Yeni Sakarya Gazetesi’nin Sakarya’da yaşayan Alevilerle ilgili hazırladığı yazı dizisinde konuşan Ali Duran Uluşan’ın sözleri Alevi – Sünni kardeşliğine örnek gösterilecek nitelikte. İçerdiği barış mesajlarıyla dikkat çeken Uluşan: “İnsanlar Hakka ne kadar aşık olduğumuzu görsün, Peygamberi ne kadar sevdiğimizi görsün, Ali’yi ne kadar sevdiğimizi görsün, ehlibeyti ne kadar sevdiğimizi görsün, Kuran’a ne kadar saygı gösterdiğimizi görsün. Allah’ımız birse, peygamberimiz birse, Kuran’ımız birse, vergi veriyorsak, herkese dostluk elimizi uzatıyorsak niye düşmanlık olsun?”
İŞTE O RÖPORTAJ
Ali Duran Uluşan, “Biz kimseyi yargılamıyoruz, kimse de bizim inancımıza karışmasın. Biz inancımızı, ibadetimizi özgürce yapalım. Biz 72 millete aynı nazarla bakıyoruz, Allah yarattı diye herkese saygımız var, aynı saygıyı biz de bekliyoruz” dedi
ÖNÜMÜZE ENGEL KONDU
Sakarya’da ilk kez Alevi toplumu kendini ifade etme olanağını bu röportajla buluyor, insanların bir birini tanımasına bu röportaj yardımcı olacaktır.
Birbirimizi tanımamız lazım, o yüzden bu geç kalınmış bir röportaj aslında, 15-20 sene evvel, 50 sene evvel olmalıydı bu röportaj. Bu düşmanlıktan insanlar nemalanmamalıydı, üzülerek söylüyorum ki maalesef bu bugüne kadar böyle oldu. İnsanlara dostluk eli uzatılacağı yerde düşmanlık gösterildi, güler yüzün altında farklı bir yüz vardı, Aleviler işlere alınmadı, devlet makamlarına alınmadı, önlerine engeller konuldu, üzücü şeyler bunlar. İnsanlar gelsin görsün, bizim elimize, belimize, dilimize, aşımıza, eşimize sahip olduğumuzu görsün. Hakka ne kadar aşık olduğumuzu görsün, Peygamberi ne kadar sevdiğimizi görsün, Ali’yi ne kadar sevdiğimizi görsün, ehlibeyti ne kadar sevdiğimizi görsün, Kuran’a ne kadar saygı gösterdiğimizi görsün, ibadetimizde 7-8 tane ayet okuduğumuzu, Kuran’la ibadetimize başlayıp Kuran’la bitirdiğimizi görsün, görsün ki insanların farklı düşünceleri de bir şekilde düzelsin.
DEVLETE DÜŞMAN DEĞİLİZ
Aslında sorunun özü tanımak, iletişim ve tanımak aslında önyargıları ve sorunları ortadan kaldıracaktır öyle değil mi?
Evet, bir kere bir tanıyın bizi, güvenilir mi bu insanlar, emanete ihanet ederler mi düşmanlar mı, bu devletten ne istiyorlar, devlete düşmanlar mı bir görsünler. Biz devletten toprak mı istiyoruz? Devletten ayrı bir devlet mi istiyoruz? Hayır, kesinlikle, biz Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşıyız, biz Türk’üz, özbe öz Türk’üz biz. Bunu ispatlamaya da hazırız zaten. Öyleyse bu vatanı biz kurduk, Selçuklu’da biz vardık, Osmanlı’yla biz vardık, Türkiye Cumhuriyeti ile biz vardık, e öyleyse Allah’ımız birse, peygamberimiz birse, Kuran’ımız birse, vergi veriyorsak, herkese dostluk elimizi uzatıyorsak niye düşmanlık olsun?
NEDİR BU KAVGA?
Bu söyledikleriniz pek çok kişiye tanıdık gelecektir…
Yani bu düşmanlığın sebebi ne? Nedir bu kavga? Allah ile kul arasına hiçbir varlık giremez, Allah ile kul arasına her hangi bir insan girerse zaten düzen bozulur, itikat bozulur, iman bozulur, sevgi bozulur, şirk koşmaktır bu, düşmanlıktır bu, şeytana teslim olmaktır. O yüzden biz sadece ehlibeyti, Kuran’da Allah sev dediği için seviyoruz, Peygamber Efendimizin ailesi diye seviyoruz, Peygamber Efendimizi biz Allah’ın nebisi olduğu için seviyoruz ve bugüne kadar Kuran’dan da, ehlibeytten de, peygamberden de vazgeçmedik, bu uğurda da bin 400 seneden beri sopa yiyoruz. Peygamber Efendimizin hadisi var: Gadir-i Hum’da diyor ki ‘Size iki emanet bırakıyorum biri Kur’an biri ehlibeytim’, ikisine de sahip çıkın diye vasiyeti var, e bizde onu yapıyoruz, Peygamberin yaptığını yapmaya çalışıyoruz.
DİN SİYASETE BULAŞMAMALI
Din-siyaset ilişkisini nasıl görüyorsunuz?
Din siyasete bulaşmamalı bence, bulaştığı zaman farklı kelamlar çıkıyor, düşmanlıklar oluşuyor, kötülemeler oluyor, insanlar bir birine düşman oluyor, ne gereği var buna. Allah ile kul arasında bırak insanlar inancını özgürce yaşasın. Ben bu yoldan giderim Allah’a inanırım, sen bu yoldan gidersin Allah’a inanırsın, sonuçta Ankara’ya varacağız da niyet bu.
İBADETLERDE FARK YOK
Aleviliğin kendi içinde ibadet farkı var mı? Ya da böyle bir ayrım var mı?
Asla yok, Hünkâr Hacı Bektaş-ı Veli Bektaşiliğin mimarı… 750 yıl evvel 366 tane dede yetiştirdi ve Balkanlar dâhil İslam’ı yaydı ama gittikleri yere uymak zorundaydılar çünkü insanları örf ve adetlerinden ayıramazsınız. İnsanlar örfü ile âdeti ile dini benimsedi ve harmanlandı. Alevilik tektir ve asla 3-4 tane değildir, öz olarak hizmet var. Mesela bütün Alevilerde zikir vardır, cemlerde bağlak bağlanır, görgü vardır, 12 imam cemi, hızır cemi, ana bacı vardır, imat vardır, sakkacı vardır, çıracı vardır, pir, mürşit, rehber vardır, nagup yanı kurban vardır, bu 12 hizmet bütün Alevilerde var. Ama şekilsel olarak onu dile getirme şekilleri farklı olsa da özü aynıdır. Hepsi bir bütündür. Alevilik müsahiplik, görgü ve düşkünlük sistemi üzerine kuruludur. Bizde oruç tutarız, bizde ibadet yaparız, Allah’a inanırız, Peygamberimize inanırız, Ehlibeyt’e inanırız. Ayrımız gayrımız yok aslında, bizi ayrı gayrı eden dıştaki güçler, birbirimize düşman edenler dışarıdaki insanlar aslında, ülkemizi bölmek isteyenler.
SAKARYALI ALEVİLER KENDİLERİNİ SAKLIYOR
Sakarya’da birçok Alevi olduğunu söyleyen Dede Uluşan, “Yenimahalle’de Ordu menşeili 55 hanemiz var. Adapazarı ve Hendek’in etrafında Alevi olanlar da var ama sayısını bilmiyorum. Yani kendini saklayan Aleviler var” dedi
55 HANE VAR
Sakarya’da kaç Alevi var, bununla ilgili bir sayı mevcut mu elinizde? Bizim burada, yani Yenimahalle’de Ordu menşeili 55 hanemiz var. Adapazarı ve Hendek’in etrafında Alevi olanlar da var ama sayısını bilmiyorum. Yani kendini saklayan Aleviler var, ne kadardır bilmiyorum ama hatırı sayılır bir Alevi kitlesi olduğunu tahmin ediyorum. Yok, böyle bir isteğimiz olmadı ben buna da karşıyım zaten, dernekleşmek, vakıflaşmak, böyle bir kurumsal hale getirmek Alevilikte yanlış, çünkü Alevilik farklı bir şey, dini siyasallaştıramazsın, dini dernekleştiremezsin, dini vakıflaştıramazsın, din Allah ile kul arasındadır, bu böyle kalmalıdır, orijinali ile kalmalıdır. Zaten devlet büyüklerimiz bizim hakkımızı verecektir, bugün olmazsa yarın, kırılacak bu zincir. Şimdi buranın temel bir sorunu var. Burada bir asfalt sorunu var, çamur çorak içerisinde burası, üvey evlat muamelesi görmüş maalesef. Civar köylerin yolları hep asfalt olmuş ama burası maalesef unutulmuş. Alevi diye mi unutuldu veyahut başka sebepten mi unutuldu bilmiyorum günahını almayayım, günahı boynuna olsun bunu düşünenin, ne niyetle asfalt yapmadıklarını bilmiyorum. Mesela kanalizasyon burada dışarda, burada yazın sivrisinekten ve kokudan geçemiyorsun. Bir yağmur yağdığı zaman çamur çoraktan ayakkabını alamıyorsun. Çöp tenekeleri daha yeni konuldu ama çöp toplama sorunu var. Ben samimi olarak söylüyorum, 12 yıldır her seçim öncesi Alevilere hakları verilir, ama seçim biter o da biter. Bir arpa buğday tanesi kadar yol alamadık. Bu zor bir şey değil aslında. Bir gecede onlarca yasa çıkaran hükümet, bunu samimi şekilde masaya yatırır, bu budur der ve onaylar. Bu zor bir şey değil, onlarca kara alınmış Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde ve devlet haksız bulunmuş, para cezaları kesilmiş, bizi, ülkemizi lekeleyen bir sorundan çıkmamız lazım. Devlet tarafından cemevlerimiz resmi olarak tanınmıyor ama gayri resmi olarak burada cem yapıyoruz, ne oldu? Kime sorun oldu? Kime ne kötülük yaptık? Bunun yasal statü altına alınmasının ne zararı olur devlete? Biz Türk’üz, biz Müslümanız, biz saygı gösteriyoruz, biz de saygı istiyoruz, inancından dolayı biz kimseyi yargılamıyoruz, kimse de bizim inancımıza karışmasın. Biz inancımızı, ibadetimizi özgürce yapalım. Biz 72 millete aynı nazarla bakıyoruz, Allah yarattı diye herkese saygımız var, aynı saygıyı biz de bekliyoruz. Hasat kalktığı zaman yılın son aylarında Görgü Cem’i yapılıyor. Görgü Cem’lerinde halk mahkemesi kurulur, alacak alınır, verecek verilir, küsler barıştırılır, topluma yakışmayan insanlar düşkün bırakılır, evine gidilmez, selam verilmez, selamı alınmaz, ticaret yapılmaz. Cem’den sonra oruç tutulur. Tutulan orucun 4 ismi var; 12 İmam Orucu, Muharrem Orucu, Aşur Orucu, Masunlar Orucu. Bu oruç 15 gün boyunca tutulur, güneş doğana kadar yenilir-içilir, Akşam ezanından 5 dakika sonra oruç açılır. Oruç bittikten sonra Kurban kesilir, kurban olarak ise sadece Koç kesilir. Ondan sonra Hızır Cemleri başlar, 14 Şubat’ta 7 gün oruç tutulur. Cem’e katılmak isteyen Dede’den niyaz (İkrar) almak zorundadır, bu niyaz aynı zamanda Cem’e teslim olmak ve Cem’e katıldığının bir ispatı anlamına geliyor. Dede ceme katılmak isteyene ‘Darın divanın kabul olsun, isteklerin hak versin hüü’ cümlesi ile niyaz veriyor. Cem esnasında evli çiftler birbirleri ile Müsahip olabiliyor. Musâhip olmak isteyen kimseler önceden aralarında anlaşmak ve yakın çevrelerinin rızasını almak zorundalar. Sonrasında dedenin huzuruna çıkar ve dileklerini iletirler. Dede her iki aileye de ‘Gözekçi’ duası okur ve 6 ay ile 1 yıl arasında geçen bir gözlem süresi verir. Bu süre sonunda her iki aile de bir birlerine Müsahip olmak isterler ve fikirlerinden caymamışlarsa erkândan geçerler ve dede tarafından Müsahip ilan edilirler. Müsahiplik Alevilikte yol kardeşliği anlamına gelir, kardeşlikten ve kan bağından daha ileridir ve birbirlerinin hem sevabından, hem günahından sorumludurlar. Müsahip olanların 7 göbek soyu birbirleri ile evlenemez. Alevilik inancına göre Hazreti Muhammet (Sallallahu aleyhi ve sellem) ve Hazreti Ali’nin de müsahip olduğuna inanılır. (Yeni Sakarya Gazetesi'nden alınan özel izinle yayınlanmıştır.)BU ZİNCİR KIRILACAK
Sakarya’da yaşayan Aleviler olarak sorunlarınızı, isteklerinizi daha iyi dile getirebilmek için dernekleşmeye ya da vakıflaşmaya gidecek misiniz?
YENİMAHALLE’NİN SORUNU ÇOK
Peki, yerel yönetimlerden bir isteğiniz var mı? Yaşadığınız bölgedeki sorunlar neler?
CEMEVLERİNİN STATÜSÜ
AK Parti hükümeti bugüne kadar Aleviler’in sorunlarını çözmek iddiasıyla 7 çalıştay yaptı, bu çalıştayların Alevileri oyalama taktiği olduğunu söyleyenler de var, sorunları çözeceğine inananlar da, siz nasıl düşünüyorsunuz?
AYNI SAYGIYI BEKLİYORUZ
Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
NASIL İBADET EDİYORLAR?
Alevi Güvenç Abdal Dergâhı ibadeti 3 aşamalı gerçekleşiyor: 1’nci aşama lokma dağıtımı, destur ve akşam duası. 2’nci aşama âşıkların bağlak bağlaması, ehlibeyt ve Kuran-ı Kerim sohbeti. 3’ncü aşama ise Cem.