TÜPRAŞ yetkilileri Sapanca Gölü’nden izinsiz su çekme, yani ‘karşılıksız yararlanma’ iddiasıyla karşı karşıyalar şu günlerde.

Bilindiği üzere Sakarya Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi (SASKİ), Sapanca Gölü`nden izinsiz su çektiği iddiasıyla TÜPRAŞ yetkilileri hakkında `karşılıksız yararlanma`iddiasıyla dava açmış, davanın ilk duruşması geçtiğimiz günlerde görülmüştü.

TÜPRAŞ Genel Müdürü Yavuz Erkut ve İzmit Rafineri Müdürü Mustafa Mesut İlter’in devam eden dava kapsamında haklarında 3 yıla kadar hapis cezası isteniyor.

İddialar gayet ciddi anlayacağınız!

Dava süreci nasıl mı işledi?

Sakarya Büyükşehir Belediyesi özelinde SASKİ Genel Müdürü Rüstem Keleş ilk günden bu yana demeçlerinden hukuk sürecine intikal eden dava seyri içerisinde şu temel parametre üzerine yoğunlaştı.

“Gölden su kullanımı hukuksuzdur!”

Keleş ulusal ve yerel basında geniş yer alan açıklamalarında daima Sapanca Gölü’nün endüstriyel su kullanımı baskısı altında olduğunu vurguladı!

Gölün ekolojik dengesine vurgu yaptı

İdare hukukundan çevre hukukunun en temel disiplinlerine kadar türlü hukuki söylemlere ve verilere bağlı kaldı, baştan sona ‘hukuk devleti ve hukuk süreci’ minvalli açıklamalarda bulundu.

Yani davacı SASKİ, Sapanca Gölü`nden içme suyu amaçlı sadece SASKİ ve İzmit Su ve Kanalizasyon İdaresi’nin (İSU) tahsis belgesi olduğunu ileri sürdü.

Bunu hukuki ve yasal dayanaklarla derinleştirdi.

Bu kurumlar dışında kesinlikle sanayi kuruluşlarına herhangi bir tahsisin yapılmadığını, bunun söz konusu olmadığını belirtti.

Davacı TÜPRAŞ cephesinde ise durum özetle şuydu;

Sapanca Gölü’nden su kullanım yetkisinin KİT`lere 1950’li yıllarda Yüksek Planlama Kurulu kararıyla verildiği savunuluyordu.

Ancak bir de şu vardı,

TÜPRAŞ`ın 7 yıldır tahsis ile ilgili bir belge ortaya koyamadığını da ıskalamamakta gerekiyordu.

Görüldüğü gibi iddialar gayet açık ve bir o kadar da ciddi!

Elbette masumiyet karinesine inancımız mutlak!

Anayasamız “suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz” diyor. Eldeki mevcut gelişmeler ve davanın taze seyri beklide ‘Bir şeyler söylemek için daha erken’ ikileminde bırakabilir bizi…

Tamam kabul edelim,

Yıllardır TÜPRAŞ’ın gölden su tahsisinin söz konusu olduğu biliniyordu. Önümüzdeki dava dosyası ve gelişmeler konunun oldukça muğlak olduğunu önümüze seriyor.

Ters köşe olduk!

Ama şunu kesinlikle sormakta yarar var.

TÜPRAŞ cephesinde 7 yıldır tahsis ile ilgili bir belge ortaya koyulamadı. Bu tahsis nerede? Su tahsisi yoksa bu su bu zamana kadar neye göre verildi?

TÜPRAŞ’ın demokrasi, evrensel hukuk, insan hakları ve özgürlükler gibi temel ilkeleri kendilerine referans edindikleri iddiasında olan siyasi örgütlenmelerle mevcut ilişkileri daima malumumuzdu!

Şimdi ‘bu ne perhizlik’ bir pozisyona dönüşmedi mi ister istemez?

Sözün özü mü?

Türkiye’nin en büyük sermaye gücüne karşı mücadele veren Sakarya Büyükşehir Belediyesini ve SASKİ Genel Müdürü Rüstem Keleş’i tebrik etmek gerekir!

Şunu da bir kenarda tutmakta yarar var. Demokratik işleyişe sahip toplumlarda iktidarların yaptıkları ile övünmeleri kadar meşru bir durum söz konusu değildir.

Hal böyle olunca mevcut iktidar ne diyordu ve ne gibi argümanlarla övünüyordu hatırlamakta yarar var?

“Üstünlerin hukukundan hukukun üstünlüğüne!”

Elde var bir!

Bu yüzden dava ile ilgili bizlere en güzel cevabı gelinen noktada ‘adaletten’ eğitime, sağlıktan ulaşıma gelişmeler çerçevesinde şekillenen gelecek öngörülerimiz verebilir!

Merak etmeyin!

Artık bu yeni mahallede karanlık ve kasvetli senaryolar bir bir açıklık kazanacaktır!

İletişim;

[email protected]