Yazın suya hasret kaldığımız günleri elbet unutmuyoruz.

Barajların boşaldığı, derelerin kuruduğu, gölden suların çekildiği, kuraklığın hepimizi

korkuttuğu dönemlerden…

Yağmura, kara hasret kaldığımız, rahmet duasına çıktığımız dönemlerden bahsediyorum.

Memlekete yağan kar o günleri hatırlattı. Şu an yağan karın ne büyük bir nimet

olduğunu düşünerek, şükrettim.

Ancak bu yağan kar, yaz mevsimini düşündüğümüz zaman bizi ayrıca mutlu etse de

aynı zamanda şu an ihtiyaç sahiplerinin yaşaması muhtemel sorunları için de

ayrıca tedirgin etmekte.

Mevsim kış, dışarıda kar yağıyor ve hava eksinin altında.

Evde yakacak kömürü olmayan bir babanın durumunu düşünebiliyor musunuz?

Evde üşüyen çocuğun baygın bakışlarına yakalanmamak için, çocuğundan gözlerini

kaçıran, sürekli dışarı bakan babanın durumu…

Soğuk kış gününde bir yandan üşüyen diğer yandan karnı acıkan bebeğine süt

alamayan…

Hasta karısını doktora götüremeyen, ilaç alamayan…

Okula giden kız çocuğuna, ayakları ıslanmaması için bot alamayan…

Hayatın tüm yükünü kendi omuzlarında hisseden ve dayanacak gücü kalmadığı için,

aile bireylerinden gizli gizli ağlayan, gözyaşı döken babanın halini

düşünebiliyor muyuz?

Yeryüzünün gördüğü en büyük zalimlerden biri olan Esed’e karşı savaşan kocasını Suriye’de

bırakıp çocuklarıyla Sakarya’ya sığınan ananın yaralı yüreğini ne yapacağız,

biz bu yüreği nasıl ısıtacağız?

Tek derdi, pahalı pabuçlarının karda kirlenmesi olduğu için, caddelerin bir an önce

temizlenmesi olan bizler, beş çocuğuyla tek gözlü bir evde yaşam mücadelesi veren annenin derdini nasıl anlayacağız!

Sakarya’da hayır işleri konusunda yürüttükleri çalışmalarla dikkat çeken SAKVA’nın fedakâr

müdürü Mehmet Ersöz’ün açıklamaları bana bunları hatırlattı. Ersöz, yaptığı açıklamada, “Yardıma ihtiyacı olan hanelerimizin giyim, yakacak, erzak ve çeşitli ihtiyaçlarına uzun vadeli çözümler üretmeye gayret ediyoruz. Tüm Sakaryalı kardeşlerimiz ile sosyal yardımlarda beraber hareket etmek ve kardeşlerimizin yuvalarını birlikte ısıtmak arzusundayız” diyor.

Yardım, dayanışma, paylaşma bu toplumun en temel değerlerindendir. Ve tarih boyunca

bizim geleneğimizde özel bir yeri olmuştur. Bugün bu özelliğimizi bir kez daha en güzel şekilde gösterme zamanıdır.

Sosyal yardımlar sadece devlet kuruluşlarına bırakılamaz. Bu konuda hepimizin

üzerine düşen görevler bulunuyor. Hepimiz elimizi taşın altına koymalıyız. “Yoksulluk

beni ilgilendirmiyor” deme şansına sahip değiliz. Bizim inancımız ve geleneğimiz buna söylememize izin vermez.

Ersöz’ün belirttiği gibi ihtiyaç sahiplerinin yuvalarını ısıtmak için herkes bir şeyler yapabilir.

Kimimiz ekmeğini paylaşır kimimiz evini. Bu konuda yapılan her yardım değerlidir, önemlidir.

SAKVA’dan, Mehmer Ersöz hocadan gelen bu sese hepimiz kulak vermeliyiz. Bizi, insan insanın kurdudur anlayışına sahip olan batı dünyası karşısında güçlü ve farklı kılacak olan bizim paylaşma duygumuzun gelişmişliğidir.

Resulullah (sav) buyurdular ki: "Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu tehlikede yalnız bırakmaz. Kim, kardeşinin ihtiyacını görürse Allah da onun ihtiyacını görür. Kim bir Müslümanı bir sıkıntıdan kurtarırsa, Allah da o sebeple onu Kıyamet gününün sıkıntısından kurtarır. Kim bir müslümanı örterse, Allah da onu kıyamet günü örter.” buyurmaktadır.

Şimdi bize düşen görev ihtiyaç sahibi kardeşlerimizin ihtiyaçlarını giderecek

doğru işler yapmaktır.

Haydi Sakarya, haydi Sakaryalılar, kardeşine sahip çık.