Sıkça kullandığım ancak kısa süre önce şaşırtıcı bir anlamını öğrendiğim bir kelime ‘slogan.’

Gal dilinde ‘savaş çığlığı’ anlamına geliyormuş. Dikkat çekici veya harekete geçirici eylemlere hizmet ettiğini düşündüğümüz sloganların reel politikte adeta birer savaş çığlığına, asi bir feveranlığa hizmet ettiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Özellikle şu günlerde…

Şöyle bir etrafımıza bakalım. Adeta bir mesaj bombardımanı altındayız. Gözlere, zihinlere ve yüreklere günde onlarca ileti sızdırılmaya çalışılıyor.

Yorulmadan ve usanmadan değerli aday adaylarının radyo programlarında, dergilerde, gazete köşelerinde, sosyal paylaşım sitelerinde yer alan açıklamalarını takip etmeye gayret ediyorum.

Hamamda peştemali giyip; ‘siyasete işte böyle soyundum’ diyen bir zamanların ünlü Adana Bağımsız Milletvekili Adayı Abdurrahman Boztaş’ın edasında bir adaydan söz etmiyoruz. Şükürler olsun!

Yada ‘Biz fırıldak değiliz, bu tekere çomak sokmayın’ tarzı asi sloganları görmüyoruz. Süreç belli bir standart ve kalite dahilinde ilerliyor.

Zaman zaman birer savaş çığlığını andıran açıklamalar, sevindiricidir ki fazla uzamıyor. Bombardımanların artçıları bizleri pek boğmuyor.

Genel tablo itibariyle partilerinin misyon ve vizyonu çerçevesinde hareket etmeye çalışan aday adayları var önümüzde.

Kabul etmeliyim ki sürecin en başından bu yana ‘Çok güzel hareket’ dediğim gelişme sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Az olan değerlidir nede olsa diyerek son olarak keşfettiğim o güzel hareketi paylaşmak istiyorum.

22 ve 23. Dönem AK Parti Sakarya Milletvekili ve 25. Dönem Milletvekili aday adayı Erol Aslan Cebeci’nin Yeni Sakarya Gazetesi’nde yer alan röportajını okudum.

Sayın Cebeci 2011 yılında yeniden aday adayı gösterilmemesinin Abdullah Gül’e olan yakınlığıyla ilintili olup olmadığının sorulması üzerine şu cevabı vermiş;

“Bir kişiye yakınlık ve uzaklık göreceli bir meseledir. Ben bu partinin lider kadrosunun tamamına aynı yakınlıktaydım.”

Asıl bomba burada; “Benim bir insana yakınlıktan ziyade bir misyona, bir dünya görüşüne, bir değerler grubuna yakınlığım ve uzaklığıma bakılmasını tercih ederim. Ben AK Parti’nin bir misyon partisi olduğunu düşünüyorum.”

Ve son olarak da; “AK Parti, tesadüfen bir araya gelmiş insanların bir arada olduğu değil bir değerler grubunun partisidir. Bir gelenekten gelmektedir. Onun için bu partide herhangi bir kişiye yakınlıktan ziyade partinin misyonuna yakınlıkla tarif yapılmalı” şeklinde cevabı sonlandırmış.

Öncelikle bu samimi ifadeler için Sayın Cebeci’yi ayakta alkışlıyorum. Samimi açıklamalar olarak değerlendiriyorum çünkü kendisi naif kişiliği ve beyefendiliği ile prezantabl bir duruşun timsalidir. Tüm bu yorumlar taraflı tarafsız herkesçe de kabul görmüştür.

Yukarıdaki ifadelerde AK Parti yerine diğer partilerin adını yazmak bile açıklamanın tüm aday adayları için manifesto değeri taşımasını sağlar. Cebeci’nin açıklamaları normatif boyutu tartışılmayacak manalar içermekte.

Gerçekten de bir misyon, dünya görüşü ve değerler grubu olarak açılan temiz siyasi sayfalar hizipleşme ve klikleşme ataçlarıyla düzeltilmek isteniyor.

Her türlü kutsiyet atfedilen ‘davalar’ kuru hamasetler ve zihinleri köleleştiren zincirlerle dövülüyor. ‘Ben gücümü şundan alıyorum’ şeklindeki dayıcık tarzı siyaset, siyaseti olabildiğince değersizleştiriyor.

Tarifini partisinin misyonu ve vizyonuyla yakınlıkla ilişkilendirme gayretini gösteremeyen düzinelerce aday adayı var. Yanlış yerde durmayı, yalnız ve dimdik durmaya evla sayan adaylar!

İktidar, muhalefet ve diğer partiler. Herkes kendi medeniyet algısının merkezine insanı koyuyor. Ancak ortaya çıkan insan tipi her alana hücum eden siyaseti değersiz kılmaktan öteye gidemiyor!

Millet lidere yakınlıkta birbirini boğazlamanın mücadelesi verirken; yukarıda bir yerlerde ‘keriz silkelemenin’ hesapları yapılıyor!

O zaman soralım; ‘Sen kimin milletvekili adayısın?” Soru basit, cevap zor olmasa gerek!

Diliyor ve inanıyorum ki; bu sürecin kazananı istikamet üzere yol alan şuurlu siyasetçiler olsun.

Değersiz siyasetin ihtiyacı olan taze kan budur çünkü!

O yüzdendir ki; Cebeci’yi bu ‘çok güzel hareket’ için tekrar alkışlamakta yarar var…

[email protected] Twitter: @mahiroglu5454