Bu akşam, Anadolu Ajansı Genel Müdürü Kemal Öztürk’ün ‘Yeni Ortadoğu, Yeni Türkiye, Yeni Medya’ konferansını izlemeye giderken bu kadar etkileneceğimi hiç tahmin etmemiştim...

Sakarya Büyükşehir Belediyesi Kültür Sanat Etkinlikleri kapsamında Adapazarı AKM’de düzenlenen konferansa katılım tahminimin çok üstündeydi. Ancak basınımızın “güzide” temsilcilerinin çoğunun katılmaması beni hayretler içinde bıraktı.

Meslektaşlarımın ilgisizliğini başka bir yazının ana konusu yapmak üzere şimdilik pas geçiyorum.

Anadolu Ajansı Genel Müdürü Kemal Öztürk 1969 doğumlu ve Sakaryalı. İlk orta ve lise hayatını Adapazarı’nda tamamladıktan sonra İstanbul’a göç etmiş ve orada hayatını devam ettirmiş.

Öztürk, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’ni bitirmiş. “Ben iletişim mezunuyum, işlem tamamdır” deyip de işi “tadında” bırakmış mı?

Hayır bırakmamış...

1990’da bir çok dergide makaleler yazmış, 1995 yılında da profesyonel gazeteciliğe ilk adımını atmış. “Gazeteci de oldum, artık buradan yürürüm” diye de içinden geçirmemiş Kemal Öztürk...

TV haberciliği, belgesel yönetmenliği yapmış. Belgeselleri pek çok yabancı TV’lerde gösterilmiş. 2003’te TBMM Başkanı İletişim Danışmanlığı görevini de aradan çıkardıktan sonra devam etmiş ve 2005’te TBMM Başkanı Başdanışmanlığı görevine layık görülmüş. “Bu kadar kariyer yeter” diyerek hedefini sınırlamayan Öztürk daha sonra o yıllarda Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan’ın Basın Danışmanlığı görevine getirilmiş.

Hemen hemen hepimiz “bu kariyerden iyisi Şam’da kayısı” diye düşünürken Ağustos 2011’de Anadolu Ajansı Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdür olarak göreve başlamış.

* * *

İşte bu görev tam anlamıyla Öztürk’ün “sahaya” indiği görev olmuş.

Daha 4 yıl önceye kadar “esamisi” bile okunmayan Anadolu Ajansı, Kemal Öztürk’ün göreve başlamasıyla kelimenin tam anlamıyla şahlanmış!

Dünya’da ve özellikle Osmanlı’nın 400 yıl hüküm sürdüğü Ortadoğu ve Balkanlar’da adı sanı duyulmayan Anadolu Ajansı’nı 4 yıl gibi kısa bir zamanda dünya devlerinin ligine yükseltmeyi başarmış bir isimden bahsediyoruz. Sakaryalı olması bize ayrı bir gurur veriyor ki buna da hakkımız var.

Öztürk’ün AKM’de verdiği konferansta kullandığı dil hem etkileyici hem de çok yalındı. Anadolu Ajansı’nın çok değil 4 yıl önceki ve bugünkü durumunu rakamlarla ve grafiklerle anlatırken inanın ilkokul çağındaki bir çocuğun bile anlayacağı üslubuyla salondaki herkesi kendisine hayran bıraktı...

Anadolu Ajansı’nın kuruluş hikayesi de oldukça ilginç!

İstanbul`un 16 Mart 1920`de işgali üzerine milli mücadeleye katılmak üzere eşi Adnan Adıvar`la birlikte Anadolu`ya geçen Halide Edip, Geyve`de Yunus Nadi ile buluştu. Tren istasyonunda verilen mola sırasında bu iki aydın, “İstiklal mücadelesinin bütün dünyaya duyurulması” amacıyla “Ankara`ya gider gitmez bir ajans teşkilatı” kurulmasını görüştüler. Bu görüşmeden yaklaşık 20 gün sonra 6 Nisan 1920’de de Anadolu Ajansı kurulmuş oldu.

Anadolu Ajansı’nın “fikir tohumlarının” Geyve’de atılmış olması da bir Sakaryalı olarak gurur verici bir olay. Şahsen bu anektodu yeni öğrenmiş olmam kendi adıma “utanç verici” olsa da paylaşmaktan kendimi alamıyorum...

* * *

Anadolu Ajansı Genel Müdürü Kemal Öztürk AKM’de verdiği konferansta çok önemli bilgileri ve gelişmeleri de salondakilerle paylaştı. Anadolu Ajansı’nın 2011 yılında dünya haber ajansları arasında herhangi bir sıralamada olmadığını, ilk 100 içinde bırakın ilk 10’u, ilk 20 hatta ilk 30 içinde bile bulunmayışının Türkiye açısından ne kadar kötü sonuçlar doğurduğunu anlatırken bildiğimizi sandığımız pek çok şeyin aslında ne kadar yüzeysel ve küçük olduğunu da bize göstermiş oldu.

2011 yılında neredeyse “yok” durumundaki Anadolu Ajansını dört yıl gibi kısa bir sürede dünyanın ilk 8 haber ajansı arasına sokan Kemal Öztürk’ün başarısını bir yazıyla anlatabilecek entelektüel seviyeye maalesef sahip değilim.

Ancak Öztürk’ün Anadolu Ajansı’nı, tek dilli yayından bugün 8 dilde yayın yapar hale getiren başarısını kimsenin görmezden gelmesine de gönlüm razı olmaz. Görünen o ki bugün dünya devleriyle yarışan Bir Anadolu Ajansı var. Bu haber ajansı Ortadoğu, Balkanlar ve Avrupa’da artık çok güçlü bir biçimde çalışıyor ve teşkilatlanıyor. Arnavutluk’tan Tunus’a, Kosova’dan Ruya’ya, Mısır’a kadar bürolar açıyor ve 60 etnik kimlikten yaklaşık 2500 çalışanıyla Türkiye’ye büyük bir hizmet veriyor. Bir zamanlar Osmanlı’nın dalgalandırdığı bayrağı bugün Anadolu Ajansı bambaşka bir misyonla o topraklar üzerinde “yeniden” dalgalandırıyor.

Bu başarının arkasındaki isim kuşkusuz Kemal Öztürk ve onun seçtiği kadrolardır.

Bir ülke için “güçlü” bir haber ajansının ne demek olduğunu en acı tecrübeyle “Gezi olaylarında” gördük. CNN’in kesintisiz günler boyunca “taraflı” yayınını bizimle birlikte tüm dünya izledi. Manipüle edilmiş görüntü ve videolarla tüm dünya üzerinde Türkiye için sessiz ama “acımasız” algı operasyonu yapılmaya çalışıldı.

Artık dünyanın en iyi haber ajanslarıyla yani Reuters, AP, AFP ile yarışan hatta onları geçebilen bir haber ajansımız var. Güçlü bir Anadolu Ajansı, Türkiye’nin dış politikadaki etkisini de katlayacaktır.

Anadolu Ajansı’nı 4 yıl gibi kısa bir zamanda “yok” hükmünden “dünya devi” konumuna getiren Genel Müdür Kemal Öztürk’ün çok daha büyük bir hedefi var. O hedefte Anadolu Ajansı’nı dünyanın en büyük 5 haber ajansından biri yapmak!

Bu hedef gerçekten büyük, hatta devasa...

Anadolu Ajansı’nı 4 yılda bugünlere getiren Kemal Öztürk ve ekibi inanıyorum ki bu hedefine de ulaşacaktır.

Fakat burada küçük bir saptama yapmak istiyorum, Öztürk’ün 2015 yılında milletvekili olacağı son zamanlarda çok sık yazılıp çizilmeye başlandı. Anadolu Ajansı Genel Müdürü Kemal Öztürk eğer “dünyada ilk 5” hedefini koyduysa bu hedefe ulaşmadan milletvekilliğini düşünmemelidir. Ama eğer milletvekili olması daha faydalı olacaksa o zaman en az kendi kadar yetenekli ve belirlenen hedeflere ulaşabilecek birini yerine bırakmalıdır. Kemal Öztürk milletvekilliğini gerçekten düşünüyorsa, tercihini de Ankara’dan değil, memleketi Sakarya’dan yapmalıdır...

İletişim: [email protected] /www.twitter.com/gazetecibo