7 Haziran tüm olasılıkları ele aldığımız, ancak pek de bu olasılıkların gerçekleşmesini beklemediğimiz bir tablo ortaya koydu.

258 milletvekiliyle en büyük parti olmasına rağmen AK Parti ciddi bir oy kaybetti.

CHP sonuçları demokrasi zaferi olarak nitelese de mevcut vekil sayısındaki 3 azalmayla 132 sandalyede kaldı.

MHP, 7 Haziran’ın ‘taş atıp kolu yorulmadan’ kârlı çıkanlarındandı. Yüzde 4’lük bir yükseliş yakaladılar.

Hiç şüphesiz Genel Seçimlerin sürprizi HDP’ydi. Kendi tabanlarının neredeyse bir misli daha fazla oy aldılar. Barajı aştılar. Parlamentoda 80 sandalye elde ettiler.

Çıkan sonuçlarda öncelenmesi gereken asli unsur milletin kararına saygı olmalı. Sonuçta demokrasilerde son söz milletindir. Kazananın yönetme iradesi ne kadar mutlaksa, diğerlerinin de başa gelme ve yönetme hakları o kadar mutlaktır.

Önümüzdeki tabloda iktidardan ziyade duruşun önem kazandığı bir fotoğrafa bakıyoruz. Bu duruş seçimde başarı elde edilememesini vatandaşları ‘bidon kafalı’ ve ya ‘göbeğini kaşıyan adam’ şeklinde nitelendirmemeli.

Özellikle AK Parti’nin bazı ağır toplarının ‘şimdi cezanızı çekin’ şeklindeki bu bidon ve göbek kaşıma siyasetine hizmet eden yaklaşımlarını doğru bulmak mümkün değil. Hele hele isminin önünde anayasa profesörü yazanlardan beklenmeyecek derecede hastalıklı bir tarz bu!

HDP’nin bu yükselişini emanet ve veresiye oylarla, korkutma ve çiçekli böcekli siyasi manevralarla okumak mümkün. Ben buna değinmeyeceğim. Ancak özellikle ilk kez oy kullanacak gençlere yönelik etkili bir iletişim stratejisi izlediler.

Tabii ki de tek başına HDP’nin yükselişi bununla özetlenemez. Yine de değinmek de yarar görüyorum; tüm mecralarda yayınladıkları Selahattin Demirtaş için sabahları kızlarına menemen yapan, aile babası imajı iş gördü. Gözlerini açtıklarında terör siyaseti nedir görmemiş Hukkalarda nargile içmeyi iş bilen gençler sürekli gülen bu sempatik! adamı çok sevdiler!

Ne yazık ki bu menemen siyasetine set koyacak bir sahanda yumurta siyaseti ortaya koyabilen de olmadı!

Özellikle AK Parti’nin bu seçim döneminde gençlere dokunamadığını düşünüyorum. İlk oy heyecanı yaşayan bu heyecanlı gençler, salvo siyasetinden çok duygularına hitap eden tonlamaları benimsedi.

HDP ve Demirtaş’ı tam ağızlarına layık buldular!

Yukarıda da ifade ettiğim gibi HDP’nin yükselişinin tüm belirleyiciliğini buna yormak doğru olmaz. Ancak zamanın değiştiğini, farklı iletişim stratejilerinin farklı kesimlere uygulanması gerektiğini düşünüyorum.

Orhan Ölmez’in aşk şarkıları eşliğinde kızlı erkekli birbirine sürtünme çabasını bir iletişim ve çekicilik stratejisi olarak görmedim, görmüyorum bu arada!

Sözün burasında AK Parti gençliğinin özellikle Sakarya’da sınıfı geçemediğini ifade etmeliyim. Bu süreçte ülkü ocaklarında çay içerek siyaset yaptığını sanan topluluğa benzer bir gençlik gördüm. Elini sallasan bir ‘bilmem ne başkanı’na değdiği bu hiyerarşik siyaset gençliğe iyi gelmedi.

Gençliğin Sakarya’da yaptığı etkinliklerin amacından saptığını gördüm. Tanıştığım her yeni ak gencin bir önceki ‘başkana’ dönük ‘saf dışı bırakma’ zevkini ballandırma mantığına şahit oldum.

Bunlar hoş değildi!

Bir hikayemiz olsun diyorlardı. Ancak zaten ifrata kaçan, tefritte kalan, salvoya yatan, hizbe kayan bir sürü hikaye vardı!

Merak etmeyin bunlara daha çok değineceğiz. Ancak şimdi neler olacağını kavrama, bilme ve ferasetli bir duruş sergileme zamanıdır!

Ciddiyeti elden bırakmak söz konusu değil!

İlk kez geminin rotası başka bir istikamete yöneldi! Bunu kavrama, senaryoları bilme ve feraseti elden bırakmama zamanıdır!

Mazeret üretmeyi bırakıp toparlanma vakti! Bahaneler hem zaman kaybı, hem de haklı da olunsa beyanı zayıflatıyor!

Metanet korunmalı, anlamaya ve dinlemeye daha fazla emek harcanmalı!

En önemlisi de;

Daha fazla inanç ve daha çok sabır istenmeli!

[email protected] Twitter: @mahiroglu5454