İslâm Coğrafyası fiili operasyonlara ne oranda mâruz kalıyorsa aynı oranda kavramsal-zihni operasyonlara uğramaktadır. İnsanlar bu operasyonların tahribiyle zihni olarak en merkezi kavramdan en çevre kavramlara bir bulanıklığa düştü. Anlam ve değer yitimiyle karşı karşıya kaldı. Gözünün önündeki olayları ve olguları ise kavrayamaz duruma geldi. Bütün bunlar bizi yok eden, yakan, yıkan bombalar oldu. Bu bombalar hem bedenlerde hem de ruhlarda patlatıldı. Meselâ; ‘İslâm Coğrafyası’ demek bile, yanlış hatta ayıplanacak bir şeye dönüştü. Dolayısıyla varlığın en temeli olan mekân, üzerinde bir türlü ikâme edemediğimiz hayali ve kurgusal yere daha doğrusu boşluğa dönüştürüldü. Sosyal bilimlerin bir silah olarak kullanıldığı bilgi çağında; ‘hiçbir şeyin olmadığına, olsa da bilinemediğine, bilinse de söyleyenemediğine’ ikna edildik. Post teoriler genel olarak bütün “üçüncü dünya”da geçerli ve etkili olan benzeri durumu ortaya çıkardı dense de, bu coğrafyada ortaya çıkan yıkımlar, onunla kıyaslanamayacak derecede büyük oldu.

“Post” kolonyal teorinin yenilmez yani hazmedilmez ya da altedilmez kavramı hâline kavuşan “Anti-semitizm”; sosyal bilimlerin, yazılı ve görsel medyanın (medyumun), yıllardır sürekli olarak işlediği, kendisinden özenle kaçınılan bir kavramdır. Öyle ki; şimdilerde bütün okumuş yazmış müslümanlar -sözde- adaletli olma adına bundan kaçmaktadır. Zirâ bununla yaftalanmak utanç vericidir. Oysa burada kendisinden kaçılan şey, Anti-semitizme eşlik eden imajdan reklamdan başka bir şey değildir. Anti-semitizm, tarihteki çıkış anlamıyla, oynadığı işlevleriyle farklı farklı roller üstlenmiştir* fakat günümüzdeki anlamının siyonist bir örgüt (devlet değil) olan İsrail’in insanlık dışı uygulamalarıyla daha belirli hâle geldiğini söylemek gerekir. Yani Anti-semitizm, bir anlam daralmasına uğramıştır. Gündelik dilde onun semitik ırklarla bir alakası yoktur. Anti-siyonizmle aynı anlamda kullanılmaktadır. Savunma psikolojisiyle kendisinden kaçınılan bu kavram, Anti-siyonizmin meşrulaştırılmasına, onun ortaya çıkardığı gayrı insani durumun yumuşatılmasına da zemin hazırlar vaziyete gelmiştir.

Gündelik anlamda Anti-semitizm, bizlerin değil, onların ortaya çıkardıkları bir anlamla örülü. Bu kavramın altını, içeriğini dolduran şey; iğrenç ötesi katliamlar, politik tavırlar ve uygulamalardır: Katliamların yıkımları artmasını söyleyen Yahudi akademisyenler, Filistinli Kadınlara tecavüz edilmesi, onların öldürülmesi gerektiğini açıkça söyleyen Yahudi milletvekilleridir. Kumsallara dev ekran TV ler kurup bir film seyreder gibi çerez yiyip katliamları seyreden Yahudilerdir. Bu coğrafyaya Demokrasiyi, Hümanizmi anlatıp olan bitenlere bırakın seyretmeyi aksine destek veren Avrupadır. Gazzeden atılan füzelere şaşıran BM’dir. Öteyandan İslâm coğrafyasının niçin Demokrasiyi bir türlü sindiremediğini “anlayamayan” Avrupa, siyonist Yahudilerin hale-i ruhiyesiyle bazı şeylerin meşru olmasını ve kabulünü beklemektedir.

Anti-semitizmin=anti-siyonizmin kavuştuğu anlamı bulanıklaştırmak, bozmak için ideolojik aygıt olarak kullanılan sosyal bilimler ve medya, terör örgütü olan İsrail’deki ya da dünyadaki ortodox Yahudilerin protesto görüntülerini kullanmaktadır. Oysaki bunların hem niteliksel hem de niceliksel durumları son derece küçük ve sınırlıdır. Terör örgütü olan İsrail’de bulunanların kahir ekseri (%90’ın üstünde) yapılanları her açıdan desteklemektedir. İşin ilginç yanı, onlara bundan dolayı herhangi bir sorumluluk yüklenilmemesidir. Hatta bundan ıslarla kaçınılmasıdır. Zira ortaya tekrar nahoş bir kavram olan Anti-semitizm çıkacaktır. Diğer yandan; ülkemizde ve diğer yerlerde okumuş yazmış insanlar, bir Devleti oluşturan unsurların çoğu zaman yekpare olmadığını kabul etmelerine rağmen ısrarla %10 dahi sayılmayacak grup ya da grupları terör örgütü ‘İsral’e karşı direnenler olarak’ bizlere örnek olarak göstermeyi sürdürmektedir. Herhâlde bu tür insanların anladığı Devletteki yekpârelik; herkesin aynı boyda, aynı kiloda, aynı hizada olmasıdır(!). Aksi hâlde “muhalefet” diye gözümüze sürekli bir şeyler sokulmaya çalışılır.

Anti-semitizmin anlamını netleştiren bütün uygulamalar, kullanımlar, üretimler, İslâm Coğrafyasında aynı zamanda ahlâki ve teolojik gerilim alanlarını daha keskin bir şekilde körüklemektedir. Kumsalda top oynarken bombalanan çocukları seyrederken kendi çocuklarının başlarını okşamak, onları en pahalı okullarda okutmaya çalışmak artık yadırgatıcı gelmemektedir. Bunun nedenini; İslâm coğrafyasının yenilgi aldıkça gerilim alanlarını daha hızlı bir şekilde silikleştirmeye ve saklamaya çalışmasında aramak gerekir.

Özetle dersek; evvela İsrail terör örgütü sonra Yahudilerin etkin olduğu mevcut sistem, Anti-semistizm’i ve Anti-semitik durumları başkalarına bırakmadan kendisi yeniden tanımlamaktadır. Madem bir adalet çerçevesinde meseleye yaklaşılacaktır o hâlde İsrail terör örgütünün varlığı sorgulanmalıdır. Aksi hâlde insanlardan Anti-semitik olmamaları, Anti-semitizm’in kavuştuğu “yeni” anlama müracaat etmemeleri beklenmemelidir.

……………………………………………………………………………………………

*Yıllar evvel tarafımca yayımlanan “Siyonizm’in Siyasal Dili ve Kavramsal İmkânları” adlı yazıda bu ve benzeri kavramların detaylı dökümü verilmiş, tafsilatlı açıklamalar yapılmıştır.

www.twitter.com/@servetkzlay