Bazen baktığınız aynalar size kim olduğunuzu gösterirken bazıları ise ne olduğunuzu sizden gizlemek için hat safhada çaba sarf ederler. Bir dönem bu mücadeleyi yaşadıktan sonra; anlamış olduğunuz şey aynaların kabahati yok sorun sizin sahip olduğunuz istikrarsız ruh hali. Çok acil ruhu terbiye etmeli aynalardaki görüntünün yansıttıklarını gerçeklerden başkasına kapatmalı. Bu mücadele çok enerji kaybettirse de önemli olan gerçeklerle yüzleşmektir. Bunun için ne gerekiyorsa yapılması lazım gelir. Bu durumdan tek başınıza kurtulabileceğinizi her ne kadar düşünmüş olsanız da her deneme hüsranı kendine güvensizliği de beraberinde getirir. Anlamış olduğumuz tek şey bir gerçek lazımdır. Hayatta size baktığınız zaman sadece doğruları yansıtacak bir gerçek. İşte ona ulaştıktan sonra baktığınız şeylerin içindekini dışındakini kalbindekini, ruhundakileri görme yetisine sahip oluyorsunuz. Bu süreç kimi insanlarda bir ömre mal olur başarı oranı düşük şekilde kimi insanlarda çok kısa sürede başarı oranı haddinden fazla. İşte bu kısa sürede başarı sahibi insanlardan olmak herkese de hasıl olmuyor. Özellikle kuşatılmış metropollerde başarı oranı çok düşük. Her şey yapılan her madde hissedilen mananın ya çok altında ya çok üstünde oran hep sapkın. İnsanlara mal olan bu yaşananlar arasında belki de ne aynanın suçu var ne bakan gözlerin ne de o gözleri besleyen ruhun. Beslendikleri kaynaklarda bütün kabahat. Aslında herkesin dünyası kendine münhasırdır. Lakin bu insan duyularının algılarının ve ruh dünyalarının çok üstünde oluşan yaşam alanları bütün manayı bertaraf etmek üzerine inşaa edilmiştir. Bugün bu yapılar içinde oluşturulan birliktelikler ve birlikler dolasıyla tarumar olmuş hissiyatın ruhun ve duyuların neticesiyle meydana geldiği için gerçeklerden çok fazlasıyla uzakta durmaktadırlar. Bu sahteliklerin içinde kurulan birliktelikler ve paramparça manalarla oluşturulmuş hisler sahte özel günlerle yamalanmaya çalışılıyor ve bu yamalanmaların dahi neticesi tekrar onların kurduğu sistem lehine hareket ediyor. Bu maneviyatı köşeye sıkıştırılmış sadece yaşama algısı üzerine kurulmuş dünyada kutladığınız günlerin her biri dağınık duyguların belirli egolarla beslenmesi sonucunda sadece maddi dünyanıza hizmet etmektedir. Maneviyatta varlığı oluşmuş sevgiyi aşk, tasavvuf, doğa sevgisi gibi bir çok manevi parçalara çeşitlendirilecek kadar büyük olan bu duyguyu kurulmuş olan bu sistem sadece maddeye sıkıştırmış bunu da önümüze yılın bir gününde çok özelmiş gibi çıkartılmak üzere tasarlanmıştır. Onlar sadece tek taşla iki kuş vurmuyor, hepimize sınırlarını belirledikleri bir yaşam algısı sunuyor tek taşla bütün dünyayı vuruyorlar. İnsanları bir nevi köle haline getiriyorlar kontroller dışına çıkartmıyorlar. Asıl mühim olan konu pazardan alınan ürün gibi bu ehemniyet derecesi çok yüksek olan duyguyu da bu duygunun oluşması için gerekli ortamı da sadece maddi çıkarlar üzerine oluşturuyorlar. Her insanda yalnızlığın bir kötü hal olduğu algısı yaratılıyor. Bu algı neticesinde ise sadece kısa süreli karşılıklı çıkarlar üzerine kurulan ilişkiler oluşuyor. Ertesi gün ya da ertesi hafta bitirilmek üzere…