Ak Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bu milletin gönlünde nasıl bir yer etiyse, kalpleri nasıl kazandıysa kazandı ve bu gün Ak Partiye ya da Recep Tayyip Erdoğan’a oy veren-vermeyen herkes “Allah yokluğunu aratmasın” diyorsa bu işte bir gönül işi var demektir.

Gönüllere hitap etmek ancak samimiyetle, hoş görüyle, insana hizmet etmekle kazanıla bilecek ve bunun yanında her insanda olması gereken dürüstlük ilkesi ve dik duruşu ki bu her insanda olmayan bir vasıftır ki işte bu yüzden gönüllere girmiştir.

Ülke bu yüzden şanslı ve bu ülke yıllarca görmediği hizmetin, modernleşmenin,gelişmenin ve dahi dünyada başını dik tutmanın hazını, gururunu ve haklı olarak Türk milletinin ne kadar girişken ve sonuç alan bir millet olduğunu da göstermiş oldu.

Siyaset kurumunun kurumsallık kazanmasında da büyük bir rol oynayan Başbakan Erdoğan, bu güne kadar yapılan siyasetin sadece günü kurtarmak adına yapıldığını ancak Ak Parti ile “siyaset ülkeye hizmetin yanında geleceğin de planlanması için yapılır” anlayışını parlamentoya yerleştirdi. Parlamento da görev alan milletvekillerinin belirli bir kariyere sahip olması, millet için çalışacak kapasitede olması ve her şeyden önce millete hiçbir ayrım yapmadan gönlünü açabilecek, millete tepeden bakmayacak insanların olması ile değişimi başlatmış olan Ak Parti anlayışı hizmet yarışını her daim sürdüre bilmenin anahtarını da eline almıştır.

IMF ye yapılan son taksit borç ödemesinin tek tuşla yapılaması aslında yıllarca ülkenin içinde bulunduğu borç batağından kurtulmasının adı olmuş ve Başbakan Erdoğan’ın Amerika Birleşik Devletlerine yapmış olduğu ziyarette Başbakan protokolü ile değil Devlet Başkanlarına uygulanan protokol uygulaması ile karşılanması Türkiye Cumhuriyetinin ekonomik olarak güçlenmesinden kaynaklanmaktadır. Ekonomisi güçlü olmayan devletlerin ister Başbakanları isterse Devlet Başkanları bu şekilde karşılanmaz. Her şeyin bir karşılığı ve eşitliği var ancak daha yürünecek çok yol var ve bu yolun sonunda huzur, barış, refah ve mutluluk mutlaka olacaktır. Halkının başını dik tutan her yönetici hakkını her alanda alacak, hak ettiği gibi yaşayacaktır.

Türkiye sıradan bir kabile devleti olmadığını, köklerinin devlet kurma ve yönetme olduğunu, dünyanın planlanmasında hep var olacağını, her ne kadar kendine güvenmeyen, geçmişini küçümseyen, inançlarını hor gören yöneticilerle yönetilmiş olsa da ülkemiz insanı içinden yetiştirdiği, tıpkı Alparlan gibi, Orhan Gazi gibi, Fatih Gibi, Habdulhamit Han gibi, Atatürk Gibi, Menderes gibi, Özal gibi ve bu gün Erdoğan gibi halkının özlemlerine, dileklerine ve inançlarına sahip çıkan yöneticiler ile dünya devleti olduğumuzu her daim ispat etmiştir.

Barış sürecinde dahi inisiyatifi elinde bulunduran, güçlü bir o kadar vakur olan bir devlet yapısının var olduğunu ve her insanın insan olarak yaşaması gerektiğini vurgulayarak ama ihtiyatlı adımlarla ilerleyeceğini görmek, devlet yapısının da daha sağlam temellere oturması için yeni Anayasa yapmak için kolları sıvayarak yamalı bohçaya dönen ihtilal anayasalarından kurtulmak için adımlarını sıklaştırmış bir büyük devlet.

Elini taşın altına koyan her siyasetçi yarın kahraman olacaktır. Hayır ile yad edilecektir. Hayırlısı ile 2023 yılını Allah nasip edip görürsek Yeni Türkiye gülen yüzü ile dünyaya bakacaktır.