Cumhuriyetimiz 100 Yaşında!
Bundan tam 100 yıl önce, Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde, işgalden kurtarılarak bağımsızlığını elde eden bir ülkede, egemenliğin kayıtsız şartsız halkın olduğu bir yönetim anlayışıyla, demokratik ve laik bir hukuk devletinin kuruluşu gerçekleşti.


Uzun yıllar savaşlar ve işgaller altında yıkıma uğrayan, kapitalist batı devletleri tarafından sömürgeleştirilerek yer altı ve yer üstü kaynakları talan edilen, halkı yoksulluk ve imkansızlıklar içinde bırakılmış bir ülke; dayanışmanın, kardeşliğin ve fedakarlığın gücüyle ayağa kalkarak kurtuluş mücadelesini zaferle taçlandırdı ve böylece çağdaş cumhuriyete giden yolu da açmış oldu.


Cumhuriyet fikri yoksulluktan refaha, geri kalmışlıktan medeniyete, karanlıktan aydınlığa uzanan zorluklar ve engellerle dolu bir yolculuğun esin kaynağı oldu, yüz yıllardır tebaa olarak görülen bir halkı yurttaş olma temelinde birleştirdi. O yurttaşlık bilincidir ki demokrasi, laiklik, hak ve özgürlükler temelinde yükselen medeniyetin, sökülüp atılması imkansız bir şekilde bu topraklarda kök salmasını sağlayan güç oldu.


Tam da bu nedenle, 100. yılında Cumhuriyeti anlamak ve Cumhuriyet Bayramı’nı coşkuyla kutlamak özel bir anlam ifade etmektedir. Gerçekten de günümüzde yüzleşmek zorunda kaldığımız birçok sorunun çözümünü 100 yıl öncesinin bu büyük atılımında görmek gerekir. 


Bir tek adam sistemi olarak saltanatı tarihe gömen ve egemenliği halka teslim eden Cumhuriyet, yıkıntılar altında kalmış bir ülkeyi baştan yaratarak çağdaş medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarmayı kendine hedef koymuştur.


Başta halk iradesinin temsil edildiği parlamento olmak üzere Anayasa ve yasalarla ilkeleri belirlenmiş kurumların yönetimidir Cumhuriyet. Bağımsız, laik, özerk kurum ve kuruluşların açık ve şeffaf bir şekilde görevlerini yapmalarına imkân tanır. Demokrasinin sadece belirli periyotlarla sandıkta oy kullanmaktan ibaret olmadığı, yurttaşların mesleki, siyasi, kültürel vb. ortak paydalarla bir araya gelerek hak ve özgürlüklerini geliştirdikleri çoğulcu bir demokratik toplumun temelidir.
Hukukun evrensel ilkelerine bağlı, temel hak ve özgürlükleri koruma altına alan anayasal bir düzendir Cumhuriyet. Öyle ki köleliğin, kadınlara oy hakkının tartışıldığı bir dünyada çağını aşmış bir idealdir. 


Kuşkusuz, medeniyetin temel direklerinden biri de bilimdir. Aklın ve bilimin yolunda ilerleyen halklar, tarihlerindeki karanlık dönemleri geride bırakarak çağın ileri toplumları haline gelmiştir. Eleştirel düşünceye dayalı, her türlü hurafeden yakasını sıyırarak, en temelde bilimi kılavuz edinen Cumhuriyetin vazgeçilmez ilkelerinden birinin laiklik olması boşuna değildir. Çünkü laiklik anlayışı, afetlerle mücadeleden tutun da ekonomik, politik, kültürel sorunlara kadar, önüne çıkan engelleri ilahi bir gücün çözmesini bekleyen kaderci bir toplumun yerine, sorunlarını bilimin ışığıyla çözüme kavuşturan gelişmiş bir topluma erişmenin kaynağıdır.


Hiç şüphe yok ki Cumhuriyetin kazanımları ve o kazanımların değeri üzerine daha çok söz söylemek mümkündür. Kimsesizlerin kimsesi Cumhuriyet, yarattığı fırsat eşitliğiyle bugüne kadar kaderine terk edilmiş milyonların hayatını değiştirmiştir. Ancak toplumların geliştirdiği tüm kurumsal yapılar gibi Cumhuriyet de kendinden menkul, kendi kendine varlığını sürdüren statik bir yapı değil, değişen, dönüşen bir organizmadır. Onu var eden de geliştiren de ve ne yazık ki çürüten de insan faktörüdür. 


Biz inşaat mühendisleri olarak, Cumhuriyetin yetiştirdiği, eli kalem tutan, toplumun aydın kesimi sıfatıyla, ülkemizin sahip olduğu bu hazinenin kıymetini çok iyi bildiğimiz gibi onun karşısında duran karanlığın da farkındayız. Aslında Cumhuriyetin karşısında olan her türlü fikrin, eylemin ve tutumun, ülkemizin bugüne kadar biriktirdiği tüm değerleri hedef aldığı kadar aydınlık geleceğimize de yönelen bir karşı duruş olduğunun bilincindeyiz. 
Demokrasiye, laikliğe, temel hak ve özgürlüklere yönelen her türden müdahalenin özünde Cumhuriyete yönelik bir saldırı olduğunu, bu yüzden de Cumhuriyetin kazanımlarına sıkı sıkıya bağlı kalmanın önemli olduğunu biliyoruz.


Tam da bu sebeple; Anayasa değişikliği ile cumhuriyetin temel dinamikleri olan güçler ayrılığı ilkesinin ilga edilmesine, parlamenter sistemin zayıflatılıp yetkilerin tek bir elde toplanarak ülkenin kaderini belirleyen tüm karar alma süreçlerinin, Cumhuriyetin biriktirdiği deneyimleri taşıyan kurumlardan alınıp bir merkeze teslim edilmesine; ekonomi politikalarının toplumun ihtiyaçlarını esas alan kamucu anlayış yerine rant odaklı ve bir avuç çıkar çevresinin menfaatleri doğrultusunda belirlenmesine, özelleştirme politikalarıyla kamu kaynaklarının tüketilmesi ve kamu hizmetlerinin taşeronlaştırılarak niteliksizleştirilmesine karşı durmak bir yurttaşlık görevidir.


Cumhuriyetin 100. yılında grevlerin yasaklanması, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının fiilen ortadan kaldırılması, farklı düşünen herkesin terörle ilişkilendirilerek tutuklanması, demokratik kitle örgütleri, sendikalar ve meslek örgütlerinin vesayet altına alınması ya da kuruluş amaçlarına uygun çalışmalarının engellenmesi kabul edilemez.


Cumhuriyetin 100. yılında altını çizerek vurgulamak isteriz ki; bizler demokrasiye, laikliğe, hak ve özgürlüklere sahip çıkmaya devam edecek; kentlerimizi, doğamızı, suyumuzu ve orman arazilerimizi yurttaşlarımızın menfaatleri doğrultusunda ranta ve talana karşı savunmakta ısrar edeceğiz. 
Eşit, adil, özgür ve müreffeh bir gelecek umudumuzla; tüm yurttaşlarımızın ve meslektaşlarımızın Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun!