Türkiye’de seçimle göreve gelen ilk Cumhurbaşkanı olan Recep Tayyip Erdoğan Cumartesi günü Kent Meydanı’nda on binlerce Sakarya ile bir araya geldi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın enerjisiyle miting meydanını dolduran coşkulu kalabalığın heyecanı birleşince ortaya çıkan tablo oldukça etkileyiciydi.

Erdoğan, konuşmasında daha çok yeni Türkiye vurgusunda bulunurken özellikle bu yeni süreci kesmeye uğraşan belli çevrelerin “derin çabalarına” dikkat çekti.

Ancak bir Sakaryalı olarak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Sakarya mitinginde beni en fazla etkileyen, duygulandıran ve heyecanlandıran sözleriyse Sakarya’nın tarihi ve kültürel durumunu ifade ettiği kısım oldu.

Sakarya’yı kardeşliğin şehri olarak tanımlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sakarya’da tam anlamıyla kültürel bir zenginlik olduğunu dile getirdi.

Hele ki, farklı coğrafyalardan gelerek Sakarya’ya yerleşen insanların kendilerini “Sakaryalı” kabul ederek geleceklerini burada kurduklarını belirttiği kısım bir Sakaryalı olarak beni çok duygulandırdı.

Çünkü bizim hikayemiz de tam böyle değil mi?

Bugün kendini Sakaryalı olarak tanıtan bizlerin hangisi 100 yıllık Sakaryalı?

Erdoğan’ın dediği gibi Kökleri Bosna’ya, Makedonya’ya, Kosova’ya, Kafkasya’ya, Bulgaristan’a, Karadeniz’e, Doğu ve Güneydoğu’ya uzanan insanlarız hepimiz.

Bu kültürel farklılık bizim en büyük zenginliğimizdir.

Bugün Sakarya’da hangi mahalleye hatta apartmana giderseniz gidin bu kültür zenginliğini çok rahat görebilirsiniz.

Sakarya’yı 81 vilayet arasında ayrıcalıklı ve özel kılan en temel özellik bu zenginliğidir.

Farklılıkların hepsinin bir araya gelip Sakarya’yı kurması, kendisini Sakaryalı olarak tanımlaması, Sakarya’yı Türkiye’ye örnek bir şehir haline getirmiştir.

Cumartesi günü Kent Meydanı’nda Sakaryalılara seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sakarya’nın Türkiye’ye örnek bir şehir olduğunu açık bir şekilde ifade etti.

Erdoğan’ın bu tanımı çok önemli ve stratejik olmakla birlikte değerlidir de.

Hiç vakit kaybetmeden bunun altını doldurmak zorundayız.

Sakarya’daki bu kültürel çeşitlilik aslında sadece Türkiye’ye örnek değil aynı zamanda özellikle batı dünyasına da örnektir.

Kendisi gibi olmayanlara karşı dönem dönem hoşgörüsüz tavır takınan, hatta kime zamanlar bu tavrını ırkçılığa kadar vardıran batı dünyasına Sakarya modelini anlatmalıyız.

Bugün İslam dünyasında da benzer tahammülsüzlükleri görmekteyiz.

Maalesef kimsenin kendisi gibi olmayana karşı tahammülü kalmamış.

İşte bu nedenle, böylesi vahim bir tablo ortadayken yıllardır her türlü farklılığı bir bereket olarak gören, bu farklılıkları bir araya getirip yeni bir kimlik kurma başarısını gösteren Sakarya’yı herkese anlatmalıyız.

Sakarya’da Gürcüce, Kürtçe, Boşnakça, Arnavutça, Lazca, Abhazca, Adigece, Zazaca, Çerkezce, Arapça, Bulgarca konuşulduğunu, bu şehrin böyle çoğulcu bir toplum olduğunu herkese anlatmalıyız.

Kardeşlik Coğrafyası Sakarya’yı hoşgörü kenti, kardeşlik kenti, barış kenti olarak sunmanın şehrimize ne büyük katkısı olacağını düşünmeli ve bunun üzerine ciddiyetle çalışmalıyız.

Sakarya’yı her platformda kötü göstermeye çalışan, çağın çok gerisinde kalmış tipleri kendi haline bırakarak, biz önümüze bakmalıyız.