Asrın felaketi olarak nitelendirilen 17 Ağustos depreminin üzerinden 20 yıl geçti. Halen acısı taze olan felaketin ardından, şehir protokolü de anma mesajları yayımladı.

CHP Grup Başkanvekili, Sakarya Milletvekili Engin Özkoç, 17 Ağustos depreminin 20. yıldönümüne ilişkin yaptığı açıklamada, Sakarya milletvekili olarak deprem tehdidini ve alınması gereken tedbirleri her platformda dile getirdiğini belirterek, şunları kaydetti:
'Meclis'te soru önergesi verdim, olmadı. Araştırma önergesi verdim, olmadı. Okullar tehlike altında dedim olmadı, bilakis sorunun örtüp bana saldırmaya çalışanlar oldu. Yürüyüş yaptık, 17 Ağustos'ta meydanlarda toplandık, olmadı. Sesimizi duyan var mı diye haykırdık, olmadı. Ne okullar onarıldı, ne çok katlı binalar sorunu çözüldü, ne hasarlı binalar yıkıldı, ne riskli yapılar onarıldı, ne de toplanma alanları ilan edildi, …küçük bir kaç önlem dışında hiçbir adım atılmadı. Depreme hazır değiliz!

'SUSMAYALIM!'
Sorunlar ortada, çözüm belli, kaynak var. Sadece deprem vergisiyle bizim cebimizden toplanan para 50 milyar lirayı aştı. Çözüm için, adım atmak için siyasi irade gerekiyor! Aynı şeyleri tekrar tekrar söylemek zorunda bırakılıyoruz. Ancak susmak istemiyorum. Ağrıma gidiyor. Yaşadığım kentte, kentimizde bir tek çocuk bizim sorumsuzluğumuzla zarar görürse vicdanıma sığdıramam. Haykırmak istiyorum; tehlike bitmedi, yaklaşıyor. Aynı acıların tekrar yaşanmaması için, yitirdiğimiz insanların anısı, çocuklarımızın geleceği için daha yüksek bir sesle, inançla, kararlılıkla sesimizi yükseltmeli, çözüm istemeliyiz. Tüm Sakaryalılara, sivil toplum örgütlerine, meslek örgütlerine, her kesime sesleniyorum; susmayalım! Biz susarsak, yeni depremde binlerce insan susabilir, sesizliğe gömülebilir!'

MHP Grup Başkanvekili, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül, asrın felaketi olarak nitelendirilen ve Sakarya'da da büyük yıkım ve can kayıplarına neden olan 17 Ağustos 1999 depreminin 20'inci yıldönümü nedeniyle verdiği mesajda, 'Yaşadığımız her afetin yıkıcı ve üzücü boyutları sonrası, 'Keşke' dediğimiz noktada olay daha da kahredici bir boyut alıyor. 20 yıl geçse de acılarımız tazedir. Yeni acılar yaşamamak için de her türlü afete hazırlıklı olmamız gerekiyor. Devletimiz ve yerel yönetimlerimizin ilk andan itibaren gerek depremin izlerinin silinmesi gerekse sonrasında şehirlerimizin deprem güvenliği hususunda çalışmaları oldu. Yeterli ya da beklenen düzeyde mi, elbette değil ama her an deprem olacakmış hissiyatı ve bilinciyle bundan böyle de atılacak her adımda özellikle yerel yönetimlerimizin siyaseten yanında olmaya devam edeceğiz. Özellikle Adapazarı'nda hedeflenen kentsel dönüşüm projesinin yanındayız ve destekçisi olacağız. Yine Sakarya Büyükşehir Belediyemizin afet konusunda eğitim başta olmak üzere yapacağı tüm çalışma ve projelerinin destekçisiyiz. Her afet sonrası deneyimimiz maalesef ihmal ya da tedbirsizlik oluyor. Bu kabul edilemez. Dere yatağına yapılan evlerimizi sel vuruyor. İmara uygun yapılmayan binalarımız depremle yıkılıyor. Devletimiz, yerel yönetimlerimiz ve vatandaşlarımız aynı hassasiyet içerisinde hareket etmeliler ki, artık daha fazla acı yaşamayalım. Bundan tam 20 yıl önce depremde hayatlarını kaybeden vatandaşlarımızı bir kez daha rahmetle anıyor, yakınlarına sabırlar diliyorum. Yüce Allah'tan dileğim bizleri böylesi afetlerle sınamasın' ifadedelerini kullandı.

Büyük acılardan büyük dersler çıkarıldığını ve olası afetlere karşı vatandaşın can ve mal güvenliği için yatırımlarla hazırlıklarını sürdüreceklerini anlatan Başkan Turgut Babaoğlu şu ifadelere yer verdi;
'Bundan tam 20 yıl önce, 17 Ağustos 1999'da büyük bir felaket yaşadık. 03.02'de 45 saniye süren deprem aramızdan binlerce can alırken, faciadan sağ kurtulanlara ise ömür boyu unutamayacakları bir acı bıraktı.

Ülkemiz dünyanın en aktif deprem kuşaklarından birinin üzerinde bulunmaktadır. Her geçen gün yeni bir depreme daha yaklaşıyoruz. Bu gerçekle depremle yaşamasını öğrenmek, yaşadığımız yüzyılın bilimsel verileri ışığında sahip olduğumuz bilgi, birikim ve teknolojiyi kullanarak tedbirlerimizi almamız hepimizin ortak görevidir. Unutmamalıyız ki; tedbirsizlik ve alınmayan önlemler afetlerden daha yıkıcıdır. Bu bilinçle çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

Asrın felaketi 17 Ağustos 1999 Marmara Depreminin 20. Yıldönümünde bir daha böyle acıların yaşanmamasını temenni ediyor, deprem şehitlerimizi rahmetle ve dua ile anıyoruz. Depremde kaybettiğimiz tüm canların yakınlarına bir kez daha başsağlığı ve sabırlar diliyorum. O günlerde 'Adapazarı'nı seviyorum, Adapazarı'nı terk etmiyorum' diyen tüm Sakaryalı hemşerilerimi saygı ve sevgilerimle selamlıyorum'

17 Ağustos Marmara depremi ile ilgili açıklamada bulunan Karasu Belediye Başkanı İshak Sarı, 'Üzerinden 20 sene geçse de 17 Ağustos 1999 günü yaşanan acıları unutmadık ve asla unutmayacağız. Bundan 20 yıl önce meydana gelen ve asrın felaketi olarak adlandırılan sadece İlimiz ve ilçemizi değil tüm ülkemizi derinden sarsan ve vatandaşlarımızın hayatını büyük ölçüde etkileyen 17 Ağustos Depreminin yıl dönümünde bir kez daha hüznü ve acıyı kalplerimizde hissediyoruz. 17 Ağustos depremi bizler için, Milletçe kenetlenerek yaralarını sarmaya çalıştığımız bir afet, yüreğimize düşürdüğü ateşle birlikte hepimiz için acı bir ders olmuştur. 17 Ağustos 1999 günü depremin değil, tedbirsizliğin hafızamızda unutulmaz yaralar oluşturduğu kara bir gün olarak girdi ülke tarihimize. Bu düşüncelerle, 17 Ağustos Depremi'nin 20. Yıldönümünde, depremde yaşamını yitiren vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, ailelerine ve Aziz Milletimize başsağlığı diliyorum. Allah vatanımızı ve milletimizi afetlerden korusun' dedi.

Sakarya Barosu Başkanı Av. Abdurrahim Burak, 17 Ağustos Marmara depremi ile ilgili mesajında şu ifadeleri kullandı:
17 Ağustos 1999'da saat 03.02 sıralarında 7,4 şiddetinde başlayıp 45 saniye süren, ardında büyük yıkım ve felaket bırakan Marmara Depremi'nin 20. yıl dönümünde ne yaşanan depremi ne de depremde hayatını kaybedenleri unutmadıklarını belirten Başkan Burak, '20 yıl önce meydana gelen, binlerce vatandaşımızın ölümüne ve yaralanmasına yol açan 17 Ağustos Marmara Depremi'nin yıl dönümünde, bir kez daha derin hüznü ve acıyı yüreklerimizde yaşıyoruz. Bu acıları bir daha yaşamamak için özellikle bölgemizin deprem kuşağı üzerinde olduğunu unutmamalı, depremle yaşamayı öğrenmeli ve her an depreme hazırlıklı olmalıyız. 'Deprem öldürmez, bina öldürür' gerçeğini unutmamalıyız. Canımızın, malımızın ve binalarımızın güvenliği için plansız ve kaçak yapılaşmadan kaçınmalı, deprem yönetmeliğine uygun hareket etmeliyiz. Çünkü deprem değil, alınmayan önlemler büyük acılar yaşatır. Bu duygu ve düşüncelerle 17 Ağustos 1999 depreminde hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımızı rahmetle anıyor, böyle bir felaketin bir daha yaşanmaması temennisiyle, depremde yakınlarını kaybeden vatandaşlarımıza ve milletimize başsağlığı diliyorum'

Sakarya Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Adem Sarı, 17 Ağustos Marmara Depreminin 20. yılında acıların unutulmadığını belirterek, şu açıklamalarda bulundu:
'Gerek büyüklük, gerek etkilediği alan, gerekse sebep olduğu maddî kayıplar açısından son yüzyılın en büyük depremlerinden biri olan 17 Ağustos 1999 depremi üzerinden 20 yıl geçti.20 yıl önce binlerce insanımızın ölümüne, kentlerimizin harap olmasına neden olan bu felaketle ülke olarak büyük bir yasa boğulduk, yüreğimiz yandı. Temennimiz bir daha acıların bu boyutta yaşanmamasıdır.

Ülkemiz deprem tehlikesi ile iç içe yaşamaktadır. Bugün pek çok alanda ileri düzeyde teknoloji kullanırken deprem konusunda da gelişmiş tekniklerin hayata geçirilmesi gerekiyor. Doğal olarak yine yaşanacak olan depremlerde, doğa olayının afete dönüşmesi can ve mal kaybının yaşanmaması için afete dönüşmesi can ve mal kaybının yaşanmaması için eğitimli ve bilimsel esasları benimseyen, denetim ve kontrol mekanizmalarının benimsendiği bir yapıdan geçtiğini unutmamamız gerekmektedir. Kentsel dönüşümü güç olarak kullanmak, bunu iyi yönetmek, halkın farkındalığını arttırarak bu sürece ortak olmasını sağlamak gerekiyor.

Yüce Allah´tan milletimize bir daha böyle acılar yaşatmamasını diliyor, yaşamını kaybeden vatandaşlarımıza rahmet, depremzede yakınlarına ve tüm ulusumuza bir kez daha başsağlığı diliyorum. Milletimiz bir daha böyle acılar yaşamasın'

Depremin yaşantımıza etkisini ve bu tarz felaketlerin yıkımını minimuma indirmek için yapılması gerekenlerden bahseden MÜSİAD Başkanı Yaşar Coşkun, şunları söyledi:
'17 bin 480 vatandaşın hayatını kaybettiği Hafızalarımızdan silemediğimiz, 17 Ağustos 1999 yılında yaşadığımız büyük depremden bu yana yirmi yıl geçti. Yirmi yıl önce İzmit'te, Adapazarı`nda, Gölcük'te, Yalova'da ve İstanbul'da binlerce insanımızın ölümüne, kentlerimizin yıkılıp harap olmasına yol açan büyük Marmara Depremini yaşadık. Ülke olarak büyük bir yasa boğulduk, yüreğimiz yandı.

O dönemde bazı kişi ve kurumlar gerekli önlemi almadığı için bu gibi felaketler kaçınılmaz hale geldi. Bu gün ise yapmamız gereken geçmişte yaşadığımız felaketlerden ders alıp günümüzde ve gelecekte aynı sıkıntılarla yüzleşmek zorunda kalmamamızdır. Bunun için ise bu ülkenin bir vatandaşı olarak bizlerin üzerimize düşeni yapmamızdır. Öncelikle barındığımız yapılarda can güvenliğimizin olup olmadığından emin olmamız gerekir. Eğer yaşadığımız yer tehlike arz ediyorsa orada risk altında kalmamamız ve başkalarının da aynı tehlikeyi yaşamaması için gerekli makamlara bu tarz zafiyetleri bildirmemiz şarttır.

Yapıları depreme hazır hale getirmek için önce mevcut yapı stoku tespit edilerek iyileştirilmesi, onarılması, güçlendirilmesi ya da yeniden yapılması gerektiğini dile getiren Coşkun, 'Yeni yapılacak olan yapıları, bilim, teknik ve mühendislik ilkeleri doğrultusunda yapılmalıdır. Planlama ve tasarım aşamasından yapının kullanıma açılmasına kadar tüm süreçlerin mesleki yeterliliğe sahip mühendisler tarafından yönetilmesi ve denetlenmesidir. Bugüne kadar yapılan çalışmalar, deprem öncesi alınacak önlemlerin deprem riskini önemli ölçüde azalttığını ortaya koymaktadır. Unutulmamalıdır ki, depremi afet olmaktan çıkaracak olan tek yol, deprem yaşanmadan önce alınacak önlemlerde saklıdır' .

Bu kapsamda üzerine vazife düşen kurum ve kuruluşlar ise müteahhit ve yapı kuruluşlarıdır. Öncelikle yapılan yapılarda kaçak yapı malzemeleri, eksik malzeme, tecrübesiz personel ve tehlike arz eden araziler üzerinde yapı yapılmamaya özen gösterilmesi gerekmektedir. Bir diğer önemli husus ise yapılan inşaatların ve yapı alanlarının gerekli kontrolden geçirilip düzenli olarak kontrolünün gerekli mecralarca gerçekleştirilmesidir.

20 yılın ardından Marmara Depremi sonrası Sakarya hem maddi hem de sosyal açıdan ciddi zararlar gördü. O tarihten itibaren yaralar sarılmaya çalışıldı ve bu süreçte Sakarya ekonomisi ciddi anlamda büyüme kaydetti. 'Bizim için 1999 depremi bir milattır. 'İhracat anlamında 1999 yılından bu yana ihracatımızı ve organize sanayi bölgelerimizi kat ve kat yükselttik

Ülkemizin her bir bireyi üzerine düşeni yaparsa bu tarz felaketlerin hazırlanmasının en azından önüne geçmiş oluruz. Sadece bireysel olarak kendimiz için değil ailemiz ve sevdiklerimiz için de bu konunun üzerinde durup, sorumluluk sahibi olup, bilinçli şekilde hareket etmeliyiz. Bu vesileyle Marmara Depreminde kaybetmiş olduğumuz vatandaşlarımıza bir kez daha Allah'tan rahmet diliyorum.'

Sakarya Yerel Kültür Derneği (SYKD) Başkanı Necmettin Kırık, 17 Ağustos 1999'da yaşanan ve büyük acılara neden olan depremin 20. yıldönümü münasebetiyle yayımladığı mesajında, '20 yıl önce 17 Ağustos günü saat 03.02'de meydana gelen 7,4 büyüklüğündeki deprem Sakarya'mız başta olmak üzere tüm Türkiye'de derin yaralara yol açmıştır. Binlerce vatandaşımızın yaşamını yitirmesine ve on binlerce vatandaşımızın da yaralanmasına yol açan 17 Ağustos depremi milletimizin yaşadığı en acı felaketlerden biri olarak tarihte yerini almıştır. Üzerinden 20 yıl geçmesine rağmen meydana gelen felaketi hiçbir zaman unutmadık. Ülkemizin ve ilimiz Sakarya'nın dünyanın en aktif deprem kuşaklarından birinin üzerinde bulunduğunu biliyoruz. Bu nedenle geçmişte yaşanan depremlerin günümüzde ve gelecekte de yaşanılması muhakkaktır. 1943, 1967 ve son olarak 1999 depremlerini en acı şekilde yaşayan bizlerin depremle yaşamasını öğrenmemiz gerekiyor. İçinde bulunduğumuz yüzyılın bilgi, birikim ve teknolojisini kullanarak depremle ilgili tedbirlerimizi almalıyız. Kurumlarımızla ve vatandaşlarımızla bir bütünlük içerisinde depreme her zaman hazırlıklı olmalıyız. Binalarımızı depreme dayanıklı yapmak, acil durumlarda yapılması gerekenleri öğrenmek, vatandaşlarımızı depreme karşı bilinçlendirmek hepimizin öncelikli görevi olmalıdır. Yaşadığımız o karanlık geceyi unutmadık, unutturmayacağız. 17 Ağustos 1999 depreminin yıl dönümünde, böyle bir acının ülkemizde ve ilimizde bir daha yaşanmamasını temenni ediyor, depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Cenab-ı Allah'tan rahmet, ailelerine başsağlığı ve sabırlar diliyoruz. Ayrıca depremde yaralanarak çeşitli sakatlıklara maruz kalan vatandaşlarımıza ise bir kez daha geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.' ifadelerini kullandı.