Bu soru ilk bakışta çoğumuz tarafından sorulsa da, yapay zekanın iş dünyasındaki etkileri geniş bir açıdan ele alınmalıdır. Bildiğimiz gibi yeni bir teknoloji önce korku ve endişe yaratsa da, sonrasında getirmiş olduğu katkılar sayesinde yepyeni meslekler ve iş alanları doğuracaktır.
Yapay zekanın iş dünyası üzerindeki etkisi geniş bir bağlamda ele alınmalı. Tüm yeni teknolojiler önce korku uyandırır, sonra tamamen yeni mesleklere ve çalışma alanlarına yol açar. Teknolojinin tarihsel sürecine bakacak olursak, sanayi devriminde makineler insan emeğini yok etmedi, tersine üretimi artırarak yeni uzmanlıkları beraberinde getirdi. Benzer şekilde bazı iş kollarını ortadan kaldırmak yerine işleri kolaylaştırıcı bir rol oynadı ve yeni meslek dallarının doğmasını sağladı, bunlara örnek olarak sosyal medya uzmanlarını, e-ticaret girişimcilerini ve veri analistlerini verebiliriz.
Yapay zekâ bugün bizi aynı ikilemde bırakıyor. Bu işlerin bir kısmı, özellikle veri girişi, raporlama, basit analiz işlemleri ve müşteri hizmetlerinde tekrarlama işleri, yapay zekâ tarafından devralınacak. Elbette, bu mesleklerden bazıları ortadan kalkacak. Ancak karşılığında veri bilimi, yapay zekâ etiği uzmanlığı, insan-makine iş birliği tasarımı ve yaratıcı endüstriler ve beraberinde içerik yönetimi gibi tamamen yeni kariyerler ortaya çıkacaktır.
Asıl soru, bu değişime ne kadar hazır olduğumuz. Yapay zekâdan korkmak yerine, onunla çalışmayı öğrenmemiz gerekiyor. Yapay zekaya adaptasyon süreci gerek günlük hayat gerekse iş hayatı açısından büyük önem taşımaktadır. Bu sürece ne kadar hızlı ve etkin adapte olursak yapay zekanın imkanlarından o kadar fazla faydalanmış oluruz. Dolayısıyla teknolojinin insan hayatını kolaylaştıran yönünü kendi lehimize çevirmiş oluruz.
Sonuç olarak, yapay zekâ, işimizi elimizden almaktan çok, iş yapış biçimlerimizi köklü bir şekilde iyi yöne dönüştürecektir. İnsan zekâsı ile yapay zekânın birlikte üreteceği değer, tek başına hiçbirimizin yapamayacağı kadar büyük ve güçlü olacaktır. Bu dönüşümün kazananları, değişime karşı çıkanlar değil, değişimi yönlendirenler olacaktır.