AK Parti 5. Olağan Kongresi’ni yaptı. AK Parti’nin bu güne kadar olan kongreleri hep Türkiye’nin yaşadığı “zorluklara” ve “sıkıntılara” denk geldi.

AK Parti 12 Ekim 2003 yılında ilk olağan kongresini yaparken Türkiye, “Irak savaşı” ve “ekonomik zorluklarla” boğuşuyordu.

2007 yılında yapılan kongre sürecinde ise gündemde “e- muhtıra” ve sonrası gelişen “parti kapatma davası “ vardı.

2009 Kongresi’nde ise “küresel ekonomik krizin” Türkiye’yi etkilememesi için AK Parti iktidarı mücadele veriyordu.

2012 Kongresi’nde, AK Parti “yeni bir Türkiye ihtiyacını” dile getirerek vizyonunu cumhuriyetin 100. yılı olan 2023 yılı hedefli belirledi.

AK Parti, bu hamlesi sonrası bütün “eski Türkiye’nin aktörlerini” birleşmiş olarak karşısında buldu.

AK Parti sürekli olarak kendisini, kadrolarını ve vizyonunu yenileyerek Türkiye’nin bu zor süreçleri “hasarsız” atlatarak “yoluna devam etmesini” sağladı.

5. Kongre öncesi de Türkiye çok zor bir süreçten geçiyor. 7 Haziran sonrası sandıktan tek başına bir iktidar çıkmaması üzerine Türkiye’nin “bütün karanlık güçleri” ortaya çıktı.

Bu karanlık güçler, ülkemizin bütün “zenginliklerine”, “kazanımlarımıza” ve “geleceğimize” saldırıyorlar.

Türkiye’yi “siyasi” ve “ekonomik krizlere” sokmak için gayret sarf ediyorlar.

AK Parti, 5. Olağan Kongresi’nde hem demokrasi, hem özgürlük hem de güvenlik diyerek bu karanlık güçlere “rest” çekti.

Kadrolarını, vizyonunu ve söylemini revize ederek bu güçler karşısında “dimdik” duracağını ilan etti.

AK Parti Genel Başkan’ı ve Başbakan Davutoğlu, yaşanan terör saldırılarını karşısında kamu düzeninin sonuna kadar sağlanacağını belirtirken “demokrasi” ve “özgürlüklerden” ise asla taviz vermeyeceklerini söyledi.

Davutoğlu’nun, Türkiye’nin Türkler kadar Kürtler ve Alevleri’nde “ortak vatanı” olduğunu ifade etmesi milli birliğimizin güçlenmesi açısından önemli olduğu kadar muhafazakâr bir partinin Alevilerle birlikte yeni bir Türkiye inşa etme arzusunu ortaya koyması da Yeni Türkiye adına güçlü bir “ümit” doğmasına neden oldu.

AK Parti, “Siyasi Erdem Yönetim Kurulu” kurarak uzun iktidar sürecinin partililerini yozlaştırmasının önüne geçti.

AK Parti genel merkezi artık bu kurulla bütün parti kadrolarını, teşkilatlarını, belediye başkanları ve milletvekillerini ahlak ve siyaset felsefesine uyup-uymadıkları yönünden takip edecek.

Yine “insan haklarından sorumlu genel başkan yardımcılığı” kurması ile AK Parti, otoriterleştiği iddialarına da net bir yanıt vermiş oldu.

“Şehir, çevre ve kültür işlerinden sorumlu genel başkan yardımcılığı” görevinin ihtisas edilmesi ile büyüme ve medeniyet hamlelerinin artarak devam edeceği mesajı verildi.

Parti yönetiminin üçte ikisini değiştirerek 35 “yeni isme” yer veren AK Parti, 1 Kasım seçimlerine kadrolarını yenileyerek giriyor.

AK Partililer, 12 Ekim 2002 yılında ki ilk kongrelerinde olduğu gibi yine aynı şevkle ve tek başına iktidar olma iddiası ile “yeniden Bismillah” diyorlar.

ÜSTÜN GENEL BAŞKAN YARDIMCISI OLABİLİR

AK Parti’nin yenilenen kadrosu içinde eski Sakarya Milletvekili ve TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyon Başkan’ı Ayhan Sefer Üstün’de kendisine yer buldu.

Üstün’ün 50 kişilik parti “MKYK’sine” ve “Davutoğlu’nun A takımına” girmesi Sakarya içinde önemli bir gelişmedir.

MKYK’ye giren Üstün’ün önümüzde ki günlerde parti yönetimine girmesi de söz konusu.

İnsan Hakları İnceleme Komisyon Başkanlığında başarılı olan ve kendisini ispatlayan Üstün’ün “İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı” olması güçlü bir olasılık.

MKYK girmesini bazı AK Partililer, Üstün’ün milletvekilliği adaylığını garantilemesi şeklinde yorumlarken bazıları ise milletvekili adayı gösterilmeyeceğinin işareti olarak görüyorlar.

Üstün, milletvekili olsun veya olmasın MKYK Üyeliğini bir “bakan gücü” ile kullanacak bir isim.

Üstün’ün, İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanlığını bakanlık gibi etkin kullandığına tanıklık ettik.

Üstün’ün MKYK’ye seçilmesi Sakarya içinde bir şans olmuştur.

Üstün MKYK Üyesi olarak, güçlü bir şekilde Sakarya’nın sorunlarını Ankara’da takip edebilecek bir isim.

Ayrıca “siyasi” ve “entelektüel” birikimi ile Üstün’ün, AK Parti’ye verecek çok şeyi var.

Şahsi olarak ben Üstün’ün MKYK’ye gireceğini düşünüyordum.

Üç dönem kuralı nedeniyle 7 Haziran’da milletvekili adayı gösterilmeyen Üstün, AK Parti tek başına iktidar olsaydı Adalet Bakan Yardımcısı olacaktı.

Üstün’ün yolu açık olsun…

Twitter: @huseyinozcelik