Sakarya Barosu Başkanı Zafer Kazan gördüğüm kadarıyla şehirde ciddi karşılık bulmuş bir isim değil. Avukatlık performansı itibariyle ne hukuk camiası içerisinde ne de şehir hayatında önemli bir yere sahip olamamış.

Geçmiş dönem Baro Başkanlarından Ali Rıza Acartürk’ün, Nihat Nalbantoğlu’nun ya da Recep Hacıeyüpoğlu’nun sahip olduğu ağırlığa hiçbir zaman sahip olamadı.

Daha çok İMO Başkanı Hüsnü Gürpınar’ın tarzını hatırlatan, çok bilmiş edasıyla olur olmadık her konu hakkında ahkâm kesmeye meraklı bir görüntü vermekte.

Bu tarzı nedeniyle Kazan’ın kamuoyu nezdinde algısı her geçen gün eksiye doğru gitmekte.

Kazan oturduğu koltuğun hakkını veremiyor. Avukatlık mesleğinin temsilci sıfatına uygun bir halin çok uzağında.

Zafer Kazan, son olarak sosyal medya hesabı üzerinden bir açıklama yaptı. Kazan, 7 Haziran seçimleri için hazırlanan 2 çuval dolusu oy pusulası ve mührün kayıp olduğunu iddia etti.

Kazan bu açıklamasında daha da ileri giderek, oy pusulalarının çalındığı iddialarını teyit ettirdiğini de belirtti.

Tabi burada ilk akla gelen şey, Zafer Kazan’ın oy pusulalarının çalındığı iddiasını kimlere teyit ettirdiği.

Bu olayın birinci muhatabı seçim kuruludur. Kazan bu iddialarını seçim kuruluna mı teyit ettirdi, hayır.

Cumhuriyet Savcılarına, hakimlerine, emniyet yetkililerine mi, hayır.

Peki o zaman Zafer Kazan bu iddiaları kime teyit ettirdi?

Kazan’ın son açıklamalarına ve aldığı pozisyona bakılırsa, iddiaları olağan şüpheli olarak paralel çeteye teyit ettirmiş olabileceği akla geliyor.

Elbette buna en doğru cevabı Kazan verecektir. Kazan’ın kime teyit ettirdiğini kamuoyuna açıklaması gerekir.

Bir hukukçu olarak, sözlerinin güvenilirliği açısından Zafer Kazan iddialarını ispat etmekle mükelleftir.

Kazan’ın bu iddialarının akabinde AK Parti Milletvekili kendisi de bir hukukçu olan Ali İhsan Yavuz bir açıklama yaparak, seçim kurullarıyla görüştüklerini ve bu iddiaların gerçeği yansıtmadığını açıkladı.

Kazan, Yavuz’un bu açıklamalarına hiçbir cevap veremedi.

Bunun üzerine bu kez Cumhuriyet Başsavcılığı, Kazan’ın iddialarını ihbar kabul ettiklerini ve bununla ilgili bir soruşturma başlattıklarını belirten bir açıklama yaptı.

Ve açıklamanın devamında Başsavcılık, Zafer Kazan’ın iddialarını gerçeği yansıtmadığını ifade etti.

Yani seçim kurulu ve cumhuriyet başsavcılığı Zafer Kazan’ı yalanladı.

Akşam saatlerinde ise Zafer Kazan’ın bu kez sosyal medya hesaplarından ortaya attığı iddiaları sildiği haberi geldi.

İşte burası tam anlamıyla işin skandala varmasına neden olmuştur.

Zafer Kazan, bırakın baro başkanı kimliğiyle bağdaşmasını, sorumluluk sahibi ciddi bir insanın yapmayacağı bir şekilde, şakacı bir çocuk misali, önce tweetler atıp, ortalığı karıştırdıktan sonra tweetlerini siliyor.

Böyle bir şey olabilir mi? Bu hareketler bir baro başkanına yakışır mı?

Zafer Kazan bu hareketleriyle baronun imajını yerle bir etmiştir.

Toplumun Sakarya Barosu`na olan inancını yıkmış, gerek şahsının gerekse baronun inandırıcılığına halel getirmiştir.

Bundan sonra Baro adına konuşan Zafer Kazan’ın her açıklamasına Sakarya kamuoyu şüpheyle bakacaktır.

Hatta Zafer Kazan bir açıklama yaptığında kamuoyunda acaba yine şaka mı yapıyor sorusu gündeme gelecektir.

An itibariyle Zafer Kazan, önce bu yaptıklarından ötürü herkesten özür dilemelidir.

Özür diledikten sonra da istifasını vermelidir.

Zafer Kazan’ın artık baro başkanlığında geçireceği her bir dakika Sakarya’daki avukatların imajı açısından da büyük sorundur.

Sakarya Barosu bugüne kadar böyle bir skandala şahit olmamıştır.

Barodaki avukatların buna seyirci kalması kabul edilemezdir.