Mevcut eğitim sisteminin çocukların soru sormasını engellediğine, onların soru sorma mekanizmalarını kilitlediğine dikkat çeken Tuğba Çoskuner, 'Bir çocuğun aklına gelen her soru aslında güçlü bir ışık yayan ateş böceğidir. Çocuklarıma, öğrencilerime o ateş böceklerine sahip çıkmalarını, karanlıkta onlara yön verecek olan ışığın o sorulardan kaynaklandığını söylerim. Söylenmesi de gerekiyor aslında. Çocukların soru sorması lazım, çocuklar onlar için her şeyin önceden belirlendiği, talep etmedikleri bilgileri, talep etmedikleri şekilde ve kişiden zorla öğrenmek durumunda kaldıklarında kilitleniyorlar, bir daha soru soramıyorlar.' dedi.

'Öğrenci temelli müfredat'

Eğitimcilere öğrenci temelli bir müfredat oluşturmaları konusunda tavsiyede bulunan Tuğba Coşkuner, '2 haftada bir de olsa öğrenci temelli bir müfredat oluşturulmasından yanayım. Bırakın öğrenciler belirlesin o müfredatı, öğrenciler esas alınarak belirlensin. Zorla öğretimin olmadığı, serbest hayal gücü ve yapılandırılmamış oyunların olduğu bir müfredat.' ifadesinde bulundu.

'Sekizin sınıfa kadar çok kötüydüm'

Öğrencilerin derslerde kötü olmasının arkasında öğrenme yöntemlerinin es geçilmesi ve öğrencinin bunu keşfedememesinin yattığını öne süren Tuğba Coşkuner, 'Ben sekizinci sınıfa kadar çok kötüydüm. Yapamıyordum, birisi bana anlattığında dikkatim dağılıyor, o kişiye odaklanamıyordum. Ancak daha sonra kendi öğrenme yöntemimi keşfettim. Yazılı kaynaklar ile öğrenebiliyordum. Yapılması gereken sadece öğrencinin öğrenme yöntemine odaklanmak.' tavsiyesinde bulundu.

Söyleşinin ardından Tuğba Coşkuner, Cezve Yayınları standında okurları ile imza etkinliğinde buluştu.