Uzunçarşı Yenileme Projesi’nin Sakarya için büyük bir fırsat olduğunu, esnafın vereceği kararın sadece bölgeyi değil tüm şehri ilgilendiren mahiyette olacağını dün de söylemiştik.

Esnafın proje için net cevabını açıklayacağı toplantı bugün gerçekleşti biliyorsunuz.

Bu projenin kaçınılmaz olduğunu, tarihi adanın dönüşümünün şehir vizyonu açısından önemini daha öncede konuşmuştuk.

Bu anlamda esnafın vermiş olduğu ‘evet, proje başlasın’ cevabı akabinde ilk olarak hayırlı olsun demek gerekiyor.

Hayata geçirilecek proje şehrimizin gelecek tasavvuruna da önemli bir dokunuş olacak. Kazasız belasız tamamlanması vatandaşlar olarak en büyük dileğimizdir. Proje oluşum ve yapım süreçlerine dâhil olacak herkese kolaylıklar diliyoruz. Hayırlısı olsun.

Ancak toplantıyla ilgili gözüne ışık tutulmuş tavşan gibi donup kalmamı sağlayan bir gelişme de yaşandı.

Esnaf adına toplantıda söz alan Dursun İnan Bey’in sözleri…

Sadece basına yansıyan kısmında okuduklarım akabinde; ‘Aman Allah’ım. Bunlar nasıl cümleler böyle!’ demekten kendimi alamadım.

İnan, projenin gerekliliği ile ilgili birkaç süslü cümle kullandıktan sonra şunları ifade etmiş; “Bizim insanımız kaçak yapılarla yaşamayı daha yeni öğreniyor. En büyük sorun Uzunçarşı’daki kaçak yapılardır. Burası bir sit alanı. ‘Buradaki kaçak yapıları hoşgörün’.”

Açıkça ifade edilmiş işte daha ne olsun!

Bu binalar zamanında kaçak yapılmış, şimdi de bu kaçak yapılar kiraya verilmiş, böyle kalıversin deniyor. Bu binalar görmezden gelinebilir deniyor.

Tüm bunlar da ne demek oluyor?

Dursun Bey acaba kendisini kısır gününde falan mı zannetti?

Bir belediye başkanından kaçak katların durumunun iyileştirilmesi nasıl talep edilebilir?

Bu mevcut binaların statüsünün tolore edilebilir bir anlam taşıdığı nasıl ima edilebilir?

Bu her şeyden önce bu bir suçtur! Nasıl bir düşüncedir ki, karşısındaki belediye başkanlarına aldırış etmeden vatandaş açık açık; ‘Şimdi bu arkadaşlarımızın 3 katlı binası ve bu binaları kullanan kiracıları var. Bunlar yıkılacaksa bu arkadaşlarımız ve kiracıları arasındaki sorunlar nasıl çözülecek?’ diye serzenişte bulunabiliyor.

Esnaf adına söz aldığını iddia eden biri nasıl oluyor da adı üstünde kaçak olan bu binalara göz yumulmasını bekleyebiliyor.

Bu Allah indinde de günahtır. Koruduğunuz bu vatandaşların gelirlerinin taşıdığı İslami nitelik hakkında konuşmuyorum bile.

Bu şehirde yüksek katlı binalara karşı takınılan mesafeli duruş, şehrin yöneticilerinin kendilerine şiar edindikleri şehircilik anlayışıyla ilgilidir. Karar vericiler asla kaçak yapılaşmaya izin veremez.

Böylesine inanç, ahlak ve sorumluluk penceresinden bakılması gereken bir meselede nasıl oluyor da böyle kabul edilemez görüşler ortaya atılabiliyor?

Doğrusunu söylemek gerekirse geçmişe öfkeyle bakmayan, geleceğe endişe beslemeyen bir karar alan esnafın kararını duyduğumda çok sevindim.

Gerçekten büyük bir karar verdiler.

Ancak Dursun Bey özelinde üstlenilen bu tavır, etrafa farkındalıkla bakamamanın açık bir ilanıdır. Ben bu tavrın esnaf nezdinde kesinlikle karşılık bulabileceğine inanmıyorum.

Biz tarihi adadaki dönüşümle ruhlarımızı öldüren bu 2-3 katlı binaların yok edilmesinden yana tavır alıyorken, bu çirkin yapıların sahiplerinin ruhlarını üzecek olma gibi bir ihtimali nasıl düşünüyorsunuz?

Güzel gelişmelere birlikte yürünüyor olmanın huzuru içerisindeyiz eyvallah da...

Ama artık beyinlerin ‘error’ verdiğini görmeye katlanacak gücümüz kalmadı! Kusura bakmayın!

iletişim / [email protected] Twitter: @mahiroglu5454