“İslam düşüncesine göre, şehirler, sokak ve evler de O’nu arayan insana göre konumlanır. Çünkü İslam, insana kâinatı kucaklayabilme bakış açısı kazandırır, böylece insan inşa ettiği her şeyde O’nu arar. Bir ev tasarlarken de, evin içi, dışı ve çevresi o bakış açısına göre tasarlanır...”

* * *

Bu cümlelerle başlamıştı Genç Dergisi 2012 yılındaki 74. sayısına.

Derginin aynı sayısında, rahmetli Turgut Cansever’in, İslam mimarisinin bir irade ve kudret sembolü olmadığının önemine değindiği anlatılır. Cansever, sadece İslami durum ve tavırların yansımasını görür. “Ağa Han” ve “Sinan” ödüllü mimarinin filozofu Turgut Cansever, mimarların sadece teknik açıdan değil, İslami tavır ve eylemler konusunda da bilgi ve fikir sahibi olmaları gerektiğini savunur.

* * *

Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu’nun 30 Mart’ta yapılan yerel seçimler öncesinde projelerini kamuoyuyla paylaşırken söylediklerini, yazının en başındaki cümleleri de hatırımızda tutarak yeniden okuyalım isterseniz.

O konuşmasında Toçoğlu Şunları söylemişti:

“Burası bir şehir, burası Sakarya ve biz bir şehir yönetiyoruz. Bizim medeniyetimiz bir şehir medeniyetidir. Medine, Saraybosna, Kahire, Semerkant, Bağdat, İstanbul kadim geleneğimizin özel şehirleridir. Sakaryamız da bir şehirdir ve bizler medeniyetimizden süzülüp gelen bütün ayrıntıları hizmetlerimize yansıtmak için çalıştık. Bu şehirde imar planlarına bağlı kalışımız, sadece depreme hazırlıktan kaynaklanmıyor. Yüksek katlı binalara karşı mesafeli duruşumuz aynı zamanda sahip olduğumuz medeniyet tasavvurumuzla, şehircilik anlayışımızla doğrudan ilişkilidir. Biz Sakarya’nın kendine özgü karakteri olan bir kent olabilmesi için çalışıyoruz” demişti.

* * *

Başkan Toçoğlu bu sözlerine benzer ve bana göre daha da anlamlı konuşmasını 18 Mayıs 2013 tarihinde Ofis Sanat Merkezi’nin açılışında yapmıştı. Toçoğlu o konuşmasında Turgut Cansever’in imar konusundaki hassasiyetine vurgu yaparcasına şu cümleleri özellikle kullanmıştı:

“Platon’un ‘bir şehir kurmak erdemdir’ hükmünü hatırlayacak olursak, biz yerel idarecilerin görevinin, sadece alt yapı ve üst yapı yatırımlarını şehir sakinleriyle buluşturmakla sınırlı olmadığını daha iyi anlarız…”

* * *

Turgut Cansever: “İnsan inşa ettiği her şeyde O’nu arar. Bir ev tasarlarken de, evin içi, dışı ve çevresi o bakış açısına göre tasarlanır...”

Başkan Toçoğlu: “Bizim görevimiz, sadece alt yapı ve üst yapı yatırımlarını şehir sakinleriyle buluşturmak değildir…”

* * *

Biraz yorucu ve uzun bir girişten sonra meramımı anlatmaya çalışayım. Belki benim de çorbada bir tuzum olur kim bilir…

* * *

30 Mart Yerel Seçimleri bitti. Sakarya’da AK Parti kazanmadık belediye bırakmadı. Taraklısından Akyazısına, Arifiyesinden, Hendeğine kadar… Adapazarı ve Büyükşehir’i saymama lüzum var mı bilmem.

Seçimleri kazanan belediye başkanlarının pek çok projesini dinledik, tartıştık “olur olmaz” diye cahil aklımızla fikirler yürütmenin telaşına kapıldık.

Pek çoğu devasa projelerle çıktılar karşımıza. Hepsini gerçekleştirebilirler mi orasını Allah bilir? Ancak belediyelerimizin ve tabii ki başkanlarımızın özellikle gözden kaçırmaması gereken en önemli ve hayati mesele imar meselesidir.

Erenler Belediyesi’ni bu konuda ayrı tutuyorum. Tek başına “kentsel dönüşüme” karar verip tüm baskılara rağmen “belediye olarak” uygulamaya koyması zaten başlı başına bir olay. Bu konuda Başkan Cavit Öztürk’ün yeri elbette ayrı olacaktır.

* * *

Belediyelerin önceliği kesinlikle “imar” olmalıdır. Bir şehri sokağa taşıyacak ve sokakta nefes aldıracak yegane ve en önemli çalışma imar çalışmalarıdır. İmar, bir şehri güzel ve özel kılar. Dokusunu, havasını yaşantısını değiştirir. İçinde yaşadığınız şehre ayrıcalık katar. “İşte benim şehrim” diyebileceğimiz “kendine has” özelliğine kavuşturur.

Kamuoyunda geçici de olsa “hayranlık” uyandıracak projelere belediyelerin ilk aşamada ihtiyacı yoktur. Kaçak yapının önüne geçsin öncelikle.

Belediyeler imara “namus” gibi sahip çıkmalı. Gün gelip emanet koltuk devredilirken “işte benim şehrim” diyebilmeli başkanlar.

Estetiğe önem verilmeli. İmar konusunda hassasiyeti kaybolan şehirler, yaşama sevinçlerini de kaybediyor. Tarihle, kültürle, sanatla ve İslam’la bağı kalmayan birbirinin tıpatıp aynı şehirler, ilçeler, mahalleler toplu konutlar kimse istemiyor artık!

Sokağına çıktığımızda, caddesinde iki dakika yürüyüp havasını ciğerlerimize doldurduğumuzda bizi her defasında büyüleyen sanatla, estetikle ve aşkla yoğrulmuş şehirler istiyoruz…

Tarihin dokusunu ve kokusunu her daim hissettiğimiz, içinde yaşamaktan her gün biraz daha keyif aldığımız, yüksek bir tepeden baktığımızda “yeniden aşık olduğumuz” şehirler bekliyoruz yöneticilerden.

Sakarya’daki belediyeler, Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu’nun şu sözlerini bir kenara not etsinler ve sık sık çıkarıp okusunlar. Mesaj kaygısından uzaklaşarak anlatmak istediğimiz işte tam da bu sözlerdedir…

Burası bir şehir, burası Sakarya ve biz bir şehir yönetiyoruz. Bizim medeniyetimiz bir şehir medeniyetidir. Medine, Saraybosna, Kahire, Semerkant, Bağdat, İstanbul kadim geleneğimizin özel şehirleridir. Sakaryamız da bir şehirdir ve bizler medeniyetimizden süzülüp gelen bütün ayrıntıları hizmetlerimize yansıtmak için çalıştık.”

İletişim: [email protected] /www.twitter.com/gazetecibo