Ey azameti ve büyüklüğü karşısında her şeyin küçüldüğü, ey celalinin korkusundan dağların parçalandığı, ey kudret ve azametine her şeyin boyun eğdiği ve ey korkusu altında her şeyin zillet içinde bulunduğu Rabbim…

Şüphe yok ki; şiddetli fırtınalar, güçlü kasırgalar ve ortalığı yerle bir eden kuvvetli depremler; senin itaatkâr askerlerindir ve Kahhar isminin tecellileridir. Onlar nasıl ki, Senin emrinle âlemi titretiyorsa, ben de; her ne kadar sesim onlar gibi gür çıkmasa da ve günahlarım sesimi kıssada “Ya Kahhar” isminle Seni tesbih ediyorum, “Ya Kahhar” ismin kudretine sığınarak seni zikrediyorum, Sana yalvarıyorum acziyetimle. Başımıza gelen musibetlerin çaresizliğine çare arıyorum isminle...

Sen ki; olmazların “ol” emriyle harekete geçtiği, imkânsızlığın inkârı, çaresizliğe çaresin. Senin sayısız güzelliğinin tecelli ettiği, Cennet vatanımıza kara sürenler, rahmetinin sağanak sağanak yağdığı yağmurlarından dahi kirlerini arındıramayanlar, Latif isminden nasipsiz, Kerem ismine cimri, Halim isminden hâllenemeyen, Vedud ismine kör olmuş, kulak tıkamış, lal olmuş insan müsveddeleri kaynıyor etrafımız.

Helak olmuş kavimlerin sapkınlıkları tekerrür ediyor bir bir… Ceset kokusu yayılıyor her bir yana, tanıdık oluyor acısı. Çocuklar katlediliyor, anneler yaralanıyor can evinden, babalar vuruluyor hiç acımadan. Yüreğimizde bombalar patlıyor…

Rabbim, üzerimize oynanan oyunlar resmediliyor; heba edilen masum insanların kanlarıyla…

İman yok, korku yok, vicdan yok…

Yüreklerini idam etmiş, yok pahasına yaşayan kalpsizler, ağzı süt kokulu bebeklerin alın yazılarına çentik atıyor elleri hiç titremeden. Tozpembe hayallerini karalara boyuyor gençliğin, ideallerini çalıyor, etraf ekmek almaya giderken. Mazlumun ekmeğine kan doğrayan hainlerle dolu. Benlikleri uğruna inançlarından feragat eden, kişilikleri satılmış, beyinlerinin fişi çoktan çekilmiş düzenbazlar; güzel insanların, güzel cümlelerini meze yapıyor kendilerine hiç acımadan, annelerin koklamaya kıyamadığı oğulları ülkemin depremi oluyor, darmadağın ediyor yürekleri. Feryadı figan kopuyor yaralı ailelerin ocaklarında, ölüm kokuyor evler, şehit kokuyor caddeler…

Ortalık çok kötü, sevgisizlik almış başını gidiyor Rabbim, karıncaya bile kıyamayan bir Peygamberin, canları ayaklar altına alan bir topluluğun zehrine maruz kaldık, kurtar bizi…

Zehirleniyoruz; aklen, fikren, cismen ve lisanen. Öyle şiddetli bir zulümle, öylesine acımasızca katlediliyor günahsız insanlar. Adına terör dedikleri, bir kurşunun namlusuna dayalı nefesler. Korkuyoruz… Bizleri koru; hani Hud’u yalanlayıp, onun getirdiği dini inkâr ettiği için, şiddetli bir rüzgârla cezalandırdığın Ad Kavmi gibi, silip süpür üzerimizden bu terör illetini. Ebrehe ve ordusuna gönderdiğin Ebabil kuşlarına, kâfirlerin önüne dikilen fil ordusuna ihtiyacımız var, merhametine muhtacız, rahmetini üzerimizden eksik eyleme Rabbim...

Gözyaşlarından gözleri kuruyan yetimler hürmetine, nefsine imanından çelik yelek örmüş, inançlarını satmayan, emrolunduğu gibi; dosdoğru kul olabilme gayretinde, ümmet olabilme aşkıyla kardeşlerine sahip çıkan, ülkesini düşmanlardan koruyan; Ahmetler, Muhammedler hatırına bizi sahipsiz bırakma. Zalimlerin oyunlarını kendi başlarına devşir, bu zulmü inşirahlarınla yıka Rabbim. Terör denen zehri ülkemizden terk eyle, bu kan gölünde eli olanları da Kahhar isminle, kahrı perişan eyle Rabbim. İnanıyoruz ve biliyoruz ki, “Zalimler için yaşasın Cehennem.”

Twitter: @elifzorer