Türk pop müziğinde dönem dönem şarkılarından çok kişilikleriyle öne çıkan bazı isimlere rastlıyoruz. Bu kişiler sanat kalitesi açısından çok önemli performanslar ortaya koyamadıkları için daha çok sansasyonel açıklamalarıyla kamuoyunun dikkatini çekmeye çalışırlar.

Örneğin bir ara Ajdar isimli genç bir arkadaşımız türemişti. Çikita Muz adlı şarkısıyla piyasaya çıkan Ajdar, yaptığı açıklamalar ve sıra dışı eylemlerle her şartta dikkat çekmesini biliyordu.

Ajdar’ın ne söylediğinin pek bir önemi yoktu. Kimse Ajdar’ın herhangi bir konuda ne düşündüğünü de merak etmiyordu. Ancak Ajdar nasıl beceriyorsa, çok ilginç bir şekilde sürekli gündemde olmayı başarıyordu.

Ham Çökelek şarkısıyla yine bir dönem dikkatleri üzerine çekmeyi başaran isimlerden biri de Atilla Taş olmuştu.

Atilla Taş da sanatçı kimliğinden çok şakacı hareketleri, aşırı esprili tavırları, sürekli gülerek, kahkahalar atarak milletimizin dikkatini çekme başarısını göstermiş değerli sanatçılarımızdan

biri haline gelmişti.

“Gel çökerek tek tek sekerek lo, Boğazına dursun ham çökelek, Geli geli geliver tam sekerek lo, Boğazına dursun ham çökelek” sözleriyle sanat camiamızda bir yıldız gibi parlayan Atilla Taş, yakın zaman içerisinde siyasette de en az müzikte olduğu kadar başarılı olduğunu gösteren yorumlarıyla dikkati çekmeyi başarmış bir karakter.

Bu çok değerli sanatçı grubuna yakın isimler arasında sayabileceğimiz bir diğer önemli isim, “Honki Ponki” şarkısıyla Faruk K.

“Şakşuka” isimli efsane şarkısıyla müzik piyasalarını altüst eden Tarık Mengüç beyefendiyi

de burada hatırlamadan geçemeyiz.

İşte bu saydığımız isimler hep icra ettikleri sanatlarıyla toplumumuzun beğenisini kazanmış örnek insanlar! Ve bu isimlerin ortak özelliği sanatçı kimliklerinin yanı sıra kişilikleriyle daha çok ön planda olmayı başarmaları.

Sanatçılarımızın sanat alanında sergiledikleri performansa paralel siyaset alanında da bu tarz ilgi çekici isimler görüyoruz.

Hemen hemen her konuda, söylediğinin ne kadar mantıklı olup olmadığına hiç bakmadan konuşan çok değerli kişilere sahip bir toplumuz.

Örneğin Sakarya Barosu Başkanı Zafer Kazan. O da ortaya koyduğu tarz ile bize sanat camiamızın ünlülerini hatırlatıyor.

Kazan kendisine sorulan her konuda konuşuyor. Hakkında konuştuğu konunun detaylarını bilip bilmemesinin hiçbir önemi yok. Yeter ki Kazan’a bir şey sorulsun. O size o konu hakkında en ilgi çekici, en dikkatleri üzerinde toplamayı başaracak cümleleri tek tek kurar.

Bir bakarsınız seçimlerde sahte oy pusulaları olduğunu anlatır...

Ardından paralel örgütün medya ayağına yapılan operasyona karşı çıkarken görürsünüz. Tarımdan,

sağlıktan, eğitimden, çevreden, ulaşımdan, şehirleşmeden, Artvin eylemlerinden ve aklınıza gelebilecek her konuda mutlaka söyleyeceği bir sözü vardır Kazan’ın.

Belki kendisine mikrofon uzatıp soran olsa uzaydan, kara delikten, denizaltıdan, judodan ve daha birçok farklı alan hakkında da konuşabilir.

Son olarak geçen gün yaptığı açıklamada, eğer bölge adliye binası açılmazsa, o bina için alınan mobilyaların Sakarya’nın neminden ötürüğü çürüyeceğini söylemiş.

Tabi bu durumda Zafer Kazan, bölge adliye binası olarak hazırlanan binanın, o maksatla hizmet vermeyecek bir durumu olduğu takdirde bin yıl öyle kendi haline terk edileceğini varsaymış olmalı ki eşyaların kaderine terk edileceğini düşünmüş.

Zafer Kazan bu gidişle yakın zamanda toplum nezdindeki itibarını kaybedebilir.

Ulu orta her konu hakkında akıl ve mantık sınırlarını zorlayan açıklamalar yaparak, kamuoyunun ilgisini çekmeyi başarabilirsiniz.

İlgi çekmek, insanlar tarafından konuşulmak, merak edilmek hepsi insanın doğasında olan duygulardır.

Ancak olgunluk, bu duyguları dizginlemeyi bilmeyi gerektirir.

Aşırı dikkat çekmek isteyen insanlar, yaptıklarının ilgi çekmediğini gördükleri vakit, çok daha büyük krizler yaşar.

Bu krizleri yaşamamak, sağlıklı bir kişiliğe sahip olarak hayatımızı sürdürmek için bu keskin hatları yumuşatmayı bilmeliyiz.

Değerli Baro Başkanımız Sayın Zafer Kazan da sahte oy pusulaları, çürüyen sandalye, masa gibi konular yerine daha esaslı meselelerle ilgilenerek kendi imajını muhafaza edebilir.

Aksi takdirde Zafer Kazan’ı bir gün albüm yapmış görürsek hiç şaşırmayacağız!

Twitter: ibrahim Özkahya