Son dönemde gündemin en flaş başlıklarından biri Sakaryaspor meselesi.

Malum takım hızlı bir giriş yaptığı ligde son 6 haftada yalnızca bir galibiyet aldı. Bu galibiyeti de geçtiğimiz hafta Denizli Büyükşehir önünde elde etti.

Denizli maçı öncesindeki 5 hafta ciddi puan kayıpları yaşadık.

Haliyle böyle olunca Sakaryaspor yerel gündemin merkezine oturmuş oldu.

Yıllarını Sakaryaspor’a adamış köşe yazarları köşelerinden taarruza geçtiler. Özel haberler yapıldı. Teknik adam, yönetim ve futbolcular arasında uçan kuş magazinciliğini aratmayan bir gerilim arandı.

Özellikle Sakaryaspor yönetimi ve Teknik Direktör Deniz Kolgu yaylım ateşine tutuldu.

Bu arada takım galibiyete hasret kaldığı 5 haftada yalnızca bir yenilgi aldı. Bunun dışındaki 4 maç beraberlikle sonuçlandı. Bunu da ekleyelim.

Artı olarak da son Denizli galibiyetiyle ekibimiz 5’inciliğe yükselmiş oldu.

Yani yer yarıldı da Sakaryaspor içine düştü gibi bir hal kesinlikle söz konusu değildi.

Eleştirileri, sistem analizlerini, ‘eldeki kadroyla şöyle bir diziliş tercih edilmeli’ tarzı yapıcı eleştirilere diyecek sözü olan beri gelsin.

Bunlar doğaldır, olması gerekendir. Sakaryaspor kötü giderken takım eleştirilmeyecek de ne zaman eleştirilecek? O zaman spor yazarlarına ne gerek olacak ki? Değil mi?

Bu sorular elbette son derece makul.

Ancak altını fosforlu kalemle çizmek zorundayız ki, beklediğimiz gibi bir senaryo ortaya çıkmadı!

Bu süreçte neredeyse özellikle teknik patron Deniz Kolgu’ya dönük bir linç girişimi başladı.

Eleştirinin dozajı kaçtı, işi hakarete götürenler bile oldu.

Deniz Hoca tüm bu eleştirilere yönelik, ‘futbol kaostan beslenir’ diye başladı.

‘Elbette eleştirecekler. Futbolun doğası böyle. Galibiyetler yarım gün, puan kayıpları ve yenilgiler haftalarca konuşulur’ diye devam etti.

Deniz Hoca daha bu şehre ilk geldiği gün ‘stajyer hoca’ diye lakap bulanların kendilerini ‘bulunmaz Hint kumaşı’ diye pazarlamasına dayanamıyorum.

Neden dayanamıyorum?

Şöyle: köşe sahibi bu arkadaşlar deplasman maçlarına dahi gitmeden köşelerinden maçı analiz edebiliyor!

Bu gerçekten şaka değil!

Dünya’nın neresinde böyle bir şey vardır ki?

Adam Maraş deplasmanını çıplak gözle 90 dakika izlemeden, köşesinden Maraş beraberliğini yerden yere vuruyor.

Hatta işi dakika analizi yapmaya götürenler bile çıkabiliyor.

3-5 dakikalık maç özetini izleyecek, ardından beraberlik için Hoca’yı aşağılamaya başlayacaksın.

İşte bunu aklım almıyor!

Şimdi vicdanı olan herkese bir sorum var…

Asıl Sakaryasporluluk denilen şey nedir? Biri açıklayıversin artık!

Deniz Hoca’nın yaptığı gibi annesinin vefat ettiğini takımına hissettirmemekle mi izah edilebilir?

Hatta takımının Denizli maçı var diye annesinin cenazesine katılamamakla mı açıklanır?

Ya da gerçek Sakaryasporluluk, takım için kılını kıpırdatmadan, oturduğun yerden, elinde tespih, ağzında sigarayla takımı bombalamakla mı tanımlanır?

Özetle söylemek gerekirse:

Sakaryaspor son galibiyetle birlikte şampiyon olacak diye bir şey mümkün olamaz.

Futbolun ruhunda da böyle bir şey yok. 90 dakika bile birçok mucize doğurabiliyor. Ki Sakaryaspor’un önünde daha haftalar var.

Neyin ne olacağı belli değil yani...

Ancak ben bu ‘ölü çıksa da mezar kazsak’ diyen abilere inat avazım çıktığı kadar Deniz Kolgu demeye devam edeceğim.

Çünkü Hoca’nın iddia ettiği gibi takımı ligden çıkaracağına inanıyorum.

Şayet böyle olursa köşeci abilerin Vuvuzela çalıp dans edip etmeyeceklerini düşündükleri o günler için tarafım belli olsun istiyorum.

TWiTTER: @MAHİROGLU5454

MAİL: OMERMAHİROGLU5454@GMAİL.COM