Sakarya’da yaşanan sel ve sonrası gelen yıkım ve can kayıplarının birinci derece de nedenleri arasında dere yataklarına konutların yapılması, kurutma kanallarının kapatılması, dere ve su kanalları çevresinde belediye ve kamu kurumlarının yanlış uygulamaları ile birlikte derelerin yeterince ıslah edilmemesi geliyor.

Sakarya geçmişte de sel bölgesi olduğu için 1960 ve 1970’li yıllarda DSİ tarafından “Sakarya’da 750 kilometre “kurutma kanalı açılmış”

Maalesef bugün bu kanaların büyük bir bölümü ya toprak sahipleri tarafından yada belediyeler tarafından kapatılarak tarım ve yerleşime açılmış.

“Kurutma kanalını kapatarak elde edilen araziyi satan belediyeler bile olmuş”.

Yine geçtiğimiz yıl altı ilçemizde sel felaketi yaşanmıştı.

Bu ilçelerimizden birinde yaşanan selin tek sorumlusu ise belediye uygulamalarıydı.

“Belediye tarafından ilçe merkezinden geçen dere üzerinde bulunan köprünün ayaklarının daraltılması ve dere kenarına yapılan yürüyüş yolu ilçede sele neden olmuştu.”

Bu ilçede sel gündüz değil de gece vakti olsaydı uzmanlara göre en az 50 vatandaşımız yaşamını yitirebilirdi.

Son sel felaketinin yaşandığı Dereköy’de, sele neden olan Karadere ıslah edilmiş.

sele karşı menfez yapılmış.

Fakat yağışın şiddetine göre bu menfezler bazen çok işe yaramıyor.

Dereköy’de ani ve şiddetli yağışlar sonrası oluşan sel her şeyi önüne katıp götürmüş.

20 metrelik ağaçlar bile yerinden sökülmüş.

“Medya ve gazeteciler, Dereköyde yaşanan selin nedeni olarak Karadere’nin ıslah edilmemesini gösterirken kimse dere yatağına bir metre mesafeye evlerin neden yapılmadığını sorgulamıyor?”

Gülderen Altunbulak adlı vatandaşımızın yaşamını kaybettiği ev hemen dere kenarında.

“İşin ilginç yanı ise bu evi yapan kurum ilçe kaymakamlığı.”

İlçe kaymakamlığı talep üzerine dar gelirli vatandaşımıza dere kenarında bir ev yapmış.

Bugün Dereköy’de selin yıktığı evin hemen yanı başında ev inşaatları devam ediyor.

“Bugün Sakarya’da isale hattının geçtiği arazileri satan belediyeler bile var.”

“Maalesef bu çarpık uygulamalar karşısında SASKİ’nin eli kolu bağlı.”

Sadece uyarı yapabiliyor.

Sürekli alt kademe belediyelere ve kurumlara uyarı yazısı gönderiyor.

Yetkisiz olduğu için de bu uyarılar işe yaramıyor.

“Dere ıslah ve su kanallarının denetim konusu yasal olarak DSİ’de.”

Yine belediyeler su kanalları, dere yatakları ve dereler üzerinde yapacakları uygulama ve projeler için 2006 ve 2011 yılları arasında yayınlanan başbakanlık genelgelerine göre DSİ’den görüş almak zorundalar.

Şehirlerin büyümesi ve gelişmesi ile DSİ bugün artık bu görevini yapamaz durumda.

Dere ıslah konusunda ise yetersiz konumda.

“Peki çare ne;”

1990’lı yıllarda çıkan Büyükşehir yasası dere ıslahı ve dereler üzerinde denetim konusunda büyükşehir belediyelerine de yetki veriyor.

İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ), İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi (İZSU) ve Kocaeli Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSU) bu yasaya dayanarak büyükşehir meclislerinden kararlar çıkartarak dere ıslahı konusunu üzerlerine almışlar.

Böylece ıslah ettikleri dere ve çevresinde de tek yetkili kurum büyükşehir belediyesi olmuş.

Sakarya Büyükşehir Belediyesi Meclisi de böyle bir karar alabilir.

Alınacak karar doğrultusunda SASKİ dere ıslahı konusunda yetkili tek kurum olabilir.

“İş şehrin abisi Başkan Toçoğlu’na düşüyor”

İSKİ, İZSU, İSU örneğinde olduğu gibi Başkan Toçoğlu ilk iş olarak büyükşehir meclisinden karar alınmasını sağlayarak SASKİ’yi dere ıslahı konusunda yetkili kurum haline getirmeli. Böylece SASKİ ıslah ettiği dere ve çevresi konusunda tek yetkili kurum haline gelecek.

Yetki, kadro ve bütçesi olan SASKİ denetim yapma imkanı da elde edecek.

Yine Başkan Toçoğlu imar konuları, dere ıslahı, kurutma kanalları konusunda sorumluğunu yerine getirmeyen kurum ve belediyeleri yargıya taşımalı.

Yanlış yapan AK Partili belediye ve başkanı da olsa gözünün yaşına bakmamalı.

Şeriatın kestiği parmak gibi Toçoğlu’nun da kestiği parmak acımaz.

Twitter: @huseyinozcelik