Aklı başında adamsın.

Sana kal mı diyeyim?

Benim yaşım kadar siyaset yapmışlığın var!

Sana siyasi ders mi vereyim?

Gözün görüyor, aklın eriyor. Kendi kararlarını kendin verecek yaştasın! Sana, "Ben ne dersem onu yap" mı diyeyim?

Hayatım boyunca "Ben gidiyorum" diyen kimseye "Dur" dememişken sana "Benimle kal" mı diyeyim?

İktidar olmak istiyorsun! Her seçim sonrasında eve ağlayarak gitmekten bıktın! Bizim partinin AKP'nin değneği olduğunu düşünüyorsun! Bizim partide insanların pırasa gibi doğrandığına inanıyorsun. Ben senin inancını mı sorgulayayım?

Nasılsa bizden ayrılmışlar kendilerine, "Ben eski ülkücüyüm" dediğinde onlara, "Bülent Ersoy da eskiden erkekti" demiyoruz. Geçmişlerine hürmeten başımızı öne eğip geçiyoruz. "Sen gidersen de seni bozmayız" diye düşünüyorsun.

Giderken MHP'ye saldırmanı da anlıyorum ben. Kocaya kaçan kızlar da bahane olarak, "Babam da beni sevdiğim adama verseydi..." der. Nasılsa bir gün babasının kendisini kabul edeceği şımarıklığına sığınır. Seni gerçekten anlıyorum.

Ama öte yandan nereye gittiğine ilişkin bir tedirginlik de yok değil içinde.

İstiyorsun ki sen kendini suya attığında bu gemi de batsın. Sanıyorsun ki bu dava sana bağlı. Bu davanın kişilere bağlı olmadığına inanmak istemiyorsun. Yıllarca bu davaya hizmet ettiğini düşünüp, "Ulan ben buradan bir şey olamam" düşüncesine yenildiğini ve aslında "Yeni açılan yerde köşe başı kaparım" mantığın da olacağını, anlamayacağımızı sanıyorsun.

Saldırganlığın bu yüzden, görüyorum!

Sanıyorsun ki tüm siyasi partiler aslında iktidar olmayı hedefler.

MHP'nin neden 7 Haziran'da başbakanlığı reddettiğini anlamıyorsun. Sen aslında 30 yıldır bu dava içinde kaldın belki ama bu davanın ne olduğunu anlamadın hiç!

"Önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben" sıralamasını tersten okudun. Öyle olmasaydı partini terk edip "Önce ben" diye yola çıkmazdın.

Sen, inandığı davanın başına kayyum atanmasına razı olan hatta taraf olan kardeşim, ben seni de anlıyorum. Ama senin algıların 15 Temmuz'da başında kayyum olan bir MHP'nin darbeyi önleyip önleyemeyeceğine kapalı. Sen, 15 Temmuz'da bu ülkenin nasıl bir badire atlattığını anlayacak durumda değilsin. Çünkü senin sıralamanda ülke son sırada...

Bak kardeşim! Biz AKP'nin dayanağı falan değiliz. Zamanında açılım süreci adı altındaki bölünme sürecini bitirmek için muhalefet ederken, "Terörle müzakere değil, mücadele edilir" derken, müzakere süreci bitirilip mücadele başlayınca ne diyip de muhalefet edelim? Muhalefet iktidarın her söylediğine "yanlış" demek değildir kardeşim. Muhalefet, söylediğinin etkili olmasıdır. Karşılık bulmasıdır. Meclis'in en az milletvekiline sahip olmana rağmen söylediğin her şeyin karşılık bulmasıdır.

Sen illa da "Ben bakan olmalıyım" diyorsan, onun yolu senin gittiğin yola yakındır. Sen, "Ülke çıkarına şu yapılmalıdır" dersen zaten MHP, bugün onu yaptıracak güçtedir.

Senin derdin "MHP benim için ne yapacak" ise onu bulacağın yer burası değildir, olmamıştır, olmayacaktır da...

Sen, iktidar hedefliyorsun. Anlıyorum seni. İktidar olmak için taviz vermek gerektiğini düşünüyorsun. Onu da anlıyorum. Şimdi bizi AKP'nin değneği olmakla suçluyorsun ya! Sen yanına bizzat AKP artıklarından alacaksın. Almazsan AKP seçmeninden oy alamayacaksın.

Yetmeyecek elbette. Muhtemelen CHP seçmeninin de oylarına ihtiyaç duyacaksın. Kendine CHP'de yer bulamamış bir sürü yol göstericiniz de olacak.

Bizi AKP'ye destek olmakla suçlayıp, kendin bizzat AKP'lilere mevki vereceksin öyle mi?

30 yıllık ülkücüsün sen. Ama unutma 30 katlı pasta yapsan da en üstüne koyacağın malzeme önemlidir. Eğer son kata meyve yerine gübre koyarsan o pasta ziyan olmuş olur.

"Ben 30 yıl namuslu yaşadım. Bundan sonra istediğimi yaparım" deme hakkın olduğunu düşünüyorsan ona da diyecek sözüm yok!

Bak kardeşim. Yola çıktığın aracın sürücülerine de bir bak!

Zamanında kaç partinin kuruluşunda görev aldıklarına, kaç kişiyi yolda bıraktıklarına da bak. Seni de kendileri gibi yapacaklar. Gönlüm razı değil. "Kardeşim" dediğim, yola birlikte çıktığım insanların göz göre göre yanlış yapmalarına içim elvermiyor.

İktidarı özledin. Her seçim sonrası bizim gibi gözyaşları döktün. Duvarları yumrukladın. Ama iktidar olmaktan daha önemli şeyler de vardır. Mesela doğruları söylemek. Mesela ülkücü olmak. Mesela MHP'li olmak!

Sen bu partiden ayrıldıktan sonra bir daha asla geri dönemeyeceksin. Dönersen de boynun hep bükük kalacak.

Sandığa gittiğinde ÜÇ HİLAL'e oy veremeyeceksin. Elin titreyecek!

Sokakta gördüğün bir kardeşine BOZKURT yapamayacaksın.

Bu acılar sana yetmeyecek!

Bir de gittiğin yerde sevmediğin, zamanında kavga ettiğin insanlarla karşılaşacaksın. Bedenin orada, ruhun burada bir ikilem içinde kalacaksın.

Sen BOZKURT yapmak isteyeceksin diğeri rabia yapmaya çalışacak, bir başkası seni zafer işareti ile karşılayacak. İçin titreyecek.

Muhtemelen iktidar da olamayacaksın işin sonunda. İki yıllık bir macera için 30 yıllık ülkücülüğünden vazgeçeceksin.

"Kardeşim" dediğin insanları kaybedeceksin.

Uğruna kan dökülmüş, can verilmiş bir davadan vazgeçecek kadar gözünü öfke bürüyen kardeşim,

Solcuyla, bölücüyle, rabiayla yan yana yürüyen kardeşim.

Bir daha asla BOZKURT yapamayacak,

ÜÇ HİLAL'i gördüğünde içi titreyecek olan kardeşim!

Gel gitme!

Benim için değil ha!

Kendin için gitme!

Sen gidince değil BAŞBUĞ ölünce bitmedi bu dava!

İnsanlar ölür, davalar ölmez.

Gittiğin gün öleceksin! Fikren yok olacaksın!

Bu dava "Ben" diyenlerin değil "Biz" diyenlerin davasıdır.

Ben senden kendim için değil kendin için bir şey istiyorum!

Gel, gitme kardeşim!

Gel, gitme kardeş kalalım!

Gel, gitme!

Gel, ölme kardeşim!

Gel, yine ellerimizle bozkurt yapalım!

Tüm dünya birlik görsün!

Gel, cevap verelim yine,

"Siz artık bölündünüz" diyene,

Haykır kardeşim haydi:

NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE...