerine bozabilirler. Bunların tabii hukuk çerçevesinde olması lazım ve fırsatlar ölçüsünde olması lazım. AK Parti teşkilatları bu fırsatları hukuk çerçevesinde, demokrasi ilkeleri çerçevesinde kullanmaya çalışıyor. Bu başka birini engelleme noktasına gelirse ben bunu kabul etmem. Biz de zamanında çok engellendik. Televizyonlar bizim beyanatlarımızı vermemiştir siyasete başladığımızın ilk yıllarında. Aleyhimize manşetler atılırdı vs. İnsanlar psikolojik baskılarda bulunurlardı ama biz ısrarla taban siyaseti yaparak, vatandaşlarla birebir yüz yüze siyaseti iyi kullanarak bu dezavantajımızı avantaja çevirmiştik. Şimdi muhalefet partileri de araziye inerek vatandaşla buluşarak bu dezavantajlarını avantaja çevirebilirler. Mesela Sayın Meral Akşener şöyle yapıyor. Küçük bir düğün salonu kiralıyor ve “Ooo çok insan gelmiş buraya. Hadi dışarıya çıkalım” diyor, salonun önünde açık hava toplantısı yapıyor. E akıllıca bir şey! İnsanlar demek ki çözüm üretebiliyorlar kendilerine. Ama Meral Akşener’e bir salon vermemezlik yapılırsa veya baskıyla bir salon iptal edilirse bu şık ve uygun bir şey değil. İnsanlar fikirlerini söylemeliler.

HER HAYIR’CI TERÖRİST DEĞİL

Kullanılan dil ile ilgili de eleştiriler var. Sizce hayır oyu kullanacaklar terörist ya da vatan haini mi?

Ayhan Sefer Üstün: Biz kampanyayı başlatmadan önce partide bir toplantı yaptık ve temiz bir dil kullanacağımızı, pozitif olacağımızı, iyi şeyler söyleyeceğimizi kendi aramızda konuştuk. Ben buna sadık kalıyorum doğrusu. Temiz dil kullanıyorum, pozitif söylemler kullanıyorum ve bu şekilde insanları etkilemeye çalışıyorum. Hayır vereceklere terörist demek haksızlık olur. Böyle bir şey olmaz çünkü biz insanlara evet ve ya hayır diyebilmeleri için önlerine bir tercih koyuyoruz. Bu demokratik bir tercihtir. YSK tarafından onaylanmış bir pusula veriyoruz önlerine. Burada insanların evet demek kadar hayır deme özgürlükleri de vardır ve bu insanlarımız da bizim değerli vatandaşlarımızdır. 16 Nisan’dan sonra da onlarla birlikte yaşamaya devam edeceğiz. O insanlar da vergi ödeyecekler, o insanlar da askere gidecekler, o insanlarla biz komşuluk yapacağız. O bakımdan ben hayır diyecekleri terörist noktasına kadar yaftalamayı çok şık bulmuyorum. Belki teröristler içinden de hayır diyecekler vardır. Teröristin hayır’ıyla Sakarya’daki bir insanın hayır’ı farklı gerekçelerledir. Bunu ayırmamız lazım.

MİTİNG MUHTEŞEMDİ

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ilimizdeki mitingini nasıl buldunuz?

 Ayhan Sefer Üstün: Gerçekten muhteşemdi. Son derece kalabalık, heyecanlı bir miting oldu. Vatandaşlarımız da uzun süre oradan ayrılmadılar. Aslında formatı açılış. Bir açılışta bu kadar kalabalık olması bizleri son derece memnun etti, evet oyları yönünde ciddi bir destek oldu. Bunun havayı kırdığını, artık yükselişin daha hızlı devam ettiğini arazide de hissettik. Psikolojik bir üstünlüğü yeniden sağlamış olduk. Son derece katkısı oldu evet oylarında mitingin.

PARTİ İÇİNDE TASFİYE OLACAK MI?

Sayın Cumhurbaşkanının 16 Nisan’dan sonra parti içinde bir tasfiyeye gideceği ve tabiri caizse düğmeye basacağı söyleniyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Ayhan Sefer Üstün: Bu konularda çok sürpriz beklemiyoruz. AK Parti’nin kongreleri zaten yapılacak referandumdan sonra. İlçe kongreleri, il kongreleri ve genel merkez kongresi yapılacak. Tayyip Bey birçok değişikliği doğal yöntemlerle yapar. Muhtemelen birtakım değişiklikler yapacaktır. Ama bunu ertesi günü bir tasfiye şeklinde ve ya bir değişiklik şeklinde yapacağını tahmin etmiyorum. Bu değişiklikleri doğal süreçlere bırakacaktır. Bunu yaparken hem muhatabına hem seçmene ve hem de kamuoyuna fazla hissettirmeyecektir.

SAKARYA KABUĞUNU KIRDI

Şehrimizin bilhassa son 10 yılda yapılan yatırımlarla kabuğunu kırdığını söyleyen Milletvekili Ayhan Sefer Üstün, “Sakarya’nın nüfusu biz iktidara geldiğimizde 720 bin idi. Şu anda 1 milyona ulaştı. İnsanlar burada aş, iş bulamasalar, konut bulamasalar, üzerlerinde gezecekleri yollar, parklar bulamasalar gelirler mi” diye konuştu

YAŞANABİLİR İLLER ARASINDA İKİNCİYİZ

Sakarya’da sıkça yapılan bir eleştiri var. Sakarya ili AK Parti’ye verdiği olağanüstü desteğin karşılığını alamıyor. Gerek devlet yatırımlarında, gerek özel yatırımlarda adeta üvey evlat muamelesi görüyor. Bu manada Sakarya Anadolu’nun saf çocuğu mu gerçekten?

Ayhan Sefer Üstün: Balık suda yaşarmış ama suyun varlığını ve kıymetini hissetmezmiş diye bir söz var. Hesap ortada. Sakarya’nın nüfusu biz iktidara geldiğimizde 720 bin idi. Şu anda 1 milyona ulaştı. İnsanlar burada aş, iş bulamasalar, konut bulamasalar, üzerlerinde gezecekleri yollar, parklar bulamasalar gelirler mi? Gelmezler. Sakarya neredeyse gecekondu sorununun olmadığı ender illerden bir tanesi. İnsanın buraya gelebilmesi için bir ev alması lazım, kiraya girmesi lazım, bir işinin olması lazım. Yani ben valizimi alayım da bugün Sakarya’ya gideyim diyemezsiniz. Daha derli toplu bir ilden bahsediyoruz. Kamu arazilerinin olmadığı, üzerine gecekondu yapamayacağınız ender illerden bir tanesi. Sakarya son 10 yılda kabuğunu kırmıştır. Çıkmaz sokak diye düşündüğümüz kuzey bölgesi bir endüstri bölgesi haline gelmiştir. Şu anda organize sanayi bölgelerimizin sayısı 10 civarındadır. Ve bunların 1-2’si hariç çoğunluğu AK Parti döneminde oluşmuştur. Otoyollar, duble yollar, liman, demiryolları, süper hızlı tren… Serdivan’da süper hızlı treni biliyor musunuz dedim vatandaşlarımıza. Yok kanatlı tren mi dediler. Dedim ki hayır Sakarya’nın daha kuzeyinden geçecek ve durağı Karakamış’ta olacak bir yatırımdan bahsediyorum dedim. Anlatınca şaşırdılar. Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün çevreyolunun yine Camili tarafından geçeceğini, iki tane çıkış noktasının olduğunu ve Akyazı’nın Ankara otobanına bağlandığını anlattım ve yine inşaat şantiyesinin artık Taşkısığı’na kurulduğunu söylediğimde hepsi şaşakaldı. Limandan ihracatın yapılmaya başlandığını söylediğimde gerçekten şaşırdılar.

BÜYÜMEYE DEVAM EDİYORUZ

Şimdi Sakarya bence hem hükümet yatırımlarıyla, hem de özel sektör katkısıyla büyümesine devam ediyor. Ama biz bu büyümenin dengeli olmasını istiyoruz. Muslukları biraz daha açmamız mümkün. Ama Sakarya’da sağlamış olduğumuz toplumsal barışı ve huzuru kaybetme riskiyle karşı karşıya kalabiliriz. Sakarya zaten çok komplike bir topluma sahip. Balkanlar var, Manavlar var, Karadenizliler var, yani burada birçok unsur var. Bunlar şimdi birbirleriyle kaynaşmışlar ve barış içerisinde yaşıyorlar. Siz muslukları çok daha fazla açar da buraya hazım kapasitesinin üzerinde bir nüfus alırsanız bu sefer sosyal dokunun bozulma ihtimali var. Buraya her gelen insan tekrar ilaveten altyapı isteyecek, su isteyecek, kanalizasyon isteyecek, yol isteyecek, eğitim isteyecek, konut isteyecek, iş isteyecek. Bütün bunları temin etmeden bir kalkınmaya girişirseniz bu dengeler bozulur. Çevre yapısı bozulur. Gebze çok kötü bir örnek. Gebze gibi oluruz, Dilovası gibi oluruz. Böyle bir ilde yaşamak istemezsiniz muhtemelen. O bakımdan biz burada çok dengeli bir kalkınmayı sağlıyoruz ve bunu da başarmış gözüküyoruz. Yani şimdi saydığımızda kuzeyden Söğütlü Organize Sanayi, Ferizli Organize Sanayi, Karasu Organize Sanayi, Karasu’da BMC’nin yapacağı alan, Kibar Holding’in yapacağı alan ki büyük bir demir çelik fabrikası yapacaklar. Kaynarca’da mobilyacılar organize sanayi bölgesi ve makine imalatçıları organize sanayi bölgesi. Altı yedi tane bölge ihdas etmişiz kuzeyde son 10 yılda. Burası çıkmaz sokaktı. Ben dedim ki Bitinya Krallığı’ndan sonra burası unutulmuştur. Roma’dan önce Bitinya Krallığı vardı. Roma da unutmuştu. Orası Osmanlı zamanında da çıkmaz sokaktı, Cumhuriyetin ilk yıllarında da çıkmaz sokaktı. Şimdi ise limanıyla, demiryoluyla, duble yoluyla, süper hızlı treniyle, Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün çevreyollarıyla bir endüstri bölgesi haline geldi. Sakarya’nın en değerli bölgesi oldu. Bu son 10 yılda oldu. Bu bir planlamanın, bir aklın eseri olarak ortaya çıktı.

HER ŞEY MERKEZDE OLAMAZ

Sakarya gerçekten AK Parti döneminde hak ettiği değeri almıştır. İhracatı yükselmiştir ve yaşanabilir iller sırasında 2. sıraya yükselmiştir. Belki inanamıyor bazları ama bunu TÜİK yayınladı. Şimdi bilmem ne dergisinin yayınladığı sıralamalarda azıcık geri olunca arkadaşlarımız manşet atıyorlar gazetelerine. Adını sanını duymadığımız dergilerde yayınlanınca Sakarya’nın geri sıralarda olduğunu söyleyen dergileri bazıları çok seviniyor. Ama TÜİK, yani devletin kurumu yayınladığında burun büküyorlar. Ya olmaması lazım böyle bir şeyin falan diyorlar. Sakarya’ya son zamanlar baktığımızda kültür faaliyetlerinin, kültür yatırımlarının da son derece ileri seviyelere geldiğini görüyoruz. Serdivan’a büyük bir kütüphane yaptırıyoruz. Adapazarı’na’da büyük bir konser ve konferans salonu yapılıyor. Demesinler şimdi yine Serdivan’a, Adapazarı’na falan diye. Hangi yatırım nereye yakışıyorsa oraya yapmaya çalışıyoruz. Bin yataklı hastane artık yolda, ikinci üniversite ha keza… Çok önemli yatırımlar bunlar, Adliye binasının arsasını tahsis ettik şu anda 40 dönümlük bir yer. Şunu diyorlar bazen: Yav merkeze olmaz mı? Hem büyükşehir olacağız, hem de bütün hizmetlerin Atatürk Bulvarı’nda olmasını istiyoruz. Böyle bir şey yok. Hastane örneğin… İzmit’te Umuttepe’de olunca uzak olmuyor. Ama Kırantepe veya Arifiye gündeme gelince uzak deniyor. O zaman Büyükşehir olmanın mantığı ne yani? Nasıl bulacağız biz Atatürk Bulvarı’nın kenarında bu kadar arsayı? Kaldı ki bu şehrin şöyle bir yapısı var: Bu ilin topraklarının yüzde 45’i orman. Geri kalan önemli bir kısmı tarım toprağı. Ve çok az bir kısmı yerleşime açılabilir. Tarım topraklarını koruyalım diye herkes baba laflar ediyor söz gelince. Bu konularda da ilkeli olmak lazım. Sakarya’da yapı yapılabilir arazi sıkıntısı var. Ama bu coğrafyanın kendisinden kaynaklanan bir durum. Önemli bir kısmı orman, önemli bir kısmı değerli tarım arazisi. Bunları korumak istiyoruz. Karşımızda da bu sefer arsa sıkıntısı doğal olarak çıkıyor. Ve bu önemli devlet yatırımlarının da bazılarını şehir dışında yapmak durumunda kalabiliyoruz.

SAKARYA’DA OYUMUZ YÜZDE 70’LERDE

Son tahlilde Sakarya’ya ve Türkiye geneline dair seçim tahminlerinizi alabilir miyiz?

Ayhan Sefer Üstün: Sakarya’da yüzde 70’ler civarında bir evet oyuyla bu referandumun geçeceğini söyleyebiliriz. Türkiye genelinde ise referandum kabul edilecektir. Bu oran belki çok yüksek olmayabilir. Çünkü dediğim gibi çok böyle bizim tercih ettiğimiz zamanda bu gündeme gelmedi. MHP bu meseleyi gündeme getirdi ve tam da dediğim gibi 15 Temmuz sebebiyle toplumda karmaşanın olduğu, toplumun henüz uğramış olduğu hasarın giderilemediği bir zamanda bu gündeme geldi. Buna bağlı birtakım ekonomik sıkıntıların yaşandığı bir durum gündeme geldi. Zamanlama bizim tercihimiz değildi aslında, zamanlama muhalefet partisi olan ve bu işte bize destek olan MHP’nin zamanlamasıdır. O bakımdan şöyle gümbür gümbür bir şeyin olmayışı belki bundandır. Ama bu paket öyle ya da böyle bir oranla geçecektir. Bütün sinyaller bunu gösteriyor. Geçtiğinde de daha sonraki aşamalarda biz gerekli planlamaları inşallah yaparak uyum yasaları çıkartacağız ve Türkiye’de herhangi anormal bir durum olmazsa 2019’da yapılması planlanan seçimlere Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini hazırlamış olacağız, hazır bir şekilde seçimlere gideceğiz. İnşallah bundan sonra da Türkiye’de koalisyon kargaşaları, güçsüz hükümetler dönemi sona ermiş olacak. Tabi 16 Nisan’da evet çıkacak 17 Nisan sabahı her şey yoluna girecek, elimizde bir sihirli değnek var, bütün sorunları bu değnek ile çözeceğiz diye bir algı olmamalı. Çalışırsak, üretirsek bir değer elde ederiz ve bunu vatandaşımızla paylaşırız. Çok çalışmamız lazım, üretmemiz lazım, Türkiye’yi kalkındırmamız lazım. Son 10 yılda bunu elimizden geldiği kadar başarabildik. Bundan sonra da bu sisteminde destekleriyle birlikte daha fazla çalışmamız daha fazla üretmemiz hızlı kararlar almamız ve yolumuzu koşarak kat etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bu sistem bize bunu getirecektir inşallah.