Siyasal eleştiriler ancak güçlü olandan geldiğinde kıymet verilir. Bunun anlaşılır bir tarafı vardır. Zirâ siyaset, belirli bir güçle öne sürülen gerilim ve uzlaşım alanıdır. Güç açısından siyaseti haklı kılan nokta, tam da siyasetin yumuşak karnını oluşturur. Güçlü olmak ve güçlü kalmak için yapılanlar, onun ayaklarına dolanır ve onu yıkan şeye dönüşür…

Bu yüzden iktidar olanlar ve iktidarda kalanlar, kendilerinden aşağı gördüklerini muhatap almaz. Kendilerini iktidara taşıyanları, basamak görür fakat o basamaklar çöktüğünde aşağıya inemezler. Hiçbir siyaset ve güç havada kalmayı sürekli olarak sürdüremediğinden aşağıya inme zorunluluğu duyulur. Siyaset ve güç arasındaki ilişki, seçimle gelen iktidarlar bakımından hep aynı değişmez nitelikler taşır fakat genel olarak bu ilişki, koparılmaz bir bağ ile birbirine kaynaşmıştır.

Ne pahasına olursa olsun ikisi birbirine muhtaçtır. Belki bu sebeple olsa gerek, eskiler siyasete temkinli yaklaşmışlardır. Madem O, toplumsal olanın ayrılmaz ve doğal parçasıdır o hâlde temkin göstermek, mutedil olmak en uygunudur. Öyle ya! Ekonomi-politik ve sosyal bir gücü elde etmek için aşağıda bırakılacak birçok güçsüz yığın gereklidir. Pratik ilimler içinde olmasına rağmen siyaset, ahlâktan değersiz görülmüştür. Aynı şekil teorik ilimlerden de doğası gereği düşük olmasının sebebi budur. Aklın siyasete bazan ihtiyacı vardır fakat siyaset akla zorunlu bir ihtiyaç duyar.

İyi de bütün bunların AK Parti ile alakası ne? Alakası şurada: AK Parti, seçimle gelen her iktidar gibi o eski hatayı tekrarladı. Son seçimlerde göz ardı edilen “güçsüzler” tarafından uyarıldı. Aslında verilen uyarı sadece oy sayısı ile doğru orantılı değildi. Altan alta daha derin mesajları kapsıyordu. Şimdi önümüzde yeni seçim süreci var. İşin ilginç yanı, AK Parti’nin siyasal kaderinin güçsüzlerin algılamalarına, siyasal durumu nasıl okuduklarına kalması. AK Parti, halkın mevcut durumu “güvenlik” ve “istikrar” üzerinden okuduğunu, okuyacağını düşünüyor. Kendilerince yaptırılan anketlerde lehte çıkan yüksek oylar, partide yeniden güç zehirlenmesine yol açtı. Önceki tavırlar (müstağni, mütekebbir..vb) yeniden hortladı…

Demek ki; AK Parti’nin aklını çelen en büyük şeylerden biri, halkın güvenlikten ve istikrardan yana oy kullanmak zorunda kalacağıdır. Gerçekten nerede olursa olsun halk daima güvenlikten ve istikrardan yanadır. İyi, güzel de halkın durumu mutlaka böyle okuyacağı ne malum?! Sonra güvenlik ve istikrarın AK Parti dışında diğer partilere oy veren halk kitlesi gibi anlaşılmayacağı nerden biliniyor?! Bu hesaplarda bir kayma olursa tek başına iktidar olmanın imkânı uzak görülüyor.

AK Parti şayet kendi aklını (politikalarını) çelen hatalar yapmamış olsaydı; birçok ilde olduğu gibi burada da Milletvekili listesi farklı olacaktı. Kendisi için güçlü ve önemli isimleri değil, o kıymet verilmeyen güçsüzler nezdinde karşılık bulan isimler merkeze alınması önemsenecekti...

Eleştirilen bütün noktalar, eksikler, radikal bir şekilde düzeltime uğrayacaktı. Görünen o ki; AK Parti’nin bu konularda bir rahatsızlığı yok. Ne de olsa ona akıl verenler, her şeyi eksiksiz olarak düşünmüştür(!)

AK Parti’nin sıkı sıkıya dinlediği, akıl babalığı yaptığı Gazeteciler, devşirme teorisyenler, onun aklını çelen önemli unsurlardan. Şayet bir başarısızlık ortaya çıkarsa; AK Parti, derdini göz ardı ettiği “güçsüzlere” anlatmaktan önce onlara koşmalıdır. Onlar zaten ortaya çıkan en küçük bir başarısızlıkta sıvışacak, AK Parti o yeterince görmedikleriyle baş başa kalacaktır…

AK Parti 1 kasımda yapılacak seçimlerde tek başına iktidar olamaz ise parçalanmaktan kurtulamayacak durumdadır fakat onu parçalayacak olanlar (bekleyenler), parti sayesinde ve parti içinde yükünü tutmuş olanlardır!

Neticede “güçlülerin” darbesiyle yıkılmış bir iktidar görüntüsü çıkacaktır. Lakin partiyi parçalanması için güçlülerin önüne atanlar, kendilerine güçsüz denilen yığınların kuvvetiyle olacaktır. Her zaman hesabı ödeyen halk olsa bile, halk gücün kendinden mi yoksa başka bir şeyden mi güce dönüştüğünü test etmek ister. Böylelikle hem çıkarır hem de alaşağı eder!

Defalarca yazılarımızda AK parti içinde -Beyaz Türkleri taklid eden- yeni sınıfa “AK Türkler’e” dikkat çekmemiz bundan dolayıydı. Onun yaptığı ve sürdüğü hataları uzun süredir gündeme getirmeye çalışmamız bundan dolayıydı. AK Parti kendi aklını çelen şeyleri görmezse, göreceği tek şey; görmek istemedikleri olacaktır.

Twitter: @servetkzlay