Hendek’te son iki yerel seçimdir Büyük Birlik Partisi (BBP) seçimleri kazanmaktadır. İlk dönemde seçimi kazanan belediye başkanı, beş yıl boyunca hiçbir partiye geçiş yapmayacağına dair söz vermesine rağmen, görevinin ilk birkaç ayında Milliyetçi Hareket Partisi’ne (MHP) geçmiştir.

Beş yılın sonunda ise MHP’li bir kimlikle ittifakın adayı olarak yeniden seçime katılmış; BBP, başkanlığı MHP’ye geçen başkandan geri alarak yeni adayı İrfan Püsküllü ile yeniden kazanmıştır.

Bugün gelinen noktada, üç yıl sonra yapılacak olan 2029 yerel seçimlerinde BBP’nin bir kez daha seçimi kazanma olasılığının yüksek olduğu kanaatindeyim. Bunun en önemli nedenlerinden biri, BBP’nin ikinci dönem adayı olan İrfan Püsküllü’nün ilk dönem adayına göre çizgisini koruması, halen partisinde görevine devam etmesi ve hizmet üretmeyi sürdürmesidir.

Kulislerde ve yerel çevrelerde konuşulan bilgilere göre, Püsküllü Başkan’a yönelik çeşitli engelleme çabalarına rağmen, geçmiş dönemden kalan yaklaşık 350 milyon TL’lik belediye borcunun 300 milyon TL’sine yakını ödenmiş durumdadır. Başkanın ifadesine göre, “Önümüzdeki yaza kadar borçsuz bir belediye hedefi” gerçeğe oldukça yaklaşmıştır.

Püsküllü bu konuda şu sözlerle kararlılığını ortaya koymaktadır: “Bu kadar borcu ödeyip borçsuz bir belediyeyi de hazırcılara bırakacak değiliz. Son üç yılı dolu dizgin hizmetle ve sıfır borçla tamamlayacağız. Zaten görevdeyiz; Allah’ın izniyle üç yılın sonunda yeni bir beş yılı borçsuz, hizmet dolu bir dönemle sürdüreceğiz.”

İrfan Püsküllü, kamuoyunda dürüstlüğüyle tanınan bir isimdir. “Çalmaz, çaldırmaz” ifadesi yalnızca benim kişisel görüşüm değil; Hendek’te yapılacak olası bir kamuoyu anketinde halkın yaklaşık yüzde doksanının da aynı kanaati paylaşacağına inanıyorum. Geriye kalan yüzde onluk kesimin ise çoğunlukla siyasi saiklerle farklı söylemler geliştirdiğini düşünüyorum.

Eski bir belediye çalışanı olarak şu hususu özellikle belirtmek isterim: Son on yıldır Hendek’te seçim sonuçlarını belirleyen en önemli unsur, belediye personelidir.

Yaklaşık dört yüz belediye çalışanı bulunmaktadır. Bu çalışanların aileleri, yakınları ve çevresiyle birlikte oy potansiyeli iki binin üzerindedir. Oysa Hendek’te birinci ve ikinci parti arasındaki fark genellikle bin iki yüz civarındadır. 2029 seçimlerinde bu farkın birkaç yüz oya kadar düşmesi muhtemeldir. Dolayısıyla mevcut başkanın bu dinamiği lehine ya da aleyhine çevirmesi tamamen kendi tutumuna bağlıdır.

Hendek Belediyesi personeli, Türkiye genelinde en fazla çalışan ancak en düşük maaş alan belediye personeli olmuştur. Bu neredeyse otuz yıldır böyle devam etmektedir. Bu gerçeğin de mutlaka not edilmesi gerekir.

2029 seçimleri öncesinde yapılacak bir anketin, belediye çalışanları arasında yüzde doksan dokuz oranında gerçeğe en yakın sonucu vereceğini öngörüyorum. Ancak burada önemli bir nokta var: Seçimlere bir iki ay kala yapılacak maaş artışları hiçbir etkide bulunmaz.

Nitekim geçmişte Turgut Başkan, seçimlere kısa bir süre kala yüzde doksan dokuz oranında maaş zammı yapmasına rağmen seçimi kaybetmiştir.

İrfan Püsküllü Başkan, hak ve hakkaniyet konusunda büyük bir kitleyle hemfikirdir. Senin keskin kılıcın “hak” olduğunda, riayetinde gösterdiğin hassasiyet takdirle karşılanmaktadır. Ancak bu hakkaniyetli tavrını artık çalışma arkadaşların üzerinde, özellikle beden işçileri ve temizlik personeli arasında da göstermelisin.

Halkın hakkını korurken, işçinin hakkını unutma. Çok çalışanı az çalışanla bir tutma. Beden işçileri, temizlik personeli, fen işleri işçileri ve şantiye personeli zaten yıllardır bedenen yorgun. Hiç olmazsa maddi güçlükler içinde bir de zihnen yorgun olmasınlar.

Pandemi döneminde insanlar evlerinde, eşlerinin ve çocuklarının ellerini tutmaya korkarken; birçok iş sahasında iş yavaşlatma, evden çalışma uygulanırken; virüs kapanların yoğun bakıma yatırıldığı, insanların patır patır öldüğü o zor dönemde fedakâr, cefakâr sağlık personellerimiz ölümü göze alarak görevlerinin başında oldukları gibi, bu emekçi fedakâr personel de sokakta hizmete hiç ara vermeden devam etti.

Temizlik personeli, insanların kendi evindeki çöpü eldivenle maskeyle çöpe atarken; onlar bu mikrop yuvası çöpleri her gün kapı kapı toplayıp, zaman zaman sokakları baştan sona deterjanla yıkadılar.

Demem o ki, İrfan Püsküllü Başkan, bu personel maaşlarının en iyisini, en yükseğini analarının ak sütü gibi hak ediyor. Bu kahramanlara vereceğin en astronomik rakam dahi, Hendek halkının tepkisini değil, takdirini toplar, bilesin.

Soruyorum: Tüm gelmiş geçmiş, mevcut tüm yöneticilere ve tüm Türkiye’ye... Pandemi dönemindeki o korkunç ortamda büyük fedakârlıkta bulunan sağlık personellerimizi bir nebze olsun onurlandırdık, kahraman ilan ettik. Bunda sonuna kadar haklıydık.

Peki, özellikle belediyelerimizdeki temizlik personellerimiz kimsenin aklına geldi mi? Onları onurlandıran oldu mu? Onlarla helalleşen oldu mu?

Herkes kalbine sorsun… Bizler görünmez mikrobun korkusundan evlerimize hapsolurken, onlar görünür görünmez tüm mikropların içinde, bizleri yoğun bakımlara düşürmemek için, mikrobun yayılmaması için, hiçbir korunak olmadan hayatlarını ortaya koymadılar mı? Onlar bize haklarını helâl etmezlerse, biz onların haklarını ödeyebilir miyiz? Hangi para, hangi bedel bu fedakârlığın karşılığını ödeyebilir?

Ben bu değerlendirmeyi siyasi bir tarafgirlikten ziyade, tamamen insani gözlem ve objektif veriler ışığında yapıyorum. Dikkate alan kazanır; almayan ise sonucu sandıkta görür. Bu analiz, Hendek siyaseti açısından geleceğe bırakılması gereken bir nottur.

Saygılarımla...