7 Haziran genel seçimlerden aylar evvel “AK partinin söylemi karşılık bulur mu?!” yazımızda, yaklaşan tehlikeye dikkat çekmeye çalışmıştık...

“Yeni Anayasa”, “Başkanlık Sisitemi”, “Çözüm Süreci” vb... gibi genel söylemlerin yeterince bir karşılığının olmadığını, bu söylemlerin halkın zihninde ve kalbinde flu bir resim oluşturduğunu ve halkı içerden kavramayacağını ifade etmiştik. Şeçimden sonra işler daha çetrefilli bir sürece evrildi...

AK parti’nin anlatması gereken konular fazlalaştı.

Defterinde / Ajandasında düzeltmesi gereken meseleler sıkıntı oluşturacak biçimde bir hayli arttı. Şimdilerde bu genel söylemlerin anlamı bir yana, gelinen noktada bunların hangi durumda oldukları, hatırlanmak bile istenmemektedir: “Yeni Anayasa”; rafa kalkmış, “Başkanlık Sistemi”; şimdilik dillendirilmemeye dikkat edilmiş, “Çözüm Süreci” ise; sıkı yönetimlerin yeniden gelmesiyle, kanların akmasıyla gölgede kalmıştır!

AK Parti’nin siyasi müktesebatının heba edilmesi için elden geldiğince mücadele veren unsurlara topu atmak çare gibi görünse de AK Parti’nin kendi içindeki “az gelişmiş” unsurlarını hesaba katmadan meseleyi anlamanın doğru olmayacağı açıktır!

AK Parti’nin seçim öncesi, anlatması /ikna etmesi gereken ilave meselelerin başında ekonomide yaşanan olumsuz gelişmeler gelmektedir. Dolardaki ve Eurodaki dalgalanmalar, nerdeyse “gizli devülasyona” dönüşmüştür. Ekonomideki kötü gidişin nedeni Dünyadaki ekonomik hareketlerin seyrine ne kadar bağlanırsa bağlansın, biz halk (yönetilenler) olarak ikna olmamız zor görünmektedir. “Faiz Lobilerine karşı açılan savaş”, durum itibariyle henüz zaferle sonuçlanmamıştır...

AK Partiye akıl verenlerin en önde gelenlerinden biri, Doların 1 TL’ye karşılık geleceğini TV’lerden parmak sallayarak bas bas bağırmıştı. Tabii ki; siyasette tahminler, değişkenlerin fazla olması dolayısıyla tutmayabilir, akıllı bir insan için yadırganacak şey yoktur fakat aynı zevatın banka hesaplarında TL olmaması, itiraz etmeyi haklı kılacak bir gerekçedir.

Başka konu; ülkede yanan ve ocaklara düşen ateşler, gelen sıkı yönetimler…

AK Parti bu hassas konuda aldığı tavrını, izlediği siyasetini, biz yönetilenlere çok iyi derecede anlatmak durumundadır. Seçim mevzu bahis olduğunda siyasilerin ve partilerin bu tür meseleleri istismar etmeleri engellenemez olduğu ortadadır. Şahinleşme, HDP’nin dışında o bölgede tek yüksek oy alabilen AK Parti’nin başını ağırtacaktır!

Şahin / Güvercin ikilemi, Türkiye’nin genelinde ve bölgede birbiri içine geçen sıkıntılı alanlar ve problemler üreten cendere olarak karşımızda durmaktadır.

AK Parti’nin kabaran sorunların arasında Sakarya’da anlatacağı /anlatması gereken şeylerin başında adaylar, listeler, parti içindeki yanlışlıklar gelmektedir: Aslında Türkiye çapında gösterdiği “yanlış” -“yetersiz” adayların çokluğu, seçimlerde olumsuz netice olarak kendine dönmüştü. Tepkiler ve kırgınlıklar üzerinden meselenin halledilmesi belki herkesin arzusudur fakat öylece kolay değildir.

Sorun daha derinde yatmaktadır. Biz yönetilenleri artık gelişim kurslarındaki beşinci sınıf taktiklerle insanları büyüleyen “üst sınıf siyasetçiler” etkileyememektedir. Pierre Cardin’den ve benzeri markalardan giyinen, halkı sadece oy potansiyeli açısından önemseyen, en önemlisi akçeli işlere bulaşan, mevki makamlar elde eden Beyaz Türkümsülerin ya da ‘AK Türkler’in bizlere söyleyecek sözleri kalmadığını AK Parti’nin kısa zamanda – seçimlere kadar- öğrenmesi lazımdır!

AK Parti’nin Sakarya’da dengesini bozan, onun sağlıklı karar vermesini engelleyen faktörlerinden biri, seçim için ilkeli değil popülist bir anlayışı benimsemesi gerektiği taktiğidir! Sakarya’daki medyada bazı sözcüler / kişiler köşelerinde AK Partiye değişik taktikler vermeye çalışmaktadır. Bunlara göre; “Seçimde AK Partiye oy posansiyeli güçlü insanlar (zengin ve ilkesiz denmek isteniyor) toplanmalı...”

Aslında bu taktik, Sakarya’daki nüfûzlu kuvvetli olanların dolaylı taleplerini gösterir ve zaten Türkiye’de yükselen ırkçılık – asabiyet üzerinden siyaset yapmanın başka biçimidir. Bu ve benzeri akıl vermeler, yol göstermeler, Şark’ın kronik hastalığını iyice kötüye götürmekten başka bir şeye yaramayacaktır...

AK Parti’nin kendi içinde tartıştığı değişim ve temizlik hareketi, biz yönetilenlerin de acil ve ivedi olarak icra edilmesini beklediği bir taleptir fakat AK Parti içinde bazı çok bilmiş aklı hocaları, önderler “Şimdi bunun sırası değil!” diyerek, süreci ertelemekte, AK partiyi bir umut olmaktan çıkarmaktadır!

Hayır!

Değişim olacaksa, temizlik olacaksa tam da seçim öncesi olmalıdır. Bizler AK Parti’den samimiyeti, adaleti, vicdanın sesi olmayı duymadıkça ve bu kararlılığı görmedikçe seçimlerden alınacak netice farklı olmayacaktır. AK Parti’nin kim(ler)i dinlediği ve neye karar verdiği, seçim sonuçlarından okunabilecektir...

Twitter: @servetkzlay