Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yeniden AK Parti Genel Başkanlığı’na seçildiği olağanüstü kongre siyasi tarihimizde önemli bir yere sahip olacak.

Halkın oyuyla seçilmiş cumhurbaşkanının aynı zamanda bir partinin genel başkanı olması siyasi tarihimizde bir kırılmadır.

16 Nisan referandumuyla birlikte yaşanan bu değişimin ülkemize/siyasete/devlete getireceği yenilikleri hep birlikte göreceğiz.

Kongrenin Sakarya siyaseti açısından önemi ise Genel Başkan Yardımcısı sıfatıyla MKYK/MYK’da görev alan Şaban Dişli‘nin listede yer bulamamasıdır.

Dişli’nin yerine bu kez MKYK’da Sakarya’yı Milletvekili Recep Uncuoğlu temsil edecek.

Aynı zamanda Merkez Disiplin Kurulu’ndan listeye giren Ayhan Sefer Üstün’ün de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın genel merkezdeki çalışma arkadaşları arasında yer bulması yerel siyasetin ilgi alanına girmektedir.

Peki yaşanan tüm bu gelişmelere baktığımız...

AK Parti Genel Merkezi’nin Sakarya’ya verdiği mesajı anlamaya çalıştığımız zaman ortaya nasıl bir tablo çıkıyor?

Öncelikle şunu göz önünde bulundurmalıyız; bu listeyi yapan, teklifleri değerlendirdikten sonra nihai kararı veren tek kişi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dır...

Erdoğan siyasetini aynı zamanda krizlerle mücadele siyaseti olarak da okuyabiliriz.

Tarzı, kişiliği, karakteri ne derseniz deyin, Erdoğan mücadele etmeyi seven, kavgadan kaçmayan bir lider.

Ancak şu anda gelişen şartlar itibariyle Tayyip Erdoğan, Amerika’dan Avrupa’ya, Rusya’ya, Çin’e, dünyanın dört bir yanında hem ülkesi hem de dünya mazlumları için savaşıyorken, kendi partisinde olası bir gerilimi hiç kaldıracak durumda değil. Buna gerekte yok.

Kendimizi Erdoğan’ın yerine koyalım; Trump, Merkel, Putin, YPG/PYD gerilimleriyle uğraşırken, Sakarya’da milletvekili, il başkanı, teşkilat içi gerginlikler sizin için ne anlama gelir!

Siz Tayyip Erdoğan olsanız ne hissedersiniz? Şunu demez misiniz; “Ben dünya meseleleriyle ilgilenirken, adamların derdine bak, yok il başkanı şunu dedi, yok milletvekili bunu dedi”

Ankara’dan, Tayyip Erdoğan’ın gözüyle yerele bakıldığında bu tarz olayların çok ciddiye alınır bir yanı yok.

Yerelde çok büyük görülen olaylar, Ankara için çok büyük meseleler olarak değerlendirilmiyor.

Bunun için bazı yerel siyasetçilerin büyük bir kısmı bu hataya düşerler ve hayatın/siyasetin merkezinde kendileri olduğunu düşünür ve sonuç onlar için hüsran olur!

Eğer siz sorumlu bir siyasetçiyseniz zaten liderinize yük olmaktan imtina edip yukarıya sorun götürmemeye çalışırsınız. Kendi meselelerinizi medeni insanlar gibi yüz yüze konuşup aşmaya çalışırsınız.

Ancak zırt pırt yukarıya sorun taşımaya başlarsanız işte o zaman sizinle ilgili algı menfi bir noktaya doğru evrilir.

Tayyip Erdoğan yerele baktığında sürekli sorun çıkaran insanları bir yük olarak görür. Bunun için yavaş yavaş o yükten kurtulmanın yollarını arar.

Böylesine zor bir süreçte makul siyasetçiye düşen görev Erdoğan’a yük olmak değil, yükünü hafifletmektir.

Temiz siyaset yapacak, sürekli yalan konuşmayacak, dürüst kalacak, gerginlikten medet ummayacak, başarı için her şeyi mubah görmeyecek ve sıranı bekleyeceksin!

Recep Uncuoğlu tercihinin altında yatan nedenleri buralarda aramak gerekiyor. Uncuoğlu’nun en temel özelliği hesabını veremeyeceği işlerin içerisinde yer almaması ve gerilim siyasetinin parçası olmayışıdır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Recep Uncuoğlu’na baktığında karşısında şunu görmüştür; eğitimli, meslek sahibi, saygılı, kibar, yeri geldiğinde sesini yükselten, üstlendiği sorumluluğu yerine getiren bir siyasetçi!

Uzun lafın kısası AK Parti Genel Merkezi Sakarya'ya kavga edenle işimiz olmaz mesajını vermiştir.

Twitter: @mahiroglu5454

Mail: [email protected]