Önceki gün Adana’nın Aladağ İlçesinde Süleymancılar diye bilinen dini gruba ait olan öğrenci yurdunda meydana gelen yangında 11 kız öğrenci ve bir eğitmenin yanarak feci şekilde can vermesi üzerine CHP’liler-sol ve komünist gruplar, yangın üzerinden başta Süleymancılar olmak üzere yurt hizmeti veren bütün dini gruplara savaş ilan ettiler. Bu gruplar yangın üzerinden algı operasyonu yaparak, dini grupların yurtlarını güvenlikten uzak ilan ederlerken yine bu yurtlarda çocuklarımızın beyinlerinin yıkanarak yobaz bireyler olarak yetiştirildiği imajını halka yaymaya çalışıyorlar. Hatta işi din düşmanlığına kadar taşıyanlar bile oldu.

Adana’da yangın çıkan ve Süleymancılara olarak bilinen grubun işlettiği yurt; ilk belirlemeler göre yetersiz ve çıkan yangın ile yaşanan can kayıplarının nedeni de bu yetersizlik ve tedbirsizlik. Bu yurt ve yurdu işleten dernek yöneticileri hakkında her türlü yasal işlem ve yaptırımlar uygulanmalıdır. Yurt yöneticileri ve bu yurdu yeterince denetlemeyen kamu görevlileri hukuka hesap vermelidirler. Kusurlarının bedelini de en ağır şekilde ödemeleri gerekir.

Ülkemiz de dini gruplara ait olan yurtlar dahil olmak üzere Çağdaş Yaşama Derneği, Atatürkçü Düşünce Derneği ve kamu ile özel kurumlara ait olan bütün yurtlar güvenlik tedbirleri bakımından sil baştan denetlenmelidir.

Sağlıklı bir denetim yapılması halinde, Adana’da yangın çıkan yurt gibi çok sayıda yurt örneğine rastlanacağını düşünüyorum. Örneğin Sakarya’da özel işletmelere ait depreme dayanıksız öğrenci yurtlarının olduğunu hepimiz biliyoruz. Yine birkaç yıl önce Adana’da ki yurtta çıkan yangının benzeri bir yangın Adapazarı Hızırtepe Mahalesi`nde bulunan Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna ait Murat Soğancıoğlu Kız Yetiştirme Yurdu`nun da çıkmış ve çıkan yangın da 2 kız çocuğumuz yaşamlarını kaybetmişti.

Ülkemizde Süleymancılar diye adlandırılan dini grup, ortaokul ve lise çağlarındaki öğrenciler için açtıkları yurtlarla biliniyorlar. Yine bu gruba ait yüksek öğrenim gençleri içinde çok sayıda yurt bulunmaktadır. Gruba adını veren İslam alimi Süleyman Hilmi Tunahan daha 30 yaşındayken profesör unvanı almış ve aynı zamanda da hukuk fakültesini yüksek dereceyle bitirmiş bir isim. Çok sayıda Kur`an kursu hocası, vaiz ve müftünün yanı sıra Tunahan , kitap yazmaktan çok kitapları yaşayacak "ayaklı kitap" diye tanımladığı talebeler yetiştirmeyi kendisine misyon edinmiştir . Takipçileri de Tunahan’ın bu hedefini kendilerine görev kabul etmişlerdir. 1970’li yıllardan beri de devlet tarafından da resmen tanınmışlardır. Yurtları o dönemden beri devlet denetimindedir. CHP/SHP’nin iktidar oldukları yıllarda da talebe yetiştirdiler.

Osmanlı’nın son dönemi, cumhuriyetin ilk yılları ve günümüzde de maalesef devletin imkânları bütün çocuklarımıza okul ve yurt imkânı sağlamaya yetmiyor. Son yıllarda eğitim kalitesi ve devlet yurtlarının sayısının artmasına rağmen günümüzde de yurt ve okul ihtiyacı oldukça fazla. Ülkemizin bu sorununa yılardır Süleymancılar, dini gruplar ve sol-laik gelenekten gelen Çağdaş Yaşamı Destekleme gibi dernek ve oluşumlar duyarlı davranıp binlerce yurt açtılar. Bu sayesinde milyonlarca Anadolu çocuğu eğitimlerini tamamlayarak iş, meslek ve kariyer sahibi oldular. Bu yurtlar olmasaydı milyonlarca çocuğumuz eğitimsiz kalacaktı.

Fakir Anadolu çocuklarının eğitim almasını birinci öncelikleri haline getiren ve milyonlarca fakir çocuğun eğitim almasını sağlayan Süleymancılar adlı dini grubu, Adana’da ki yurdun yetkilerinin sorumsuzluğu üzerinden suçlamak ve algı operasyonu yapmak büyük bir haksızlıktır. Adana’da ki yurttaki eksiklik o yurdu işleten yönetici ve dernek yönetiminin eksikliğidir. Adana’da ki yangının bir benzeri Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin herhangi bir yurdun da veya kamuya ait bir yurtta da çıkabilirdi.

Öte yandan Adana’da ki yangın üzerinden dini grupların yurt ve eğitim kurumu işletmesi üzerine de bir algı operasyonu yapılmaya çalışılıyor. Dini gruplar yobaz ilan edilerek, yurt ve eğitim kurumları işletmeleri kusur gibi gösterilmeye çalışılıyor. Halbuki dünyanın her yerinde dini grupların yurt ve eğitim hizmeti vermeleri yaygın bir uygulamadır. Örneğin Hıristiyanlık dinine mensup tarikatların ve Papalığın on binlerce eğitim kurumu ve yurdu bulunuyor. Yahudilik dinine mensup dini gruplarında binlerce eğitim kurumu var.

Sonuç olarak Türkiye’de dini veya laik-seküler grupların, özel işletmelerin yurtları olmaya devam edecektir. Ülkemizin bu konuda ihtiyaçları göz önüne alındığında bu yurtların sayısı daha da artmalıdır. Mesele bu grupların yurt açması değil açılan yurtların sağlıklı denetimlerinin yapılmasıdır. Adana’da öğrenci yurdunda çıkan yangında bu açıdan bir milat olmalıdır.

Twitter: @huseyinozcelik