Ulusal basın dediğimizde aslında bu genelleme kast ettiğimizin doğru anlaşılmasına izin vermiyor.

Şu şekilde düzeltmemiz gerekiyor; Türkiye’de askeri darbelerin, spor yapmak ya da su içmek kadar hayatın içerisinde yer edindiği dönemlerde, demokrasiye dair hiçbir ilkenin izine rastlanmadığı, ülkemizin dünyadan koptuğu, milli maçlarda rakiplere 8-0 yenildiğimiz, toplumun yarıdan fazlasının düşman görüldüğü dönemlerde birinci sayfalarında seçilmiş hükümete saldırıp, darbe çığırtkanlığı yapmayı normal! gören gazetecilik ekolünün bugünkü temsilcisi olan basının bir kişiye, bir kuruma ya da kuruluşa izan ve insaf sınırlarını aşarak saldırdığını görüyorsanız derhal şüpheli davranmalısınız!

Bu malum medya eğer birine saldırıyorsa, anlayın ki, orada başka bir şey vardır. İlk bakışta masum bir haber gibi görünebilir ancak sakın aldanmayın. Çünkü bu malum medya tarihin hiçbir döneminde salt basın yayın ilkelerine uygun bir şekilde davranmamıştır.

Bunlar için basın yayın ilkeleri her zaman stratejik bir silah olarak görülmüştür. Yeri geldiğinde ortalığı birbirine katıp, “aman efendim böyle uygulama olur mu, basına sansür yapılır mı” diye feryat edenler işlerine geldiği zaman sansürün kralına uygulamaktan çekinmezler.

Hülasa, burada önemli olan bunların haberlerine her zaman şüpheyle yaklaşmaktır. Allah’tan bugünün Türkiye’sinde basında da farklı sesler yükselmeye başladı, çeşitlilik yaşanıyor da bu malum medyanın etkisi biraz olsun azalmaya başladı da basında normalleşme yaşanıyor.

Son zamanlarda bu malum medyanın hedefine oturttuğu isimlerden biri de, mevcut Sakarya Valisi Hüseyin Avni Coş. Vali Coş’la ilgili ne gazetecilik ilkeleriyle ne de insan ahlakıyla bağdaşan anormal derecede haber dahi diyemeyeceğimiz manipülasyon yapıyorlar.

Coş’un ağzından çıkan kelimelere takla attırıyorlar. Söylemediklerini söylemiş gibi gösteriyorlar. Coş ile olan meselelerini o denli abartmış durumdalar ki, artık Vali Coş’un ailesini de dillerine dolamış durumdalar.

Bugün ulusal medyada Vali Hüseyin Avni Coş’a dair yer alan (bunların bir kısmı gerçekten haber değil) iddialardan anlaşılan, Coş’a karşı, planlı bir karakter suikastına girişilmiş durumda.

Bu malum medya bir süredir yanına devlet içinde illegal şekilde yapılanmaya kalkışan ve Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı her türlü çirkin saldırıyı düzenleyen haşhaşileri de almış durumda.

Bunların yaptıklarına gazetecilik denemez.

Böyle bir gazetecilik faaliyeti olamaz.

Adana’daki görevlerinden bu yana tam konsantre bir şekilde Hüseyin Avni Coş’a karşı dikkat kesilmek, ona odaklanmak, onu hedefe oturtmak bir gazetecilik çabası olarak değerlendirilemez.

Burada kesinlikle başka bir şey var.

Hüseyin Avni Coş’a dair yapılanlar normal değil.

Bir insanı artık taciz edercesine bu kadar takip etmek insan hakları açısından dahi sorunludur.

Yatıp kalkıp, kafayı Coş’la bozmuşçasına bu insanın attığı her adımı takip edip, çeşitli manipülasyonlara imza atanlar evrensel gazetecilik normlarına göre gazeteci olarak kabul edilemez.

Malum medya ve onun minik kardeşi haşhaşi medyasının yaptıkları gazetecilik faaliyetinden çok, intikam almaya çalışan derin bir yapının durumuna benziyor.

Hüseyin Avni Coş’a bu kadar pervasız bir şekilde saldırıyor olmalarının altında acaba, onun üzerinden Erdoğan’a vurmak olabilir mi?