Adolf Hitler. Nasyonal sosyalizmin kurucusu.

Yeryüzünün gördüğü en şiddetli zulümlere imza atan zalimlerden biri. Yıllarca Almanya’yı nasyonal sosyalizmle/faşizmle yönetmiş bir diktatör.

Hitler, insanlığa nefret saçan politikaları nedeniyle yaklaşık 5.5 milyon insanın ölümüne neden olduğu kabul edilen bir kabustu.

Hitler bizim dünya tasavvurumuza uygun bir lider değildi. Yıllarca mezhep savaşlarıyla anılan Batı’nın karanlık yüzünün temsilcisi olan biriydi.

Bizim inancımız, kültürümüz, ait olduğumuz medeniyet böylesine insanlık dışı politikalara asla izin vermemektedir.

Kendisini İslam ile şereflenmiş bir kul olarak tanımlayan bir insanın, kendisi gibi düşünmeyen, kendisi gibi yaşamayan, inanmayan bir insana ya da bir anlayışa…

Kendisini Hz. Peygamber’in ümmetinin içinde gören, Hz. Muhammed’in ahlakıyla ahlaklanmaya çalışan bir müminin, kendisinden farklı yaşam tercihleri olanlara karşı asla reva göremeyeceği bir muameledir Hitler’in yaptıkları.

Bizim temel felsefemiz, her zaman yapıp ettiklerimizden sorumlu olmaktır. Hiç kimseyi, hiçbir şartta kınamamaktır. Hele hele davranışlarından ötürü insanlara karşı ayrımcılık içerisinde olmamaktır.

Biz, yani kendisini Müslüman olarak tanımlayan insanlar, Hitler’in sahip olduğu anlayışlarla arasına kalın çizgiler çekenlerdir. Bizde insanları hakir görme, aşağılama, değersizleştirme olamaz.

Bizim inancımızın zalim ve mazlum konusundaki tavrı nettir. Yüce Allah’ın bu konudaki emri çok açıktır. Biz her halükarda mazlumdan yana olmayı imanın şartı olarak gören bir inancın mensuplarıyız. Zalim bizim karşımızdadır. İsterse aynı dinden olalım, bir insan zalimse biz, tereddütsüz bir şekilde o insanın karşısında mazlumdan yana oluruz.

Bizde mazlumun dinini, dilini, ırkını, mezhebini sorgulamak olmaz.

Biz , “Zayıfa acımak doğaya ihanettir” diyen Hitler’in savunduğu vahşi anlayışı değil,“Babanın, misafirin ve mazlumun duaları geri çevrilmez” diyen Hz. Ali’nin sahiplendiği ilkeyi savunuyoruz.

Bizim insancımızda mazlumun ve misafirin duası kabul olunur. İslam’ın mazlum ve misafirliğe verdiği önemi en güzel Hz. Ali’nin bu sözü ifade etmektedir.

Bizim için mazlum ve misafir kutsaldır.

Canını, namusunu kurtarmak için kendi ülkelerini terk eden Suriyeli, Iraklı kardeşlerimiz mazlumdur ve misafirdir.

Suriyeli mülteci kardeşlerimiz bizim için kutsaldır.

Mevzu misafirlik ve mazlumluk olduğu anda bizim aklımıza Mekke`de müşriklerin zulmünden bunalıp Habeş’e sığınanlar gelir.

Ruhumuz sızlar, gözyaşlarımız yıkar bedenimizi, aklımızı, gönül dünyamızı.

SATSO 31. Meslek Komitesi üyesi Behlül Bayrak’ın, “İnsanlar artık caddelerde yürüyemez hale geldi. Milyonlarca lira harcanarak yapılan Kent Park’a bu şehrin insanları mülteciler yüzünden giremiyor.” şeklindeki çok ayıplanacak sözleri hatırlattı bana tüm bunları.

Sakarya’da, Kardeşlik coğrafyası olarak kabul edilen, her farklı milletten insanın bir arada yaşadığı Sakarya’da böylesine çirkin sözlerin sarf edilmesini hayretle ve şaşkınlıkla karşıladım.

Sakarya adına, mültecileri aşağılayan bu sözlerden utanç duydum. Misafirlerimizin bu şekilde ağır hakaretlere maruz kalmasından kendi şehrim ve inancım adına hicap duydum.

Zalimlerden kaçıp, Sakarya’ya sığınan, bize koşan, bizden yardım bekleyen masum insanların bu şekilde hor görülmesi, tahmin ediyorum Sakarya’daki tüm vicdan sahibi insanları üzmüştür, derinden yaralamıştır.

Ticaret ve Sanayi Odası çatısı altında resmi bir görüş olduğunu düşünmediğim bu denli ırkçı söylemlerin zikrediliyor olması SATSO’nun imajına da hiç kuşkusuz zarar vermiştir. SATSO üyeleri ticaret için, farklı ülkelere gittiklerinde, bu şekilde aşağılansalar acaba neler hissederlerdi?

İşi ticaret olan, sınır ötesi üretime talip olan bu kuruluşun Behlül Bayrak’ın bu ırkçı sözleri karşısında ne düşündüğünü ve nasıl bir tavır takındığını merak ediyorum!

İnşallah Behlül Bayrak bu ırkçı yaklaşımından, nefret söyleminden pişmanlık duyar ve tüm mazlum kardeşlerimizden özür diler.

Dünyanın gelişmiş ülkelerinde Behlül Bayrak’ın bu sözleri nefret söylemi bağlamında kabul edilir ve bu açık bir suçtur.

Behlül Bayrak, unutmamalısın ki, mazlumun duası kabul olur ve elbette ahı da kötüdür.