Görsel paylaşıma dayanan sosyal medya platformları, dünya genelinde her geçen gün giderek artan bir kullanıcı sayısına ulaşmaktadır. Farklı yaş, gelir, eğitim ve cinsiyet gruplarındeki kişiler bu platformları kullanmaktadırlar. Tik Tok uygulaması da piyasaya sürülüşünün üzerinden çok fazla bir zaman geçmemesine rağmen milyonlarca kullanıcı sayısına ulaşmıştır. Bu uygulama kişilerin farklı görsel ve işitsel efektler kullanarak paylaşımlar yapmasına imkan sağlamaktadır. Bunun sonucunda kullanıcılar beğeni ve yorum alarak sanal ortamda bir popülerlik elde etmektedirler. Bu durum yazımızın da konusu olan sosyal ağlarda mahremiyet ile tartışmalrı da beraberinde getirmektedir. Bu yazıda, genel olarak sosyal paylaşım mecralarının Tik Tok ve instagram gibi uygulamaların toplumsal hayata etkileri, insanların sosyal medyadaki mahremiyet algıları ve paylaşma isteğinin sosyal ve psikolojik tarafları ele alınmaktadır.

Yeni bir medya olarak görebileceğimiz sosyal medyada yaşanılan her anın paylaşılması gerektiğine dair bir kültür oluşmuş, özellikle z kuşağı diye adlandırdığımız ( Teknoloji ile iç içe olan yeni nesil) gençlerde yaşadıkları ve düşündükleri her şeyi takipçileriyle paylaşma isteği çoğalmıştır. Kullanıcılar, takipçileri tarafından beğenilme, onaylanma ve takdir edilme arzusunu tatmin etmek için özel yaşamlarına ait birçok bilgi ve içeriği paylaşmaktadırlar. Çünkü yapılan paylaşımların birçoğu mahrem olarak görülmemektedir. Sosyal medyada paylaşım yapmak sosyalleşmenin bir parçası olduğunu savunulmaktadırlar. Gençlerin sosyal medya mecralarında paylaşımlarda bulunması ve paylaşma nedenleri şöhret kazanmak, ilgi görmek ve takdir edilmek için paylaşım yaptıkları belirtiliyor. Bu şekil paylaşımlar sadece gençler üzerinde değil orta yaş kadın ve erkeklerde de etkiler görülmektedir. Anne bana, dayı, amcaların de fazla izlenme almak için komik şeyler olduğunu düşünerek aile ortamında paylaştığı videolar aslında sosyal medyada tanımadığı kişilere mahremiyetlerini ifşa etmektedirler.

Sosyal medya mecraları kişisel pazarlama araçlarıdır, insanlar sosyal medyada hem kendini pazarlarlar, reklamını yaparlar hem de bilinçsiz bir şekilde kendi propagandasını yaparlar. İnsanlar sosyal medyada Farklı sosyal kimliklere bürünerek Sosyal medyada olduğu gibi değil olmak istediği kişi gibi davranmaktadırlar. Bu durumdan duruma değişebilir. İnsanlar varlığını sürdürebilmek için sanal dünyada bende varım diye bilmek için sosyal medya mecralarında paylaşımlarda bulunmaktadırlar, istisna hariç. Sosyal medyada yerli yersiz sürekli paylaşım yapan kişiler: örneğin farklı yerlerde, bu camideyken olabilir, yediğini içtiğini paylaşan kişiler olabilir özelliklede aile ortamını paylaşan kişiler aslında mahremiyetini tanımadığı binlerce sosyal medyadaki arkadaşlarına açması ve mahremiyetini paylaşması olabilir. Birçok gençlerin AVM'lerde kıyafetleri giyinip kabinde fotoğraf çektirip sosyal medyada paylaşması ve sonrada o kıyafeti almaması ya da alamaması, vb. paylaşımlar olabilir. Yada Adrenalin tutkusunu tatmin etmek için gündemde olmak ve topumun dikkatini çekmek için ölümcül tehlikeleri göze alan gençler, sosyal medyada yüksek gökdelenlerde bir takım hareketler yaparak, gösteriler sergileyerek paylaşımlarda bulunmaktadırlar. Bu ve buna benzer paylaşımlar kişinin bir nevi sosyal ilgiye ihtiyaç duyduğu göstergesidir.

Gençlerin gittiği her yerde Swarm uygulaması ile yer bildirimi yaparak, pahalı mekan ve restoranlarda takılabildiklerini göstermek psikolojik olarak doyuma ulaşmak istediklerinin göstergesidir. Önce paylaşım yapacak psikolojik doyuma ulaşacak sonra yemeğine başlayacak belki de o yemek israf olacak! Özellikle de bir dönemler Swarm ( yer bildirim) uygulaması çok kullanılıyordu. Sözüm ona! uygulamada ne kadar çok yer bildirimi yaparsan o kadar gezgin ve sosyete ve aktive olduğunu göstermekteydi. O dönem gençleri daha çok ilgisiz kaldıkları, ilgi görmek istedikleri için paylaşımlarda bulundukları görülmekteydi. Yani bu ve buna benzer kişiler bir nevi ilgi yoksulluğu sendromu yaşayan kişiler olarak bilinmektedir. Psikolojik tatminsizlik yaşayan kişiler, sanal dünyada ilgi görmek için kendi psikolojisini doyurarak tatmin olmak için sık sık paylaşımlar yaparlar.

Bunun yanı sıra kişinin bir ortamda sergilediği davranış, hareketler, çektiği fotoğraf ve videolar onun bütün yaşamını temsil etmese bile o an çekilen bir fotoğraf yada video uzun vadede başını sıkıntıya sokabilir. Ancak bireyler sosyal medyada olup bitenleri fazla ciddiye almamakta, dikkat çekmek ve fark edilmek uğruna önemsemez bir biçimde paylaşım yapmaktan geri durmamaktadırlar.

Bu günlerde gündemde olan Tik Tok uygulaması Amerika'da yasaklanma kararı alınmakta ve yahut Çin'den bu uygulamanın satın alınması söz konusu tartışılmaktadır. Amerikan Başkanı Donald Trump: Çin Tik Tok uygulamasını Amerika'ya satmaz ise Amerika'da Tik Tok uygulamasını yasaklanacağını duyurdu. Amerika'da milyonlarca kişinin Tik Tok kullanıcısının olduğu bilinmektedir. Bu uygulama Çin'in Amerika'ya karşı kullandığı bir nevi etkili yumuşak güç ve kültür aşılama yöntemi olabilir. 21. YY teknolojik çağında yaşamaktayız güçlü ülkeler sanal dünyada kendi aralarında bir nevi yumuşak savaş halindeler. Teknolojik bir ürün yada uygulama çıkartarak oturduğu yerden insanları şekilden şekle sokarak kendi istediği yöne yönlendirebiliyorlar. Uygulamalar sayesinde insanları gelenek göreneklerine müdahale ederek mahrem alanlarına kadar girebiliyorlar. ayrıca başkalarını Kültürsüzleştirerek Kendi kültürünü kolayca empoze edebiliyorlar. Duyurmak istediğin şeyi göstermek istediğin şeyi işittirmek istediğin şeyi kolayca anında işittirip, izlettirip kamuoyunu oluşturabiliyorlar. Daha ötesi insanları yönlendirmek istediği tarafa kendi rızayla istediği kalıplara sokarak mahremiyet alanlarına kadar girebilmeleri mümkün. Güçlü ülkeler yaptığı ürenler çıkarttığı uygulamalarla Hem para kazanıyorlar hem kendi kültürünü dünyaya empoze edip başka ülkelere kendi kültürünü tanıtıyorlar. Asılda her kullanıcıyı bir casus olarak kullanmıyorlar da diyemeyiz çünkü sanal dünyada her şey mümkün.

Siz, Tik Tok uygulamasını Türkiye'de yasaklanmasını uygun görüyor musunuz?