Yıllar boyunca yaptığımız en dişe dokunur şey arkalarından salavat ve tekbir getirmek oldu… Kimimiz cenazesine güller attı, kimimiz dua etti, kimimiz de lanetler okudu ince bir sinkaf eşliğinde. Milli Güvenlik Kurulları toplandı bütün azametiyle!

Terör kınandı, lanetlendi “hesap soracağız” dendi…

Ne hesap sorulabildi ne de PKK lanetin altında ezildi!

Peki sonra ne oldu?

Hiç bir şey olmadı…

Yeni şehit cenazeleri ciğerimizi yüreğimizi yakıp kül etmeye devam etti ve yukarıdaki “süreç” milim sekmeden devam etti…

Dua ettik, tekbir getirdik, salavat getirdik, lanet okuduk, kınadık, güllerle uğurladık…

Sonra yeni şehit haberleri aldık…

Sonra yine şehit haberleri almaya devam ettik…

Çok daha sonra yine şehit haberleri geldi, hiç azalmadan dönem dönem artarak…

***

PKK, 15 Ağustos 1984’te 21:30 sularında Siirt’in Eruh ve Şemdinli ilçelerine ilk saldırısını düzenlediğinde belki de hiç kimse 29 yıl boyunca 40 bine yakın insanın hayatını bu yüzden kaybedeceğini tahmin etmemişti…

Peki, 24 Mayıs 1993`te Bingöl-Elazığ karayolunu kesen PKK’nın, eğitimlerini tamamlayarak görev yerlerine sevk edilen “silahsız 33 eri otobüslerden indirerek kurşuna dizdiğini de hatırladınız mı?”

Devam eden yıllarda sürekli artan ve bir türlü önüne geçilemeyen şehit haberlerini okuduk gazetelerde. Televizyonlarda şehit anaların feryatlarını içimiz burkularak ve gözyaşlarıyla izledik. Şehit babalarının “vatan sağolsun” derken şehit oğluyla beraber canlı canlı toprağa girdiklerini hissettik. Gözlerinden bir damla yaş gelmeden ve kalan ömrünü canlı cenaze olarak geçirecek olan “şehit ailelerininin” hazin hikayelerini paylaştık, habercilik(!) yaptığımızı zannederek…

***

Geçen günlerle birlikte yaşadığımız acıları unutmuyoruz belki ama, hafifliyor yavaş yavaş. Hafiflerken de yanılıyoruz aslında. Hem de ne büyük bir yanılgı!

Bir zamanlar açık açık dillendirilen “Ver Kurtul”cuları da unuttuk mu acaba?

Şehit haberleri geldikçe, çaresizikten “ne istiyorlarsa verelim de bitsin bu kan” diyenlerin sayısı hiç de az değildi. O zamanlar vatana ihanetin daniskası konuşulup tartışılıyordu. Ne eyalet ne bayrak ne de toprak bir kısım “vatanseverin” umurunda bile değildi. Tek dertleri kanın “bir şekilde” durmasıydı!

Bedeli ne olursa olsun!

“Bedeli ne olursa olsun” diyerek bir sorunu çözemezsiniz.

Bunun dünya üzerinde bir örneğine rastlayamazsınız! Böyle bir çözümü zamanında savunanlar acizliklerinin bayrağını da göndere çekmişlerdi o dönemlerde. “Abdullah Öcalan’ı asın” diye ortalığı ayağa kaldıranların, kendi dönemlerinde yakalanan ve “idam yasası yürürlükteyken” bunu neden yapamadıklarını ise pek sorgulamadık, sorgulamak istemedik…

Yıllar boyunca aynı teraneyi satmak için didinip durdular. Ama nafile ucuz politikalar halkın gözünde itibar görmedi. Kendi yandaşlarının kazdığı çukura düşmeyi de marifet saydılar. Bakmayın şimdi bağırıp çağırdıklarına ne kimse onları dinleyecek ne de bu ülkenin yönetiminde söz sahibi olamayacaklar…

***

Terörün pençesinde geçen yılların artık sonu geldi…

Her gün sıra sıra şehit cenazelerinin geldiği bölgeyi "VER KURTUL" noktasından; PKK`yı "DEFOL GİT" noktasına getirenleri tarih mutlaka yazacak. Bu konuda özverili ve oy kaygısı taşımadan devrim gibi kararlara imza atanları da bu millet unutmayacak…

Yıllar yılı abuk subuk politikalarını millete kakalayanları da unutmayacak tarih…

***

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla “Akil İnsanlar Heyeti” Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti tarafından çözüm süreci kapsamında oluşturulan gruba verilen isim.

63 üyesi var. 7 bölge için belirlenen isimler çözüm sürecini halka birebir anlatıyor.

Akil İnsanlar Heyeti, 2 Mayıs Perşembe Günü (yarın) Sakarya’ya geliyorlar. Sakarya’ya gelecek olan Akil İnsanlar Heyetinde şu isimler var: Marmara Bölgesi Akil İnsanlar Heyeti şu isimlerden oluşuyor

Başkan DENİZ ÜLKE ARIBOĞAN (Akademisyen)

Başkan Vekili MİTHAT SANCAR (Gazeteci - Yazar)

Sekreter LEVENT KORKUT (Sivil Toplum Geliştirme Merkezi Başkanı)

MUSTAFA ARMAĞAN (Araştırmacı Yazar)

ALİ BAYRAMOĞLU (Yeni Şafak gazetesi köşe yazarı)

AHMET GÜNDOĞDU (Memur Sendikaları Konfederasyonu ‘Memur-Sen’ Genel Başkanı)

HAYRETTİN KARAMAN (İslam Hukuku Profesörü)

HÜLYA KOÇYİĞİT (Sinema Oyuncusu)

YÜCEL SAYMAN (Akademisyen)

Sakarya’ya gelecek olan Akil İnsanlar Heyeti’ni, İnsan Hakları Derneği (İHD) ağırlayacak. İHD Sakarya Şube Başkanı Nesrin Gümüş sürece katkı verenlerden. Akil İnsanlar Heyeti ile ilgili olarak bazı çekincelerinin olduğunu biliyorum. Bu çekinceler gelenlerle ilgili değil elbette. Yapılacak provokasyonların amacına ulaşmasından endişe ediyor. Bu konudaki endişelenmekte haklı Nesrin Hanım, çünkü Sakarya bu tür provokosyanlara çanak tutanlarla dolu!

Akil İnsanlar Heyetini’nin Sakarya’da önemli bilgilendirmeler yapacağına inanıyorum. Olası küçük taşkınlıkların da emniyetin önlemleriyle üstesinden gelinir. Bu konuda büyük endişelerim yok.

***

Yılların terör sorunu bitmek üzere. Kimseye taviz vermeden. Abdullah Öcalan’a ev hapsi gibi yalanlara aldırmadan, değil bir karış toprak, milim toprak vermeden. Şimdi Güneydoğu Anadolu’da ve terörün en sert geçtiği yerlerde kardeşlik türküleri söyleniyor.

Köyünü, toprağını terk eden Kürt kardeşlerimiz yavaş yavaş topraklarına dönüyorlar. Ateş, mermi, bomba ve kanla birlikte anılan Güneydoğu’daki dağlara turizm seferleri düzenleniyor.

Şaka gibi…

Bütün bunlar olup biterken, birilerinin provokasyonuyla bu süreç yarım kalmaz, kimse endişe etmesin.

Kardeşlik türküleri söylenmeye başlandı artık, kardeş halklar kucaklaşıyor. Bu süreci yok sayanlarla ilgili kimsenin endişesi olmasın zira “tarih onları şimdiden yok sayıyor” bile…