Kişinin yaşadığı coğrafyayı sevmesi, önemsemesi, değer vermesi insani bir haslettir.

Bunun yanında kendi tercihlerimizin dışında gelişen özelliklerimizi, (tıpkı doğduğumuz coğrafya gibi) bir üstünlük olarak görüp ötekini aşağılamak ise sorunludur.

Bu nedenle biz vatanımızı, Türkiye’yi, diğer milletleri değersiz görmeden büyük bir aşkla sevmekteyiz.

Bizim derdimiz önce ülkemize sahip çıkmak ve ardından yeryüzünün selametine uygun işler yapmaktır.

Türkiye’den beni ilgilendirmiyor diyemeyeceğimiz gibi, dünya bizim umurumuzda değil deme hakkına da sahip değiliz.

İmanımızın gereği olarak yeryüzü bizim ilgi alanımızdır.

Aşırı milliyetçi, kavmiyetçi tuzaklara düşmeden sorumluluk bilinci ve ahlaki bir tavırla ülkemize, dünyaya hayırlı işler yapmaya çalışıyoruz.

Türkiye’nin belini kırmaya dönük yürütülen ameliyatlara izin vermemeye çalışıyoruz.

Maalesef biz ülkemizin üzerine titredikçe, Türkiye Türkiye’den yönetilecek dedikçe ülkemize dönük kara propaganda sahipleri farklı planlarıyla üzerimize gelmeye devam ediyorlar.

Biz bu filmi uzun yıllardır izliyoruz. Özellikle son 150 yıldır her türlü sinsi taktikleriyle saldırıyorlar.

Biz bu saldırıları püskürtmek için her cephede yoğun bir şekilde mücadele veriyoruz.

Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın da sıklıkla ifade ettiği gibi bu yol derin mücadeleler gerektiriyor.

Vatanı savunmak böyle bir şey. Türkiye’yi, Anadolu’yu, Şam’ı, Bağdat’ı, Bosna’yı, Ankara’yı savunmak bunu gerektiriyor.

27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat darbeleriyle, 27 Nisan e-muhtırasıyla, gezi darbe girişimiyle, 17-25 aralık komplolarıyla Türkiye’ye kastedenler bu kez 7 haziran seçimleri için yine derin hesaplar içerisindeler.

7 Haziran için gücünü milletten almayanlar, kapalı kapılar ardında hazırlanan planlarını hayata geçirmek istiyorlar.

Bu kez yeni filmin adı Türkiye’yi koalisyona hazırlamak.

Millet olarak koalisyon dönemlerinin ülkemize neler kaybettirdiğini iyi biliyoruz.

Ülkenin tüm kaynaklarını kendi menfaatleri için kullanan baronları…

Gazete manşetleriyle istedikleri bakanı değiştirip, hükümet düşürenleri…

Bir gecede bankaların içini boşaltanları…

Mafya eliyle topluma nizam verenleri…

Kendi vatandaşını düşman görenleri…

Yasaklarla okullara kendi öğrencilerini almayanları…

Kur’an kurslarına zincir vuranları…

Hastane ve ilaç kuyruklarını…

99 depreminde Sakaryalıları kendi kaderine terk edenleri…

Karargahta pişirilen haberleri gazete manşetlerine taşıyanları…

Başbakanları pijamayla karşılayanları…

IMF kapısında para dilenenleri…

Gazze’ye sırt çevirenleri…

Türkiye’yi Tel Aviv’e pazarlayanları…

Kardeşi kardeşe düşman edenleri…

Gençlerin kanı üzerinden siyaset yapanları…

Ve koalisyon dönemlerinde hatırlamak istemediğimiz daha onlarca felaketleri biz iyi biliyoruz.

Hamdolsun her geçen gün gücüne güç katan bir Türkiye’ye kavuşmuşken bu kötü günlere dönmeyi hiçbirimiz istemiyoruz.

Bu yeni ameliyata milletimiz asla izin vermeyecektir.

Türkiye 7 Haziran`da koalisyona değil istikrara evet diyerek tercihini yapacaktır.

Her defasında tercihlerinden ötürü hor görülen Türk halkı, karanlık odakların hazırladığı derin planlara geçit vermeyecektir.

Biz geriye gitmek istemiyoruz.

Biz Türkiye’nin daha da güçlenmesini ve dünyaya nizam vermesini hayal ediyoruz.

Bizim dünyaya daha söyleyecek sözümüz, yapacak çok işimiz var.

Film daha yeni başlıyor.