7 Haziran süreci sonlanır sonlanmaz Sakarya’da AK Parti Gençliğine yönelik bir şeyler konuşmuş ve şu sorunun cevabını aramıştık: ‘Gençlik ne istedi ne buldu?’

O gün de Sakarya’da AK Parti gençliğinin ‘Bir hikâyemiz olsun’ diye yola çıktığını; ancak hizipleşmeler ve siyasi ikbal doyumsuzluklarıyla oburluklarına yenildiklerini ifade etmiştim.

Ne istediklerini anladığımızı fakat ne bulduklarının da gözümüzden kaçmadığını söylemiştik.

Gençlik, propaganda sürecinde popülist algılamalara kapı aralayacak, içinde bulunduğumuz kritik muhtevayı koklayamayan bir siyasi çetele tuttu.

Bunu o günde söyledim bugün de aynı kanaati taşıyorum. AK Gençlikte değişen bir şey olmadığını son olarak hazırlayıp belediyece servis ettikleri ‘Happy Birthday Süleyman Başkan’ kliplerinden anlamak da mümkün.

Şimdi yeniden bir seçime gidiliyor. Ve AK Gençliğe sorulması gereken binlerce sorudan biri de şu: ‘Gençlik 1 Kasım’a giden süreçte neyi, ne kadar değiştirebilecek?’

Belki süreç 7 Haziran’da olduğu gibi uzun tutulmayacak. Programlar çok daha seri ve bir o kadar da kısır ilerleyecek. Merak ettiğim konu: Bu kampanya döneminde nasıl bir yöntem takip edeceksiniz?

‘Orhan Ölmez’le aşk kokan Nisan akşamları’ gibi bir strateji izleyip yeniden milleti birbiriyle mi kaynaştıracaksınız!

Sucuk partileri eşliğinde biraradalık sağlayacak, uygulayacağınız siyasal iletişim manevralarıyla Cem Uzan’ı bile kıskandıracak mısınız?

Ne yapacaksınız?

Yusuf Demir’i gerçekten anlamaya çalışıyorum.

Şöyle iyimser bir tablo ortaya koyabiliyorum: 7 Haziran sürecinde görevi devraldın. Heyecanlıydın. Kanın kaynıyordu. ‘Farklı bir şeyler yapılabilir ve bunu yapabilecek biri varsa o da benim’ dedin.

Kasap Bill gibi gaza geldin! Ve bu gayet normaldi.

Para zaten doğum günlerini gece 00.00 itibariyle kutlamaya başladığınız isimlerden akıyordu! ‘Haydi ortamı biraz daha renklendirelim’ demek çok da bir şey istemek anlamını taşımayacaktı.

İşte burada ‘Ne oldum delisi’ gibi bir hal alındı!

‘Gençlik ne istiyor?’ sorusu sizi aktüel olana, popülerliğini koruyana itti. Aşk kokan konserler serisi bu şekilde ortaya çıktı.

Ardından strateji değişti, yada daha muhafazakar bir kasiste araç askıda kaldı; gıyabi cenaze namazları kılındı. 28 Şubat protestoları yapıldı.

Annesi namaz kılarken bangır bangır müzik dinleyen yaramaz bir gençlik görüntüsü vardı ortada!

Ortaya koyulan her bir öneriyi ‘Ondan da koy be usta’ kabulleniciliğiyle sahiplenmek uygun muydu? Asıl soru bu. Sonuç ne?

Sonuç, tüm bunların Cem Uzanvari işler olduğudur!

‘Ne vereyim abime?’ sorusunun cevabı bu kadar ‘Yap ortaya bir karışık’ olmamalıydı…

Bu kadar alengirli işlere girmeye hiç gerek yoktu! Şimdi yeni bir süreç başladı ve koltuğu oldukça ısıtan bir başkan olarak gençliğin başındasın Yusuf Demir kardeşim.

AK kadınlar gibi rotasını samimiyet üzere kuran, ilkeli ve kucaklayıcı bir seçim için çalışmanız gerektiğine inanıyorum. Ezcümle bunu ifade edeyim.

‘Bırakın bu: Ak genç olmazsam ak bir geleceğim olmaz’ donmuşluğunu. Uzaktan çok obur görünüyorsunuz.

Müslüman bu kadar plan yapmaz. Korkmayın. Taşı sıksanız suyunu çıkarırsınız. Biraz daha fazla ‘Su akar yoluna bulur’ tevekkülü perspektifiyle siyasetinize yön verin.

O yönü inancınız, kararlılığınız ve cesaretinizle yoğurun!

Cem Yılmaz diyor ya: Sizi tanımayan ve dilinizi bilmeyen bir yabancıya kendinizi anlatmak için bu kadar ter dökmeyin.

‘Be tourist’ – yalnızca turist olun!

Ya da neyseniz onu söylemeye devam edin!

Ama şu tavsiyeyi de kenara atmayın: Her şey dallanıp budaklandıkça mükemmelleşecek diye bir kaide yok.

Her iki ucundan da tutulamayan değneklerle işiniz olmasın!

Ve Allah hepinize kolaylık versin…

TWiTTER: @MAHİROGLU5454

MAİL: OMERMAHİROGLU5454@GMAİL.COM