“Belediye görevlilerimizin tüm ikazlarına rağmen inşaat yapımına devam edenler bilmelidir ki, bu kaçak yapılar kesinlikle taviz verilmeden yıkılacaktır.”

Bu açıklamayı Adapazarı Belediye Başkanı Süleyman Dişli, bir süredir belediye tarafından yürüttükleri kaçak binaların yıkımı konusuyla ilgili olarak sarf etti.

Adapazarı Belediyesi kaçak yapılar meselesiyle gündemde. Belediye ekipleri Rüstemler Mahallesinde bulunan 5, Karaköy Mahallesinde bulunan 4 kaçak binanın yıkımının ardından önceki gün de Evren Mahallesinde bulunan 3 katlı bir binanın yıkımı için düğmeye bastı.

Böylesi yıkım süreçlerinin klasiğidir bilirsiniz: belediye ekipleri zabıta ve kolluk kuvvetleri nezaretinde yıkım yapılacak alana gelirler. Yıkım yapılacak hanenin sahipleri, akrabaları, komşuları, ahalisi yıkımı engellemek için direniş başlatırlar.

Bir kısmı ise belediyeye yürürler. Yıkım kararının durdurulması için belediye başkanının makam odası basıllaya çalışılır. Görüşülür ardından bir şekilde belediyeden çıkarlar.

Biber gazının bol olduğu, yıkım gerginliklerinin hat safhaya ulaştığı bir süreç yaşandı şehirde anlayacağınız. Bir kısır döngü içerisinde şuan Adapazarı Belediyesi ama kaçak yapıların yıkımlarını da kararlı bir şekilde gerçekleştiriyor.

Bu gelişmeleri en ince ayrıntısına kadar büyük bir takdirle takip ediyorum baştan bunu ifade edeyim.

Adapazarı Belediyesi’nin başlattığı bu ‘kaçak harekâtı’ diğer ilçe belediyelerine de örnek teşkil etmelidir.

Burada terazinin topuzunda olan yegâne unsur; kanunlardır. Ve ilçe belediyesi 775 sayılı Gecekondu Kanunu`nun 18. Maddesine göre bu yapılara savaş açmakla doğru bir yol izlemektedir.

Bu değerli girişiminden dolayı Adapazarı Belediyesi’ni tebrik etmemek mümkün değil.

Kaçak yapılarla mücadele konusunda Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu da Adapazarı Belediye Başkanı Süleyman Dişli’yi ziyaret etti, Toçoğlu kanunsuz bu yapıların yıkımı konusunda desteğini Dişli’ye iletti.

Bu ziyaret de kaçak yapılarla mücadele konusuna topyekûn bir hassasiyet getirilmesi anlamında değerli ve önemlidir.

Başkan Toçoğlu’nun ziyarette sarf ettiği, “Kaçak yapılarla mücadelemizi sonuna kadar sürdürüyoruz. Artık bazı alışkanlıkları terk etmeliyiz. Bu konuda vatandaşlarımızdan duyarlılık bekliyoruz. Hep birlikte kanunlara uymalıyız. Ölçümüz kanunlardır” cümlelerine ayrıca dikkat etmek gerekiyor.

İşte işin bamteli olan konu budur!

Ölçü kanunlardır. Şayet bir hukuk devletinde yaşıyorsak, fert fert herkes hukukun verdiği avantajları kullanmanın yanında, hukukun çizdiği sınırlar ölçüsünde yaşamını idame ettirmelidir. Bu anlamda ölçü de denge de kanundur, hukuk devleti normlarıdır.

Bu anlamda ‘775 sayılı Gecekondu Kanunu`nun 18. Maddesi’ vurgusunun hemen dibinde konumlandırıyorum kendimi.

Ancak bir soru sormadan da geçemiyorum:

Birde 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun vardı. Bu kanun kapsamında ilçe belediyeleri neler yapmaktadır?

İlçe belediyeleri bu kanunun öngördüğü sorumluluğu yerine getirmekte midir?

Bu kanun bildiğiniz üzere tespiti yapılan deprem geçirmiş orta hasarlı yapıların yıkılmasını da öngörüyor.

Yine bu kanun kapsamında Bakanlık, riskli yapıların tespitini süre vererek maliklerden veya kanuni temsilcilerinden istiyor.

Mesela Bakanlık Sakarya’da malik olarak Büyükşehir Belediyesi’ne demişti ki, “Kardeşim bu orta hasarlı binaların tespitini yap ve tespit ettiğin bu yapıları yıkılmak üzere ilçe belediyelerine devret.”

Büyükşehir Belediyesi bu konuda üzerine düşen sorumluluğu yerine getirdi ve deprem yaşamış orta hasarlı binaların tespitlerini tamamladı diye uzun zaman önce medyadan öğrendik.

Tespit edilen riskli yapılar yıkılmaları üzere ilçe belediyelerine gönderilmiş. Ama o günden bugüne ilçe belediyeleri bu yapılarla ilgili herhangi bir adım atmadılar.

Bu binaların yıkılmamasıyla ilgili olarak bu sütunlarda birkaç kez görüşümü de yazdım.

Yeniden sormak istiyorum: hukuki olarak kendilerine devredilen bu yapıları ilçe belediyeleri niçin yıkmıyorlar?

17 Ağustos’un 17. Yıldönümü geride kaldı. Acılar hala hafızalarımızda, tazeler. Dün Söğütlü’de 2,7 şiddetinde bir deprem yaşandı.

Büyüklüğü pek bir küçük olunca güldük geçtik, görmedik bile. Ama deprem konusu zihinlerde bir yerde hala duruyor.

Kaçak yapılarla takdire şayan bir mücadele ortaya koyan belediyelerimiz tespiti yapılan orta hasarlı binalar meselesinde nasıl bir performans orta koymaktalar?

Kaçak yapı yıkılsın ‘in’; orta hasarlı yıkılsın ‘out’ mu oldu acaba?

Dere kenarlarındaki evlerin akıbeti de ara ara gündeme gelip, rafa kalkıyor. Bu meselede de esaslı bir yol alınabilmiş değil.

Sahi bir ara taşkın riski altında bulunan bölgelerde bulunan evlerin yıkılması da gündeme gelmişti.

Ama bu konu da güdük kaldı. Bu vesileyle bir kez daha ısıtmış olalım bu meseleyi.

Bu konular temcit pilavı gibi ısıtılmayacak da hangi meseleler ısıtılacak? Bu da var…

Son söz ve temennimize gelirsek; hukuk dün de, bugün de, yarın da lazımdır, lazım olacaktır.

Hukuka, hukukun üstünlüğüne inanan yöneticilerimizden sahanın tamamında ayak basılmadık yer bırakmadıkları bir performans bekliyoruz.

Çünkü orta sahadaki paslaşmalar güzel ama artık birinin slalom yapıp ceza sahasına girmesi gerekiyor.

TWiTTER: @MAHİROGLU5454

MAİL: OMERMAHİROGLU5454@GMAİL.COM