Son seçimlerde AK Parti’nin oy kaybetmesi ve tek başına hükümet kuramaması, “acaba nerede hata yaptık?!” Demeyi, sormayı ve sorgulamayı beraberinde getirdi. Lâkin bu zorunlu duraklama; çok fazla sürmedi, yüzeysel kaldı, gerçekçi bir noktaya taşınmadı. Yani göstermelik oldu. Ciddi manada hiçbir yeni yapılanmaya gidilmedi. Eleştiriler,-ne kadar hüsnü niyetli de olsa, ne kadar yapıcı da olsa- dikkate alınmadı ya da sadece şehirdeki “güçlü”lerden gelen sözlere kulak kabartıldı.

Tabii ki; artık fikrin, eleştirinin gücünün olmadığını görmek zor değildir fakat hele hele bu şehirde iktidar ilşkilerinin dışında kalan her şeyin sadece güçten düştüğünün söylenmesi iyimserlik olur: Fikir ve Eleştiri, Sakarya’da güçten düşüp yaralanmamış, ezilip bitirilmiştir. Siyaset yapma ve üretme biçimi halen kişiler üzerinden, etnik yapılar üzerinden kurulmaya devam eder hâldedir.

AK Parti’nin seçim yenilgisinin ardında Türkiye’deki muhalefetin kaliteli olması, onların doğru siyasi duruşu sergilemiş olması yer almamaktadır. Keşke öyle olsaydı. Yani Türkiye’de siyaset üreterek hükümetleri değiştiren yapıların çıkıyor olması, siyasetin bir umut olarak kaldığını da gösterirdi hiç olmazsa fakat öyle bir muhalefet yok!. AK Parti’nin oylarının düşmesinde, CHP nin bizleri ikna etmesi yatmıyor. Aynı şekilde MHP’nin ve HDP’nin Türkçü/Kürtçü oyları; siyasal bir açılımdan değil tepkiselliğin sonucunda artış göstermişti.

Hâl böyle iken; AK Parti’nin başarısızlığını kendi içinde aramak ve bulmak çokta zor değildir. AK Parti’nin icrâ ettiği işlerde ortaya çıkan yanlışlıklar yani yanlış politikalar ve uygulamalar, halkın büyük ve önemli bir bölümünü tolere ettiği (görmezlikten gelebileceği) pratiklerden oluşuyordu fakat tâ ki bunlardan bazıları halkı küçük ve değersiz görmenin parçaları haline geldiğinde, işler değişti. Halk, AK Parti’nin vesayet rejimiyle olan şavaşını çok iyi anlamıştı; Türkiye’ye nefes aldıran bütün siyasi kararları doğru kodlamıştı.

Ancak kendisine revâ görülen bazı sosyo-ekonomik durumları hiç anlamadı, anlamak istemedi. Emekliler uzun süredir şartların iyileştirilmesini bekliyordu. İşçiler ve memurlar aynı dertten muzdarip söylenip duruyordu. Sesler, kapalı kulaklardan içeriye girmedi (hâlen girmiyor). Milletten sakınılan paralar ve imkânlar, kendisiyle savaşıldığı iddia edilen “faiz lobileri”ne gitti. Yani sözde olmayan paralar, olan Faiz lobilerine gitti.

Milletvekili Listesinde Yazılmayanlar:

AK Parti Sakarya’daki milletvekili kesin listesini Cuma günü kamuoyuna bildirdi, listeler açıklandı. Muhtemelen yerel medyanın çoğu bu listelerin ne kadar hikmetli, isabetli ve güzel hazırlandığına dair görüşler bildirerek bizleri buna ikna edecektir. Lâkin vaziyet hiç de içacıcı görünmüyor: Listelere baktığımızda bazı adayların tıpkı Pi sayısı gibi sabit kaldığına şahit oluyoruz. Kendisinden vazgeçilemezler yine sahnede. Maşallah!

AK Parti Sakarya listesinde en haksızlığa uğrayan kişi Recep Hacıeyüpoğlu oldu. Gerçekten gerek sosyal yönüyle gerekse bürokrasiyi tanıma-bilme ve taşıyabilme yönüyle AK Partiye katkı sağlayabilecek kişiydi; o da çok çalışmasının karşılığı olarak cezalandırıldı, listenin sonuna atıldı!

AK Parti’nin milletvekili listesinde yaptığı en kronik hata şuydu: Kendisi için önemli, “vazgeçilmez” gördüğü kişilerin dışarıda da (halk nezdinde de) aynı ağırlıkta ve aynı anlamda olduğunu zannetti.

Şimdi; listeler ve kişiler hakkında burada yaptığımız değerlendirme, mutlaka şöyle algılanacaktır: Bu adam kim, kimin adamı? Kimin adına yazıyor? Hacıeyüpoğlu’nun mu tetikçisi?!..vb. Siyaseti kirli ilişkiler üzerinden yürütenler, tabii ki öyle düşünecekler.

Akıllarına bu ve benzeri şeyler gelecek. Bu gözle görecekler. Neden öyle görmesinler ki; herkes kendi gözüyle dünyayı görmez mi?! Onların merakını şöyle giderebiliriz; daha önce AK parti hakkında (hiç okunmamış, dikkate alınmamış da olsa) yazdıklarımıza baksınlar. Sanırım yeterli olacaktır.

AK Parti, kasım ayında yapılacak olan seçimleri tam anlamıyla değerlendiremediği için yaklaşan tehlike çanlarını duyamamaktadır. Mesele sadece seçim meselesi olmaktan çıkmıştır. AK Parti’nin kendi siyasi varlığına yönelik bir durum mevzu bahistir. Kaybetmek, sadece kayıp olmayacaktır, siyasi mevcudiyetinin parçalanması kaybolması olacaktır. Hâl böyle iken; AK Parti sorunları yapısal olarak değerlendirmemekte ve yanlış formüle etmektedir. Sorun şahsi olmaktan ve öyle ele alınmaktan uzaktadır fakat tehlike, toplumsal olarak çok yakındadır.

Twitter: @servetkzlay