MHP Lideri Devlet Bahçeli bütün koalisyon ve seçim hükümeti tekliflerine, modellerine “kapısını kapatarak”, tek seçenek olarak içerisinde HDP’nin de bulunduğu bir “seçim hükümeti” ile seçimlerin yenilenmesini Türkiye’yi “mahkûm” etti.

Erken seçime karşı çıkan Bahçeli, PKK saldırılarının başlamasından iki gün sonra, ülkenin içinden geçtiği kriz ortamına aldırmadan Kırıkkale`de yaptığı konuşmasında "Erken seçimden korkmuyoruz. Her an seçim olacakmış gibi Kırıkkale`den bugün startı veriyoruz" demişti.

Şehitlerin geldiği dönemde “erken seçim startı” veren tek lider Bahçeli`ydi.
Fakat ne olduysa iki hafta içinde, erken seçim çalışmalarına başlayan Bahçeli gitti, erken seçimi “zehir” gören, kendisi koalisyona karşı çıkmasına rağmen AK Parti ve CHP’yi koalisyona zorlayan, koalisyon yapmayanları ise çıkarcılıkla suçlayan bir Bahçeli geldi.

Son tahlil de her formüle, düşünceye, modele karşı çıkan hem koalisyon kurmaya, hem CHP ile koalisyonda başbakan olmaya, hem erken seçime hem seçim hükümetine hem de azınlık hükümetine karşı çıkan bir MHP var karşımızda.

“1999 seçimlerinde” sağ partilerin mecliste 346 milletvekiline sahip olmasına rağmen Bahçeli, 136 milletvekiline sahip “DSP’ye/sola iktidarı teslim etmişti.”

Sağ partilerin başbakan ol çağrılarına kulak tıkayarak ülkeyi “siyasi” ve “ekonomik”krize” sürüklemişti.

Şimdi de aynı Bahçeli “kendisini kurnaz, halkı saf yerine koyarak”, birkaç puan oy ve milletvekili fazla çıkarmak için ülkeyi yeni bir siyasi krize sürüklüyor.

AK Parti’yi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oluşturması gereken “seçim hükümetine” zorlayarak kendisinin bakan vermediği seçim hükümetinde AK Parti, CHP ve HDP’nin “aynı fotoğrafa” girmesini sağlamayı hedefliyor.

Böylece MHP, AK Parti-CHP ve HDP`nin kuracağı, yasal mecburiyetten kaynaklanan ortak hükümete karşı etkili bir kampanya yürütecek.

Bahçeli, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti`yi, "HDP`yle hükümet oldunuz" diye suçlayarak, milliyetçilerin oyunu almayı hedefliyor.

1999 seçimleri sonrası Yüzde 77’lik sağ temsile rağmen yüzde 23’le solu (DSP) iktidar yapan Bahçeli, “PKK Lideri Öcalan’ın da asılmasını engellemişti.”

Şimdi de terörle etkin mücadele edildiği ve emperyalistler tarafından Suriye’de bir Kürt devleti kurulmasının hesaplarının yapıldığı bir dönem de “HDP’nin 90 günlükte olsa hükümet olmasının yolunu açıyor.”

Yani Bahçeli sayesinde “sırtını PKK`ya yasladığını” söyleyen Figen Yüksekdağ, "PKK sizi tükürüğüyle boğar" diyen Abdullah Zeydan, PKK`nın “savaş mantığından” bahseden Selahattin Demirtaş, terör örgütü PKK`ya “silah taşıyan” Feyyaz Sarıyıldız ve “Öcalan’a serbestlik isteyen” Dilek Öcalan’a bakanlık yolu açılıyor.

HDP ve CHP’nin içinde olacağı bir seçim hükümetinde, AK Parti’nin başlattığı etkili terörle mücadelenin önü kesilecek.

PKK daha da “kuduracak.”

Terörle mücadele eden askerin ve polisin “eli kolu” bağlanacak.

Bahçeli’nin yaptığını HDP bile başaramadı.

Bahçeli’nin bu hesabı tutar mı? Asla tutmaz.

Her şey gözlerimizin önünde oldu. Halkı saf, kendini kurnaz yerine koyan Bahçeli’nin “tilki hesabı” diye nitelendirilebilecek stratejisi milletten dönecektir!

Kaybeden Türkiye ve MHP olacaktır.

Solu iktidar yapan, Apo’yu idamdan kurtaran, 22 bankanın batmasına göz yumup ülkenin soyulmasına neden olan, milli hassasiyete sahip ve dindar olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ağza alınmayacak hakaretlerde bulunup ABD’nin gönderdiği tahsilat memuru Kemal Derviş’le kol kola yürüyen Bahçeli şimdi de HDP kanalıyla PKK’nın hükümette temsil edilmesinin yolunu açıyor.

“Tarih, millet ve ülkücüler Bahçeli’yi affetmeyecektir.”

Bir söz de Sakarya MHP Milletvekili Zihni Açba’ya;

MHP Sakarya Milletvekili Zihni Açba’da, lideri Bahçeli gibi her ağzını açtığında “şedit bir dille” Sakaryalının yüzde 70 destekle Cumhurbaşkanı seçtiği Erdoğan ve AK Parti’ye saldırıyor.

Ağza alınmayacak hakaretleri peşi sıra sıralıyor. Erdoğan ve AK Parti’yi yolsuzlukla suçluyor.

Açba, Erdoğan ve AK Parti’yi hırsızlıkla suçlamak yerine önce partisinin de iktidar ortağı olduğu “ANASOL-M iktidarının” yaptığı yolsuzlukların hesabını Sakaryalıya vermeli.

ANASOL-M iktidarında, “MHP’li Bayındırlık ve İskân Bakan’ı Koray Aydın’a” istinat edilen yolsuzlukları Sakaryalı henüz unutmadı.

Milyonlarca TL’ye maâl olan ve “CTP boruyla” yapıldığı için “kanserojen riski taşıyan” 3. İsale Hattı’nı, Sakarya’ya MHP’li Bayındırlık ve İskan Bakanlığı yaptırmadı mı?

Kanserojen riski taşıdığı için bu hat yerine yine milyonlar harcanarak çelikten 4. İsale Hattı inşa edilmedi mi?

Camili, Korucuk ve Karaman’da “MHP’li müteahhitler” tarafından başlangıcı ve sonu olmayıp, yarım bırakılan kilometrelerce kanalizasyon hatlarına Açba ne cevap verecek?

Kalıcı konutların birçoğunun MHP’li müteahhitler tarafından “yarım yamalak” teslim edildiğini Açba bilmiyor mu?

Yine MHP’li Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’nın eliyle deprem sonrası yapılan Sakarya’nın tüm alt ve üst yapısı, işlemediğinden tekrar yapılmadı mı?

Deprem sonrası sıfırdan yapılan Sakarya’nın her sokağı, “hatalı uygulamalar” nedeniyle tekrar elden geçirilmedi mi?

Deprem’de yerle bir olan “Serdivan’ı deprem ödeneğinden mahrum ederek”, Serdivanlının 40 milyon TL’sini deprem de tek çatlak olmayan MHP’li Ferizli Belediyesi’ne “peşkeş çekilmesini” Açba unutmuş olmamalı?

O dönem sürekli yolsuzluk iddiaları ile gündeme gelen MHP’li Ferizli Belediyesi’nin rant için “camii arsasını sattığını” Sakaryalı unuttu mu?

Açba sakın Aydın, Yüce Divan’da aklandı şeklinde bir savunmaya girmesin.

Koray Aydın, Sakarya’da ki yolsuzluk iddialarının yer aldığı dosyadan 4’e 3 “oy çokluğu” ile yani bir oy fazlayla suçsuz bulundu.

Koray Aydın’ın Yüce Divan’da aklandığını düşünen Açba, 17-25 Aralık yolsuzluk iddiaları hakkında bağımsız Türk Yargısının verdiği berat kararlarından habersiz mi?

Twitter: @huseyinozcelik