Geçmiş dönemlerde Sakaryaspor’un bu ligi hak etmediğine dair bir çok yazı yazmıştım. Haftasonu, İstanbul’dan geldiğim Sakaryaspor maçında gördüğüm coşku ve heyecan karşısında bir kez daha Sakaryaspor’un bu liglerde mücadele etmesinin ne büyük bir talihsizlik olduğunu düşündüm.

Maraton tribün bileti tükenmiş...

Kapalı kale arkası büyük oranda dolu...

Numaralı tribünün büyük bir kısmı dolmuş, açık kale arkasının yarısı dolu.

Ve henüz ligin üçüncü haftası.

Üst üste elde edilen galibiyetlerin ardından taraftar şampiyonluğa inanmış ve takıma desteğini arttırmıştı. Statta müthiş bir coşku vardı. İnşallah bu sezon beklenen başarı gelecek.

Bu konuda bir noktayı daha belirtmekte fayda var.

Şampiyonluk için iyi bir takım kurulması gerekiyor. Bu da iyi futbolcuların transfer edilmesi demek.

Haliyle bunun içinde güçlü bir bütçeye ihtiyaç duyuluyor.

Görüldüğü kadarıyla Sakaryaspor yönetimi de kaliteli futbolcuları bünyesine kazandırmış.

Sadece Büyükşehir Belediyesi`nin desteğiyle yola devam etmek zor.

Bu konuda özellikle iş dünyasının da Sakaryaspor’a destek olmasında fayda var.

Aksi takdirde yaşanılan sevinç kısa sürede hüzne dönüşebilir.

SAÜ bu günleri aşacak performans göstermeli

Sakarya Üniversitesi 28 Şubat döneminin en saldırgan kurumları arasında yer alıyordu. SAÜ, 28 Şubat`ta bir üniversite olarak değil sanki bir kışla gibi yönetilmişti.

Çok büyük haksızlıklara imza atılan kurumlardan biri hiç şüphesiz Sakarya Üniversitesi’ydi.

SAÜ’nün bu imajı düzeltmesi hiç de kolay olmadı.

Mevcut Rektör Muzaffer Elmas ve ekibi göreve geldikten sonra, SAÜ’nün bu rezil dönemi geride bırakıp evrensel normlara uygun bir üniversite haline getirilmesi için çok ciddi çalışmalar yapıldı.

Akademik özgürlük anlayışıyla farklı düşüncelerde olup, ehliyet ve liyakat sahibi isimlere SAÜ’nün kapıları açıldı.

Uluslararası kalite ödülü alındı. Ortadoğu enstitüsü gibi bir marka oluşturuldu.

Çok sayıda genç akademisyenin önü açıldı.

Her şey yolunda giderken bu kez 15 Temmuz`un aşağılık darbecileri nedeniyle SAÜ bir kez daha zor günler geçiriyor.

Başta Adil Öksüz olmak üzere birçok FETÖ üyesinin SAÜ’de görev yapması, SAÜ yönetimini karamsarlığa sürükledi.

Geçmiş dönemlerde SAÜ’ye yerleştirilen bu ajanların kurumla ilişkisi kesiliyor. Bunlar doğru adımlar olmakla imajın düzeltilmesi için yeterli olmayabilir.

Bunun için SAÜ yönetimine ve akademik kadroya yeni dönemde çok ciddi görevler düşüyor.

Belki biraz yorulacaklar. Daha fazla üretmek zorunda kalacaklar. Yıllardır üniversitede görev yapan hocalar, okullarına olan sorumlulukları çerçevesinde biraz daha etkin olacaklar.

SAÜ’nün adını daha iyi duyurabilmek ve okulun imajını toparlamak için milli iradeye daha güçlü sahip çıkacaklar...

Ve sonunda inşallah SAÜ adı, yeniden başarılarla anılacak.

Ama şimdi çalışma zamanı...

Twitter: ibrahim Özkahya