7 Haziran seçimleri sonrası sandıktan tek parti iktidarının çıkmaması “eski medya” temsilcilerinin de eski mevzilerinden çıkmasına neden oldu.
Eski medya düzeni temsilcileri, 90’lı yılların “medya-siyaset” ilişkilerindeki, “medyanın belirleyici” pozisyonuna dönmek istiyorlar.
Bu nedenle de 7 Haziran sonrası yayınlarında “taraftarlıkları” ile sınırlı kalmayarak “algı operasyonlarına da” başladılar.
Sistematik olarak “yalan haber” üretiyorlar…
“Gerçeklik kılıfına” soktukları yalan ve manipülatif haberlerle AK Parti iktidarını, mensuplarını ve bu iktidarın beslendiği mütedeyyin ve muhafazakâr cenahı halk nezdinde yıpratmaya çalışıyorlar.
Eskiden olduğu gibi “toplum mühendisliğine” soyunup, siyaseti ve halkı yönetmek istiyorlar.
7 Haziran sonrası oluşan tablodan “güç devşirmeyi” arzuluyorlar.
“Vesayetçi anlayış” ve “28 Şubat Gazeteciliği” özlemleri hiç bitmedi.
Toplumu ve siyaseti “yandaşlık” ve “karşıtlık” üzerinden şekillendirmek istiyorlar.
Ulusalda bu tarz yayıncılığı Doğan Grubu, Paralel Yapı, Cumhuriyet Gazetesi ve Ulusalcı Medya üstlenirken yerelde de bu tür medya ve mensuplarına şahit oluyoruz…
Hangi görüşte olursa olsun, topluma olan biteni “doğru” ve “tarafsız” bir biçimde aktarmakla yükümlü olan ve bir boyutuyla kamu adına işlev gören gazetecilik/habercilik müessesesi 1990’lı ve 2000’li yılların başında gerçek fonksiyonu yerine getirmedi.
Toplum mühendisliğine ve siyaseti yönetmeye soyunan medya; ülkeye, demokrasiye ve millete ciddi zararlar verdi.
Ulusal da olduğu gibi bu dönem de yerel medya siyasetten ve iktidardan beslendi.
“Zayıf koalisyon hükümetleri” döneminde gazeteciler, genel de “siyaseti dizayn” ederken
“28 Şubat sürecinde” Sakarya’da, “asker kıyafeti giyerek”, askerlerle birlikte Kur’an Kursu basan gazetecilere şahit olduk.
28 Şubat’ta alayda ki bazı komutanlardan “emir alan” yerel medyanın bir kısım temsilcileri, “28 Nisan E-Muhtırası” sonrası da Hz. Peygamber Sevgisi ile Kutlu Doğum etkinliğine katılan 3-5 kız çocuğu üzerinden “irtica yaygarası” basarak bu özelliklerini sürdürdüler.
AK Parti iktidarı yıllarında Yeni Türkiye ve Sakarya’nın bütün değer ve kazanımlarına savaş açan bu medya, siyaset üzerinden kurmak istediği baskıyı iş dünyası üzerinde de kurmak istedi.
Muhtemelen reklam sorunu yaşadıkları bir market hakkında “Yılan soktu öldü gibi” yalan haberler yaptıklarına bile tanıklık ettik.
CHP’li bilinmelerine rağmen “meslek hastalığı” nedeniyle işten atılan işçilerin yanında olmak yerine, emekçiyi ezen patron düzeninden yana olan gazeteciler bile gördük.
Entelektüel birikimlerinin yetersizliği nedeniyle Türkiye ve Sakarya’da yaşanan değişimi anlamayan “eski moda” bu gazeteciler her türlü değişime, ilerlemeye ve zenginleşmeye savaş açtılar.
Bir meydan düzenlemesinde uygulanan “mor ışığın”, kadınların iç çamaşırını göstereceğini iddia eden Freudcu yaklaşım sergileyen bu zihniyet eski “TMO silolarının” yıkılıp, kültür merkezi yapılmasına da şiddetle karşı çıktılar.
Yeminli düşmanı oldukları AK Parti’ye oy veren halka, “göbeğini kaşıyan adam” muamelesi yaparlarken niyetlerini “flaş” eden gazetecileri ise tetikçi, yandaş ve havuz medyası diyerek susturmaya çalıştılar.
7 Haziran Seçimleri sonrası ortaya çıkan siyasi tablodan umutlanan bu zihniyet, yavaş yavaş uzun zamandır beklediği eski mevziinden çıkarak yeniden siyaseti, ekonomiyi ve halkı dizayn etmek istiyor.
Unuttukları bir şey var!
Türkiye ve Sakarya’ya artık eski Türkiye ve Sakarya değil.
Demokrasi, özgürlükler, hak ve hürriyetler konusunda büyük bir yol alındı.
Vesayet rejimi geriletildi.
Halk içinde yeni toplumsal sınıflar ve gruplar oluştu.
Halk zenginleşti.
Bütün bu değişimler yaşanırken medya da çok değişti.
Artık Sakarya’da kendisini vesayetçi anlayıştan ve toplumsal mühendislik edasından kurtarmış, seçilmişler ile devlet aygıtı arasına sıkışmamış, habercilik anlayışını patronlarının ekonomik-siyasi çıkarları güdümünden çıkarabilmiş ve en önemlisi de halka doğru, tarafsız ve nitelikli haber veren gazeteciler var.
Sandıktan tek parti iktidarı yerine koalisyonda çıksa asla, eski Türkiye ve Sakarya’ya dönülemez!!!
Eski Türkiye’ye dönülmesine millet müsaade etmez…
