Geyve’de meydana gelen 4,5 büyüklüğündeki depremin ardından büyük yıkımlar yaşadığımız 99 depreminin acılı hatıraları birden zihinlerimizde canlanıverdi.

Yaşanan o büyük felaketin tedirginliğinin gölgesinde, ‘15 yılın ardından olası bir felakete hazırlık konusunda ne aşamadayız? Elle tutulabilir somut gelişmeler sıralayabiliyor muyuz?’ şeklinde türlü sorular aklımızı kurcaladı yeniden.

Yapılan sismik araştırmaların da ötesinde sadece deprem haritasında işgal ettiğimiz merkezi konum, depreme hazırlık konusunun bu kent için ehemmiyetini gözler önüne seriyor.

Şehrimizin en önemli sorunlarının başında orta hasarlı ve riskli binaların durumunun bulunduğunu söylemeye gerek yok.

Büyükşehir Belediyesi özelinde orta hasarlılara karşı geniş yelpazeli bir harekât planı hazırlandığını da biliyoruz. Bu konudaki son gelişmelerden de hemen hemen tüm çevrelerin haberi var.

99 Depremi sonrasında orta hasarlı ve riskli binaların tespit edilmesi, bu binalarda ikamet etmekte ısrar eden vatandaşlara yönelik önleyici tedbirlerin alınması ve yasal gerekliliklerin uygulanması gibi türlü adımlar Büyükşehir tarafından atıldı.

Orta hasarlı, binaları deprem riski taşıyan ve çok katlı binalarda ikamet eden vatandaşlar için TOKİ işbirliğiyle Korucuk’ta hayata geçirilen Toplu Konut Projesi’ni hatırlıyorsunuzdur.

Bu proje bu zamana kadar orta hasarlı konusunda atılmış en büyük adım değil miydi sizce de?

Ne acıdır ki Büyükşehir Belediyesi’nin şehrin en önemli sorunlarının başında gelen bu projesine sadece 12 vatandaş olumlu cevap verdi.

Projenin halka ulaştırılması konusunda ciddi PR çalışmalarının gerçekleştirildiğini de söylemeliyim. Saha çalışmaları yapılarak, binası risk barındıran binlerce vatandaşla yüz yüze görüşmeler yapıldığını da tekrarlıyorum.

Maddi ölçekte sağlanan avantajlar, cazip ödeme fırsatları, binaların konumu ve sahip olduğu özellikler alıcısını cezp eder nitelikteydi.

Atılan bu büyük adımın sonucu olarak projeye başvuranların sayısı bir elin parmağını geçemedi. Kesinlikle istenilen sonuca ulaşılamadı. Tek kelimeyle yazık oldu!

Yaşanacak olası bir depremde yerle bir olacak ciddi risk unsuru barındıran bu binaların derhal yıkılması gerektiğini artık sağır sultan duyuyor.

Ama birileri bu konuyu sümen altı yapmaktan imtina etmiyor!

Kendisini işin uzmanı sayan belli çevrelerin mensupları da sadece olası bir depremde yaşanabilecek kara senaryoları sıralayabiliyor. Ancak konu bu olumlu adımlara geldiğinde işi yokuşa sürüyor, yapılabilecekleri netameli işler olarak kamuoyuna duyuruyorlar.

Vatandaşların kaygısızlığına ‘ölüm Allah’ın emrini’ şiar edinenlerin basiretsizliği de eklenince bu yolda arpa boyu kadar yol alınamıyor.

Bu zamana kadar şahit olduklarımız da aksini göstermiyor zaten.

Yapıcı olmaktan ziyade böylesi hayati bir konuda yıkıcı olmayı tercih edebiliyoruz.

Büyükşehir Belediyesi ve Sakarya Üniversitesi’nin orta hasarlı binaların sağlamlık testi için yaptığı protokolü duydunuz mu mesela? Oradan çıkan istatistiksel bilgiler dahi durumun aciliyetini gözler önüne sermiyor muydu?

Yapılan inceleme sonucunda 900 konut arasından sadece 90 konutun güvenli olduğu bilgisine ulaştık. Yani 810 konut olası bir deprem için büyük riskler barındırıyordu.

Anlayamadığım diğer bir konu da, ilçe belediyeleri orta hasarlılar konusunu niçin bir türlü gündemine alamıyor?

Günün birinde yargısal hesap verebilmeyi düşünmeyi söylemekten öte, olası bir depreme meydan okuyor gibi hareket ediliyor.

Bir kişinin dahi burnu kanasa bunun hesabını nasıl veririz?

Böylesi hayati bir konuda bana dokunmayan bin yaşasıncı anlayıştan sıyrılmak gerekiyor diye düşünüyorum!

Ezcümle bu işin sadece yargı önünde değil iki cihanda hesabının olduğunu unutmamak gerek!

iletişim / [email protected] Twitter: @mahiroglu5454