'Dere yataklarındaki evler ne olacak!'

Farkında mısınız bilmiyorum…

Her 17 Ağustos öncesi aynı konu gündeme geliyor.

Uzunca tartışmalar yapıyor, aynı soruları soruyoruz.

Basit ve değişmeyen sorumuzu hatırlıyorsunuzdur:

‘Olası bir depreme hazır mıyız?’

Evet, olası bir depreme gerçekten hazır mıyız?

Bunu anlayabilmemiz için bu yılki 17 Ağustos’ta konuştuklarımızı güncellemekte yarar var.

Şunları konuşmuştuk: daha önce de yerel yönetimlerin depreme hazırlık konusunda süreci domine etmesi gereken kurumlar olduğunu ifade ettik.

Belli aralıklarla köşe yazarları da bu yöndeki kanaatlerini açıkladılar.

Belediyelerin büyük bir yıkım yaşamış bu şehirde deprem konusunda mumyalaşma gibi bir lüksleri olmadığı su götürmez bir gerçek olarak karşımızdaydı.

Taşın altına ellerin değil, göğüslerin koyulması elzem bir hal almış durumdaydı. Bu taraflı tarafsız herkesin fikir birliğine vardığı bir konuydu.

Bu süre zarfında değişen bir şey oldu mu? Yada tersten soracak olursak belediyelerimiz depreme hazırlık konusunda ne kadar yol alabildiler?

Ezcümle şunu ifade edebilirim ki; milim yol aldığımızı düşünmüyorum.

Büyükşehir Belediyesi depreme hazırlık konusunda geminin dümeninde doğru işler yaptı. Orta hasarlı binalar konusunda gerekli tespitler yapıldı. Konu ilçe belediyelerine havale edildi. Yasal mevzuat gereği tespiti yapılan bu binaları yıkmak ilçe belediyelerinin sorumluluğundaydı çünkü.

İlçe belediyeleri tespiti yapılan bu binaları yıktı mı peki? Kocaman bir hayır!

Geçtiğimiz dönemde de aynı serzenişte bulunmuştuk: ilçe belediyeleri depreme hazırlık konusunda birincil öneme sahip bu binaları yıkmak için ne bekliyor?

Hadi gelin belediyelerin neyi beklediğini anlamak için konuyu aynı öneme sahip farklı bir yere çekelim.

Meteoroloji son yılların en çetin geçecek kışı olacağı bilgisini paylaşıyor malum. Bu kış donacakmışız!

Haliyle böyle olunca hanelerde ummalı bir kış hazırlığı söz konusu: baca temizlikleri, odunuydu, kömürüydü vesaire…

Metrekareye düşecek yağış miktarlarını tahmin etmek güç. Ancak yağışların rekor seviyelere ulaşma ihtimali yüksek görülüyor.

Meraklanmayın, Kasım’da sorular başka değil, yine aynı soruları soracağız…

Rekor seviyeye ulaşması öngörülen yağışların ardından dere kenarlarına konuşlanan evlerde neler yaşanacak?

Evler yeniden sele teslim olacak mı?

İçinde ikamet eden vatandaşların hali ne olacak?

Yüreklerimiz Karapürçek, Sapanca, Akyazı, Hendek ve diğer birincil sel bölgeleri için pır pır etmeye devam mı edecek?

Kesin bir cevabım yok. Ancak ortada şöyle bir durum var. Yasal mevzuat, dere yatakları kenarına ev yapılamaz diyor. Bunu biliyoruz sadece.

SASKİ bu evlerin yıkılması gerektiği yönünde dönem dönem ilçe belediyelerine ültimatom veriyor. Yani top yeniden ilçe belediyelerinde görünüyor.

Dere yataklarını gezip Soner Sarıkabadayı gibi ‘Burada biri var. Sirkesi küpüne zarar’ diye kimseyi aramadım doğrusu.

Ancak bu sefer iyimser olmak istiyorum. Deprem konusundaki fiyaskoya benzer bir hazırlık süreci yaşanmadığına inandırmak istiyorum kendimi.

Bu kez yerinde hamleler yapılıyor olmalı.

İyi düşünüyor, iyi olmasını umuyoruz.

Belediyelerin Nasreddin Hoca’nın öğüdü gibi; ‘elin ağzı torba değil ki büzesin’ yaklaşımına son verip, uyarıları sümen altı etmediğine inandırıyorum kendimi.

Maazallah yaşanmasını asla istemeyeceğimiz durumlar bu kış oluşmayacaktır.

Çünkü ‘vah vah’lar için artık kimsenin verecek fazladan ödeneği kalmadı.

‘Winter is coming- Kış geliyor’ mottosu sadece Dünyaca ünlü Game Of Thrones serisindeki Kuzeyli Stark ailesini değil, sizi de ilgilendiriyor. Unutmayın!

TWiTTER: @MAHİROGLU5454

MAİL: OMERMAHİROGLU5454@GMAİL.COM