Son bir haftadır “mevsim normallerinin” çok üstünde yağan ve ani bastıran yağışlar Sakarya’da “sel’lere” neden oldu.

Geçtiğimiz hafta Cuma günü Erenler’de (Bekirpaşa) etkili olan sel geçtiğimiz gün de Serdivan ilçesinde etkili oldu.

Metrekareye bir buçuk saat içinde “53 kilogram” yağış düştü.

Bir aylık yağışın dörtte birinin bir buçuk saatte yağması ile Serdivan İlçesinde bulunan Karade taştı.

Karadere’nin taşması ile Aşağıdere Köyü’nde meydana gelen sel de Gülderen Altınbulak adlı bir vatandaşımız “yaşamını” yitirdi.

Serdivan ve Erenler’de etkili olan yağış sonrası yaşanan can kaybının yanı sıra onlarca mahallede sel, maddi zararlara yol açtı.

Aşırı yağışların tarlaları su altında bırakması neticesinde Sakarya Ziraat Odası’nın açıkladığı rakama göre “45 milyon TL” maddi zarar meydana gelirken yüzlerce ev ve iş yeri de kullanılamaz hale geldi.

Geçtiğimiz yıl da aynı şekilde ani bastıran yoğun yağışlar Sakarya’nın altı ilçesinde sele neden olmuş ve bir vatandaşımızda canını kaybetmişti.

Yine mahalleler su altında kalırken tarım arazilerinde de büyük hasarlar meydana gelmişti.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakan’ı Ayşenur İslam’ın girişimleri ile sağlanan 26 milyon kaynakla sel’in “yaraları” kısa sürede sarılmıştı.

Son yaşadığımız sel’in maddi zararları da muhtemelen Bakan İslam ve belediyelerce en kısa zamanda karşılanacak.

Son iki yıldır yaşadığımız seller bir “kader değil”.

Metrekareye bu kadar yoğun miktarda yağış düşmesi, dünyanın neresinde olursa olsun su taşkınlarına yol açar.

Anormal olan ise su taşkınlarının “yıkımlı” ve “ölümlü” sellere dönüşmesi.

Yaşadığımız son sel felaketi ardından Sakarya Su ve Kanalizasyon İdaresi (SASKİ), açık yağmursuyu kanallarının korunması ile ilgili ilçe belediyelerine gerekli tedbir ve tavsiye yazılarını gönderdiğini açıklayarak sel felaketinden isim vermeyerek alt kademe belediyelerini sorumlu tuttu.

Sakarya’da yaşanan sel felaketlerinin nedenleri arasında; dere yataklarına yakın yerleşim birimleri, özellikle kırsal alanda ki yetersiz alt yapı, tarım alanlarında ki su yollarının rant için doldurulması, belediyelerin imar düzenlemelerinde yağmursuyu kanallarını dikkate almama gibi sebepler bulunuyor.

Kısaca sel’lerin yıkıcı olmasında yapılan uygulama hataları etkili.

Meteoroloji uzmanları tarafından Türkiye’nin son yıllarda iklim değiştirerek “tropikal iklim kuşağına” girdiği ileri sürüyor.

Bu iklim kuşağının en önemli özelliklerinden birisi de “aşarı yağışlar”, “hortumlar” ve “sel’ler.”

Yani iki yıldır yaşadığımız selleri bundan sonra artık rutin olarak yaşayacağımız öngörülüyor.

Bu durumda top Büyükşehir Belediyesi ve SASKİ’ye düşüyor.

Artık “eski tas eski hamam” anlayışı ile gidemeyiz.

Büyükşehir belediyesi ve SASKİ yaşanan seller sonrası açıklama yapmak yerine selle ilgili bir “afet” ve “eylem” planı hazırlamalı.

Sakarya’nın deprem gibi artık selle de ilgili bir afet ve tedbir planı olmalı.

Sakarya’nın içme suyu ve alt yapısını sağlayan SASKİ, alt kademe belediyeleri ve kurumları uyarmakla yetinmek yerine denetimlerde yapmalı.

Alt yapıdan sorumlu bir kurum pekala denetimde yapabilir.

Alt kademe belediyeler ve kurumlar, sellere yol açabilecek imar uygulamaları yapıyorsa bu uygulamalar “adli makamlara” taşınmalı.

Dere yatakları ıslah edilmeli.

Yine dere yataklarına yakın kaçak yapılar yıkılmalı.

Su havzaları, dere yatakları, tarım alanları ve afet riski olan bölgelerde “kentsel gelişmeye” izin verilmemelidir.

Büyükşehir Meclisi imarla ilgili gelen talepleri daha titiz incelemeli.

Büyükşehir Belediyesi bünyesinde kurulan “Tarımsal Hizmetler ve Muhtarlık İşleri Dairesi Başkanlığı’na” işlevsellik kazandırarak özellikle kırsal alanlarda ki tarım arazilerinde ki su kanalları ve dere yataklarının korunması ve denetimleri sağlanabilir.

Twitter: @huseyinozcelik