Son çıkartılan KHK'nin içeriği kabile devleti yöntemlerini içermektedir.

Ülkemizde maalesef son yıllarda hiç de haklı olmayan gerekçelerle KHK ile yönetilme şeklinin benimsendiği görülmektedir.

En son çıkartılan KHK'lerle ülkemiz daha da nefes alınamaz hala sokulmuştur.

Üzülerek ifade etmeliyim ki son KHK ile yurttaşlarımız birbirlerine kışkırtılma yoluna götürülmektedir.

Son olarak çıkartılan KHK'nin 121'ci maddesi 'bir gruba ya da kişiye karşı saldırma zemininin alt yapısını' yasal zeminini oluşturduğu apaçık ortadadır.

Böylesi 'kışkırtıcı bir anlayışla' yönetilen ülkemiz ve halkımız, bu anlayışla hareket etmeyi son yıllarda alışkanlık haline getirmiş yönetici portresi çizenleri hak etmemektedir..

Maalesef temel hukuka aykırı olduğu bilinen KHK'larla çıkartılan ülkemizi dünya kamuoyunda da zor durumda bırakan bu kararnameler ülkenin en üst mahkemesi olan Anayasa Mahkemesi dahi, taraf olmayarak yapılan itirazları dikkate almamayı 'görevsizlik gerekçesiyle' tercih etmektedir.

Yine aynı hukuk tanımaz içerikle hazırlanan KHK'lerin içeriğini ambalajlayarak sunanlar, CHP olarak şartsız taşeron işçilerimizin kadroya alınmasıyla ilgili taleplerimizi yok saymışlardır.

Çünkü mevcut, son çıkartılan KHK'larda uygulamalar, taşeron kadrolarla kamuda hizmet veren, iş hayatına katılan işçilerimizin haklarını 'güvenlik soruşturmaları ve sınavlarla' gasp edileceği görülmektedir.

İşçilerin hak ve hukuklarını düzenleyen kanunun işçi temsilcileriyle müzakere edilmeden çıkartılması sakat bir anlayışın son ürünüdür. Bu garabet yapılardan toptan kurtulmak ve demokrasiyi tüm kurum ve kavramlarıyla ülkemizde tam anlamıyla yeniden tahsis etmek için toplumsal mücadelelerimizi birleştirerek ülkemiz adına ortaya koymamız gerekmektedir..