Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs neden en çok Ata sporumuz yağlı güreşi vurdu. Yada şöyle mi demeliyiz; sanki koronavirüsten önce Ata sporumuz yağlı güreşe çok mu önem veriliyordu ki, tek suçlu koronavirüs oldu.

Koronadan önce pehlivanlarımız, cazgırlarımız ve davul zurna ekibimiz korunup kollanıp gözetiliyor, hayatlarını idame ettirmeleri ve Ata sporumuzu ayakta tuta bilmeleri için her türlü olanak sağlanıyordu da, bir 1.5 yıldır koronavirüs engeline mi takıldı?

Yok yok hiç koronavirüsü filan bahane etmeyin. Ata sporumuz yağlı güreş hiçbir zaman hak ettiği değeri görmedi. Toplantı üstüne toplantı. Sonuç en güzel, en lüks otellerde yenildi içildi hiçbir karar, hiçbir sonuç alınamadı. Bir sonraki yapılacak toplantıya, pardon bir sonraki zevki sefaya kaldı.

Ne yapmalı, ne yapmalı ki Ata sporumuz, Ata yadigarmınız, Ata mirasımıza sahip çıkılsın. Hangi tepkiyi, hangi yazıyı, hangi sözü söylemeli, hangi merciye baş vurulmalı ki futbol gibi, karate gibi, basket bol gibi, minder güreşi gibi vb. spor branşları gibi Ata sporumuza yağlı güreşimize sahip çıkılsın, yada sahip çıkılmak zorunda kalınsın.

Etkili, yetkili, söz sahibi, konunun ehli hiç kimse neden elini taşın altına koymuyor, neden doğruları, olması gerekenleri, olmayanları, oldurmayanları söylemiyor, yazmıyor, duyurmuyor...

Yağlı güreşimize bu düşmanlık, bu duymazlık, bu umursamazlık niye değişsin kardeşim görevini yapmayan yapamayan yöneticiler değiştirilmiyorsa, bu görevi daha iyi yapabilecek olanlar bu yöneticilerin karşısına rakip çıksın, söz versin yapılabilecek ne varsa hangi yol varsa biz yapacağız desin.

Tüm camia bir olup o kişilerin adını duyuralım. Ayrılsın kardeşim, gerekirse minder güreşi ile yağlı güreş bir birinden ayrılsın ki; herkes gönül verdiği camiaya hizmet etsin. Taşın altına elini değil, gövdesini koysun. Toplantılar gerçekci olsun, sonuca varsın, çözüm olsun...

Çözülmeyen, çözülemeyen sorun camiaya amasız, lakinsiz söylensin. Çıksın artık sıyrılsın peygamber sporumuz sezonluk etkinlik görüntüsünden olmazsa olmazımız olsun yağlı güreşimiz, tarih mirasımız dünyaya, yedi düvele korku salan pehlivanlarımız, siyasilerimiz, milletimiz bizlere Avrupa'dan, uzak doğudan gelen tüm sporlara sımsıkı sarıldık, sahip çıktık.

Dünyanın en eski sporu peygamber, Ata ve dede yadigarı yağlı güreşimizi sahipsiz bıraktık. Bir tarih yok olup gidiyor ve buna hiç kimse etkisi, yetkisi olan hiç kimse dur demiyor. Yazık bize, yazık tarihimize, yazık yedi düvele nam salmış babayigit pehlivanlarımıza.

Dünya 50 bin, 60 bin, 70 bin seyirci ile futbol oynatmaya çözüm ararken, bizler bırakın seyircili seyircisiz güreşe bile çözüm bulamıyoruz. İtalya da uluslar arası güreş turnuvası düzenlenebiliyor.

Türkiye'de Ata sporumuz yağlı güreş yapılamıyor, bize artık içi boş toplantılardan bahsetmeyin. Sonuç, sonuç özledik kardeşim. Yağ kokan, ter kokan çimenleri kulakları çınlatan cazgırlarımızın manilerini, davul zurna ekibimizin cenk havası çalışını, saha hakemlerinin düdük seslerini, seyircimizin ıslık seslerini özledik. Eli bol, gönlü bol ağalarımızın yiğitlerimize ekstra hediye ettiği ödüllerin anonsunu özledik. Biz Ata sporumuz yağlı güreşin koçyiğitlerini, sahada yiğitce kapışmasını özledik.

Tabiri caizse depremde göçük altında kalan bir deprem zede gibi imdat kurtarın bizi diyoruz. Lakin arama kurtarma timinin sesimi duyan var mı, sözünü duyamıyoruz. Çok mu derinde kaldık kulaklarımız mı sağır oldu duyamıyoruz. Koca bir tarih göçük altında kaldı. Sesimizi duyan yok mu...