“Oluş ve değişmenin değişmeyen yasası” yani ‘logos’ felsefesini ilk bulan ve ortaya atan Efesli Heraklitos bu “felsefi” yasanın bugünlere damga vuracağından haberdar mıydı bilemem…
Fiyakalı gibi görünen ama aslında derin bir cahilliği gizlemeye çabaladığım yazının giriş bölümüne aldanmayın. Anlatımı ve anlaması daha da kolay bir seviyeyle “değişmeyen tek şey değişimdir” denilerek o karmaşık duran kuram zaten günümüzde sadeleştirilmiş ama anlamı da aynen korunmuş…
Toprağın bol olsun Heraklites, söylemiş ama tam söylemiş.
“Değişmeyen tek şey değişimdir…”
Korkutucu olmasa da ürküten bir cümle bu, insanı kendisinden bile soğutabilecek ağırlığa sahip. Öyle kolay kolay yabana atılacak gibi de değil. Alışmak zor mesela, “değişim” deyince “hoop” diye olmuyor. Sıkıntılısı var, eğlencelisi var…
Yıllar önce kullandığım Ericsson T28s cep telefonumu aldığımda “10 yıl cep telefonu almam” diye kendime söz vermiştim. Heyhat ancak 6 ay sürdü teknolojiye attığım trip. Tüm imkânlarımı seferber edip “başka bir” yeni çıkanın peşinden koşmuştum.
O kadar sık olmasa da “teknolojinin” peşinden koşuşum hala devam eder. Her zaman sahip olamasam da en azından ıcığını cıcığını öğrenirim. Öyle ki bir cihazı kullanmadan bile kullanandan daha fazla bilgi ve tecrübe sahibi olurum bazen. Biliyorum bana da tuhaf geliyor…
Konumuz bu da değil elbette…
Teknolojik iletişimin siyasetin nasıl tam da “kalbine” yerleştiğinden bahsetmek istiyorum. Günümüz siyasetinde her şey çok önemli, en küçük anların bile kıymeti paha biçilemez.
Sadece şarkıcıların, futbolcuların değil, belediye başkanlarının, milletvekillerinin ve diğer siyasetçilerin de neredeyse her anı merak ediliyor şehirlerinde. Başkanın, vekilin nerede hangi toplantıda olduğunu, orada neler konuşulduğunu paylaşması kendisine oy verenlerle dolayısıyla takipçileriyle dinamik bir etkileşimin de sürmesine katkı sağlıyor.
Siyasilerin teknolojiye, sosyal medyaya bu kadar çabuk uyum sağlayabileceklerini rüyamda görsem inanmazdım. Yaşadığımız şehirde yani Sakarya’da bunun en canlı örneklerini görüyorum…
Sosyal medya konusunda “Twitter” gözümde bambaşka bir yerde. Bilen bilir bu küçük mavi kuşu epey sevdim. Siyasilerin de bu kadar rağbet göstermesi değişimin nerelere geldiğini gösteriyor. “Ağır abi” havasındaki siyasetçi tipi artık kabul görmüyor, görmesin de…
Halkın içinde, sosyal medyayla barışık ve önemli gördüğü her anını takipçilerinle ve dolayısıyla dünyayla paylaşan siyasetçiler çok daha fazla taraftar toplayabiliyorlar…
Birçok insan birbirinin elini sıkmadan önce “RT” “DM” ve “Fav” arkadaşı oluyor. Önce sosyal medyada tanışıyorlar. Zaman ve mekân bazen aynı şehirde bile olsanız tanışmanızın önünde saçma sapan engeller koyabiliyor.
Siyasetin vakti zamanı olmaz derler, işte bunun için Twitter biçilmiş kaftan. Gecenin bir yarısı, sabaha karşı veya tatil gününde aklınıza takılanı sorabilir veya “kafanızın attığı” bir konuda açıklama yapabilirsiniz. Fazla değil, minik kurallara dikkat edildiğinde Twitter siyasetçiler için büyük bir silah. Twitter üzerinden gidiyorum çünkü Facebook bana pek sıcak gelmedi. Kurulduğu günden bugüne kadar da bir hesap açma isteğim hiç olmadı…
Sakarya’da pek çok siyasetçi Twitter kullanımı konusunda neredeyse ustalaşmış vaziyette.
Bunların başında Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu’nu AK Parti Sakarya Milletvekili Ali İhsan Yavuz’u ve CHP Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’u verebilirim. İlçe belediye başkanlarımız da Twitter’ı epey yoğun kullanıyorlar. Serdivan Belediye Başkanı Yusuf Alemdar, Erenler Belediye Başkanı Cavit Öztürk, Akyazı Belediye Başkanı Yaşar Yazıcı ve Hendek Belediye Başkanı Ali İnci aklıma ilk gelen isimler arasında…
Mesela, sosyal medya aracılığıyla Büyükşehir Belediye Başkanı’na arada hiçbir prosedür olmadan şikayetinizi yapabiliyorsunuz. Başkan Toçoğlu bu mesajlara anında cevap veriyor. Alın size değişimin “ağababası…”
Sosyal medyayı görmezden gelmeye devam eden siyasetçilere de bir an önce yeni dünyanın, yeni iletişim sistemini kabullenmelerini öneririm. Zira dünya gerçekten de bambaşka bir yöne doğru gidiyor.
Hızlı, aracısız ve anında bilgiye ulaşmak isteyenler için bundan daha iyisi olamaz…
